Ölü Nefes'e girmek için bekleyen insanların oluşturduğu kuyruk, her geçen gün uzuyor gibiydi. İyi haber şu ki, bu gece bekleyen insan selinin içine karışmak zorunda değildim.
James'le beraber beklemeden ön kapıdan içeri girdik. Barın önünde bekleyen vampir korumalar içeri rahat girebilmemiz için bize yardımcı olmuşlardı. Bazen patronla beraber gelmenin artıları olmuyor değildi.
İçerisi geçen seferki gibi hıncahınç doluydu. İnsanları buraya çeken şey buranın vampirlere ait bir bar olması olabilirdi. Müzik diğer mekanlarda olduğu gibi kulakları patlatacak bir seviyede değildi. İnsanlar bu seviyedeki sesle rahat rahat içkilerini içiyor ve sohbetlerini yapıyorlardı.
İçeri girince James, direkt aşağı inen merdivenlerin olduğu yöne doğru ilerlemeye başladı. Onu takip etmekten başka şansım yoktu.
Odasının önüne geldiğimizde geçen sefer Colin ve William'la birlikte bizi yakalayan vampir, kapının önünde nöbet tutuyordu. Vampir burada çalışan diğerleri gibi uzun boylu ve iri yarıydı. Soluk beyaz teni saçlarının sarı rengiyle birleşince, vampirin hayalet gibi görünmesine neden olmuştu. Mavi gözleri yaşarken olduğu gibi canlı bir parlaklıkla bakmıyordu. Vampire dönüşmesiyle birlikte eski canlılığını yitirmiş, oldukça soluk görünüyordu.
James vampiri görünce selam verdi.
"Kolay gelsin Gabriel."
Büyük bir ciddiyetle vampirden cevap geldi.
"Hoş geldiniz efendim."
"Misafirimiz geldi mi?"
"Evet geldi. Yaklaşık yirmi dakikadır sizi içerde bekliyor. Colin'de yanında."
"Görüşmemiz bitene kadar içeri kimseyi alma. Rahatsız edilmek istemiyorum."
"Emredersiniz efendim."
Gabriel kapıyı açınca James ile beraber içeri girdik. Odada geçen sefer gelişimizde James tarafından parçalanan masa yenilenmiş görünüyordu. Masanın önündeki koltuklarda Colin ve orta boylu, kıvırcık saçlı, gözlüklü bir insan oturuyordu. Colin benim de geldiğimi görünce şaşırdı. Belki de üzerimdeki kıyafeti görünce şaşırmıştı bilmiyorum. İkisi de ayağa kalkarak bizim onların yanına yaklaşmamızı beklediler.
James insanın yanına gidip ona elini uzattı.
"Geciktim. Kusura bakma Daniel."
"Sorun değil Bay Brendan."
James Colin'e de başıyla selam verip yerine geçti. Colin her zamanki gibi elimi avucunun içine alarak öptü.
"Bu akşam çok güzel görünüyorsun Hera."
"James'in zoruyla böyle giyinmiş olsam da yine de teşekkür ederim Colin."
Colin, James'e bakarak sırıttı.
"Onun gizli cevherleri ortaya çıkarmakta büyük bir yeteneği vardır."
Ne demek istediğini anlamadığım için söylediklerini önemsemedim.
Daniel'e başımla selam verip diğer tekli koltuğa oturdum. Elbise oldukça kısa olduğundan frikik vermemek için zorlansam da yine de başararak bacak bacak üstüne attım. İyi ki kendime uzun çizmeler seçmiştim. Yoksa otururken daha çok zorlanacağım belliydi.
Colin'in gözleri açıkta kalan yerlerimi incelemeye başladı. Suratında gördüklerini beğendiği belli olan bir ifade oluştu.
James boğazını temizleyerek konuşmaya başladı. Daniel'e dönerek, "Neler buldun anlat bakalım?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Nefes (TAMAMLANDI)
VampireKararlı ve duygusuz olduğuna güvendiğim sesle, "Onları serbest bırakmak için ne istiyorsun?" diye sordum. Fazla düşünmeden soruma yanıt verdi. "Seni!" Tek kelimelik bu cevap tam da duymak istediğim şeydi. "Gel de al o zaman orospu çocuğu. Arkada...