Colin bıçağı elimden aldı ve tereddüt etmeden bileğine derin bir kesik attı.
James'in yanına fazla zaman kaybetmeden gitmek istiyordum. Bu yüzden ağzımı bileğine dayayıp hemen içmeye başladım. Bir kaç yudum aldım, omzumun acısının geçtiğini hissettim. Anlaşılan mermi omuzumu sıyırarak geçmişti. Şu an vücudumun içinde olsa yaranın bu kadar çabuk iyileşmesi imkansızdı.
Colin bileğini ağzımdan çekti.
"Bu kadar yeterli Hera. Artık gidebilirsin. Sizi bu ekranlardan takip ediyor olacağız. Umarım şansımız yolunda gider de hepiniz burnunuz bile kanamadan kurtulursunuz."
"Teşekkürler Colin."
Artık kendimi daha iyi hissediyordum. Spor salonunun bulunduğu koridora yürümeye başladım. Ne olur ne olmaz diye uziyi elimden bırakmamıştım.
Koridorda başka bir engelle karşılaşmadan, görüş alanıma spor salonunun önünde bekleyen iki silahlı adam girene kadar ilerledim. Beni fark edince silahların namlusunu üzerime doğrulttular.
"Bir adım daha atarsan seni öldürürüz! Hemen silahını bize doğru fırlat. Ellerini yukarı kaldır!"
James'e ulaşmak için başka çarem yoktu, dediklerini yapmak zorunda kaldım.
Silahımı onların önüne doğru fırlattım.
Ellerimi yukarı kaldırdım, dikkatli adımlar atarak yanıma yaklaştılar.
Birisi silahını duvara dayadı ve üzerimi aramaya başladı. Diğeri bizden uzakta ateş etmeye hazır bir şekilde bekliyordu. Bu ikisini halletmek bir dakikamı bile almazdı. Tek korkum benim onları öldürdüğümü duyarlarsa içeriden birine zarar verebilirlerdi. Bu yüzden hiç bir şey yapmadan sabırla bekledim.
Üzerimi arayan bıçaklarımı kınlarından çekip aldı ve kemerinin ön tarafına yerleştirdi. Tek eliyle güya arama yapmak için bacak arama dokununca ona sert bir kafa atarak yere düşürdüm.
Şaşkın bir şekilde düştüğü yerden gözlerime baktı.
"Terbiyesizleşme. Oraya ne saklamış olabilirim?"
Arkadaşı onun düştüğü duruma gülünce bu duruma sinirlendi. "Bu gece içerde ölmezsen seni dışarı çıkınca ben öldüreceğim," dedi.
Ona sırıtarak baktım. "Sıraya girmeni tavsiye ederim. Beni öldürmek isteyenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Ama ne var biliyor musun? Her gün sırada bekleyenlerden birini ben öldürüyorum. Bugün sıra sende olabilir. O yüzden şansını fazla zorlama istersen."
Yerden kalktı ve sinirli bir şekilde yanıma geldi.
"Patron, kızıl saçlı sürtüğü bana sağ bir şekilde getirin demese, ben sana yapacağım şeyi biliyordum ama... Bize böyle bir emir verdiği için patrona dua et."
Yanındaki arkadaşına "Üzerinde başka silah yok," dedi.
Daha sonra kollarımı arkadan sıkıca tuttu ve beni kapıya doğru ilerlemem için itekledi. Diğeri arkamızdan silahıyla bizi takip ediyordu. İçeri girdiğimizde beni valinin önüne doğru fırlattı.
Hızla fırlatıldığım için dengem bozulmuştu. Bu yüzden yere kapaklanmaya engel olamadım.
"Kızıl saçlı sürtüğü getirdik efendim. İçeri girmeden önce bıçaklarını ve silahını elinden aldık. Şu an temiz."
Vali sakin bir şekilde, "Teşekkürler Richard, siz her ihtimale karşı kapıda bizi beklemeye devam edin," dedi.
"Anlaşıldı efendim." Richard dışarı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Nefes (TAMAMLANDI)
VampireKararlı ve duygusuz olduğuna güvendiğim sesle, "Onları serbest bırakmak için ne istiyorsun?" diye sordum. Fazla düşünmeden soruma yanıt verdi. "Seni!" Tek kelimelik bu cevap tam da duymak istediğim şeydi. "Gel de al o zaman orospu çocuğu. Arkada...