Nefretle gözlerinin içine baktım.
Hayatım boyunca kendimi hiç narin bir kelebek gibi hissetmemiştim. Ama şu an ki düştüğüm durum hakkında ne düşüneceğimi bilmiyordum. Beni kıskıvrak yakalamıştı, kımıldamama bile izin vermiyordu. Üzerime bir kan damlası düştü. Anlaşılan onu bugün ikinci defa yaralamıştım. Omuzundan üzerime kan damlıyordu.
"Kanıyorsun," dedim.
"Beni vurmayı iyice alışkanlık haline getirdin. Pençeleri olan vahşi bir kedi gibisin. Boşluk bulduğun anda tırnaklarını avının üzerine geçiriyorsun."
Beni hayvanlara benzetip duruyordu. Ama yine de benim açımdan vahşi bir kediye benzetilmek kelebeğe benzetilmekten daha iyiydi. Çünkü savunmasız olmaktan nefret ederdim. Yıllarımı insanları avlamakla geçirmiştim. Şimdi onları daha iyi anlıyordum. Av olmak gerçekten de kötüydü.
İlk defa bir vampirle bu kadar yakından temas halindeydim. Aramızda aksiyon dolu sahneler geçmesine rağmen ne kalp atışını duyuyordum ne de nefes alıp verdiğini hissediyordum. Adam yaşayan bir ölüydü ama şu an üzerimde otururken hiç de öyle görünmüyordu. Bazen aklıma nasıl öleceğim gelirdi. Seçeneklerim arasında hiç bir zaman bir vampir tarafından öldürülmek yoktu. Hayat garipti. Hiç ummadığın şeyler yaşadıkça başına geliyordu.
"Beni şimdi öldürmeyi düşünmüyorsan hemen kalk üzerimden. Çünkü bu yakınlık iyice rahatsız edici olmaya başladı."
Nasıl olsa beni öldürecekti. Artık konuşmalarıma dikkat etmek zorunda değildim. Dilimin ucuna ne gelirse çekinmeden ona aynen söyleyecektim.
Kollarımı serbest bıraktı ve tek bir hareketle üzerimden sıçrayarak kalktı. Daha önce hiçbir canlının bu kadar hızlı hareket ettiğini görmemiştim. Adam yaşayan bir ölüydü ve ben yine onun canlı olduğunu düşünerek aynı hataya düşüyordum.
Ayağa kalktıktan sonra yere düşen silahımın yanına gitti ve onu eline aldı. Elinde çevirerek daha önce hiç silah görmemiş gibi incelemeye başladı.
Silahı incelemesi bitince dudaklarından, "Oyuncaklara meraklı bir kadın. Ne kadar ilgi çekici bir birleşim," sözleri döküldü.
Ayağa kalktım ve karşısında kısa geceliğimle dikilmeye başladım. Bu hareketim dikkatini çekti. İncelediği silahtan gözlerini ayırdı ve soğuk gri gözleriyle bana bakmaya başladı. Gözleri vücudumun her yerinde teklifsizce dolaşıyordu. Onun bana bakmasından rahatsız olduğumu belli etmemek için sırtımı dikleştirdim ve çenemi yukarı kaldırdım. Ona meydan okuyan gözlerle bakmaya başladım. Öleceksem de ağlayıp sızlamadan başım dik bir şekilde ölecektim.
İncelemesini bitirince, "Güzel bir kadınsın. Ölecek olman çok yazık olacak," dedi.
Yaralı omzundan artık kan akmıyordu. Mermi sıyırmıştı anlaşılan yarası çabucak kapanmıştı. Üzerine füme renkli kumaş pantolon ve açık gri bir gömlek giymişti. Gömleğinin ön kısmı omzundan akan kanla kirlenmişti.
Ona günlerdir en çok merak ettiğim soruyu sordum.
"Tetikçinin ben olduğumu nasıl anladın?"
Elinde tuttuğu silahla yanıma yaklaştı. Yüzünü boynuma doğru uzatarak içine derin bir nefes çekti. Yanımdan uzaklaşmadan soruma cevap verdi.
"Kokundan."
"Nasıl yani?" diye şaşırarak sordum. Cevabından hiçbir şey anlamamıştım. Biraz daha açıklaması gerekiyordu.
Elini saçlarıma uzatarak bir tutamını eline aldı. Parmaklarının çevresine dolayarak onunla oynamaya başladı.
"Öyle bir kokun var ki seni görmesem bile milyonlarca insanın arasından seni bulabilirim. Kullandığın parfüm teninin kokusuna karışmış. Bu kokuya bir de barut kokusu eklenince ortaya etkileyici bir kombinasyon çıkıyor. O gece bara geldiğimde onlarca kişinin arasından senin kokunu hemen tanıdım. Sanki kokun bana "Ben burdayım. Gel beni yakala," diye meydan okuyordu. Seni görmek için etrafı incelerken benim yanımdan geçtin. Sonra seni otoparka kadar takip ettim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Nefes (TAMAMLANDI)
VampireKararlı ve duygusuz olduğuna güvendiğim sesle, "Onları serbest bırakmak için ne istiyorsun?" diye sordum. Fazla düşünmeden soruma yanıt verdi. "Seni!" Tek kelimelik bu cevap tam da duymak istediğim şeydi. "Gel de al o zaman orospu çocuğu. Arkada...