James'in evine ulaştığımızda bitkin bir şekilde arabadan indim. Wilson her zamanki gibi efendisini kapıda karşılamak için hazır bekliyordu.
Efendisinin darmadağınık halini görünce kaşları çatıldı. Bana ters bir bakış attıktan sonra James'e, "Efendim siz iyi misiniz? Keşke tek başınıza Bayan Hera'nın yanına gitmeseydiniz," dedi.Onun sözlerini umursamadan silahların bir kısmını kucağıma aldım ve içeriye doğru ilerlemeye başladım. Evin içine girdikten sonra Carolin ve Robins'i gördüm. Robins beni görünce yanıma geldi ve kucağımda taşıdığım silahları aldı.
"Ben bunları odanıza bırakırım Bayan Hera. Siz zahmet etmeyin," dedi.
Ona teşekkür ettiğimde Carolin, "Hoş geldiniz Bayan Hera. Evinize baskın olduğunu duyduk. Siz iyi misiniz?" diye sordu.
Bal rengi gözleri iyi olup olmadığımı öğrenmeye çalışırken kocaman açılmıştı. Carolin'in benim için endişelendiği belliydi. Bu evde en sonunda beni düşünen biri çıkmıştı. Kendime engel olmasam gözlerim dolacaktı. Ama yine de boğazımın düğümlenmesine engel olamadım. Carolin'i rahatlatmak için kendimi zorlayarak gülümsemeye çalıştım.
"Ben iyiyim Carolin de, midem için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Açlıktan ölmek üzereyim. Mutfakta yiyebileceğim bir şeyler var mı?"
Uzun zamandır bir şey yememiştim ve bu halimle bir de James'e kan vermiştim. Hastalıktan yeni kurtulduğumu da unutmamak lazımdı.
Benim iyi olmam için yapabileceği bir şey olduğunu duyan Carolin buna sevindi. "Olmaz olur mu Bayan Hera. Henri bir şeyler hazırlayıp bırakmıştı."
"Duş alıp üzerimi değiştirene kadar bana hazırlar mısın Carolin? Ben on dakika içinde mutfakta olurum."
Carolin gülümseyerek, "Tabi Bayan Hera. Ben hemen mutfağa gidip hazırlıyorum. Siz işinizi bitirinceye kadar hazır olur," dedi.
Ona teşekkür ederek odamın yolunu tuttum. Odamdan içeri girince her şeyin bıraktığım gibi durduğunu gördüm. Hannah benden intikam almak için odamın altını üstüne getirmeye çalışmamıştı. Bu iyiye işaretti.
Evin içi sıcak olduğu için, duş aldıktan sonra giyinmek için yanıma iç çamaşırı, dar siyah kot ve kısa siyah bir badi aldım. Kameranın iptal edilip edilmediğini bilmediğim için üstümü yine banyoda değiştirecektim.
Hızlı bir duş alarak saçlarımı kuruttum. Banyoda üzerimi giydikten sonra odama geçtiğimde, yanımda getirdiğim her şeyin yatağın üzerine bırakıldığını gördüm. Bunları yerleştirmekle yemek yedikten sonra ilgileneceğim için odadan çıktım.
Carolin benim için masaya bir sürü şey hazırlamıştı. Sandalyeye oturdum ve arkamdan atlı kovalıyormuş gibi yemeye başladım. Carolin yüzünde şaşkın bir ifadeyle beni izliyordu.
"Bayan Hera, sanki buradan gittiğinizden beri hiç bir şey yememiş gibi davranıyorsunuz. Biraz yavaşlayın lütfen, yoksa boğazınızda kalacak." Carolin beni iyi niyetli bir şekilde uyardı.
Ona ağzım dolu olduğu için şişmiş yanaklarımla baktım. "Merak etme Carolin bana bir şey olmaz."
"Ona bir şey olmayacağı doğru ama bu gidişle efendime bir şey olacak. Onu da Joe gibi sizin yüzünüzden kaybetmek istemiyorum. Bizden bir can aldınız zaten, bari efendimi rahat bırakın."
Wilson'ın sözlerini duyunca donup kaldım. Ağzımın içi hala yemekle tıka basa doluydu ve sindirmek için hiç bir çaba gösteremiyordum. Yemekler boğazıma dizili kalmıştı. Wilson'a cevap vermek için hepsini suyla birlikte çiğnemeden yuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Nefes (TAMAMLANDI)
VampireKararlı ve duygusuz olduğuna güvendiğim sesle, "Onları serbest bırakmak için ne istiyorsun?" diye sordum. Fazla düşünmeden soruma yanıt verdi. "Seni!" Tek kelimelik bu cevap tam da duymak istediğim şeydi. "Gel de al o zaman orospu çocuğu. Arkada...