Şu an James'le birlikte, Nick'in şehrin banliyösünde bulunan iki katlı, bahçeli evinin önündeydik.
Buraya gelmeden önce evime uğramayı ihmal etmemiştim. Bu tarz işlere uygun rahat, siyah kıyafetlerim her zamanki gibi üstümdeydi. Hava çok soğuk olduğu için peruk takmama gerek kalmamıştı. Koyu bakır kızılı saçlarımı siyah bir berenin altına güzelce gizlemiştim. Silahlarım ve bıçaklarım vücudumun üzerindeki gizli yerlerini almıştı. Bu gece ek olarak kilitli kapıyı açmak için gerekli olan maymuncuğu da yanımda getirmiştim.
Jack şu anda evin çevresinde benim rahat hareket etmem için erketelik yapıyordu. Bu gece üzerinde her zaman giydiği takım elbiseleri yoktu. O da benim gibi bu gece giymek için siyah spor kıyafetler ve bere tercih etmişti. Onu ilk defa bu tarz kıyafetlerle görüyordum. İtiraf edeyim böyle giyinmek James'e çok yakışmıştı.
Aklıma birkaç saat önceki konuşmamız gelince gülümsedim. Ona, gündüzleri eşlik etmesi için Derek'i istediğimi söyleyince buna şiddetle karşı çıkmıştı. Dediğine göre size ilgi duyan birinden iyi bir koruma olmazmış. Ben zaten yanımda koruma değil güven duyabileceğim birini istiyordum. James bunu anlamakta zorluk çekiyordu. Bugün öğleden sonra arkadaşlarımı aramayı düşünüyordum. Onlara tehlikenin geçtiğini ve artık normal hayatlarına devam edebileceklerini söyleyecektim.
Evin etrafına, eve girişin yasak olduğunu belirten sarı şeritler çekilmişti. Ama bu durum beni durdurmaya yetmezdi. El fenerini kilidin üstüne tutarak kısa sürede maymuncukla açmayı başardım. Vakit gece yarısını geçtiği için çevredeki evlerde hiç ışık yoktu. Herkes sabah erken kalkıp işe ve okula gitmek zorunda olduğundan derin bir şekilde uyuyorlardı.
Kapıyı aralayarak James'e yanıma gelmesi için işaret verdim.
Onun gelmesini beklemeden içeri girdim. James'de beni takip ederek arkamdan gelmekte gecikmedi.
Giriş salona açılıyordu. El fenerini odanın içinde gezdirdim. Odada fazla eşya yoktu. İki kişilik bir kanape ve iki tekli koltuk televizyonun karşısındaki yerini almıştı. Bu odada bir şey bulabileceğimizi sanmıyordum. Benim uyguladığım taktiği uygulamışsa hemen Nick'in yatak odasına bakmalıydık. Diğer yerlerde zaman kaybetmenin bir anlamı yoktu.
Işığı yere doğru tutarak merdivenlere ilerledim. James'de arkamdan gelerek sessizce beni takip etmeye başladı. Beraber Nick'in yatak odasını aramaya başladık. Merdivenleri çıktıktan sonra sağdaki ilk odanın kapısını açtım. Burası Nick'in yatak odasıydı. Anlaşılan polisler aramayı yaptıktan sonra nasıl olsa sahibi öldü diye odayı toplamayı umursamamışlardı. Oda arandığı andaki gibi dağınık vaziyetteydi. Nick'in kıyafetleri odanın her yerine saçılmıştı. Aranılan yerleri tekrar karıştırmanın bir mantığı yoktu. Bu gece buraya özellikle benim odamdaki gibi gizli bir bölme var mı diye bakmak için gelmiştim.
James'e fısıltıyla, "Dolabın diğer tarafından da sen tutabilir misin? Bunu biraz öne çekmemiz lazım," diyerek bir ricada bulundum.
James sözümü ikiletmeden dolabın diğer ucuna geçti. Benim güç uygulamama gerek kalmadan dolabı tek başına öne çekti. Dudaklarımı büzerek ona baktım. Bir vampirle beraber iş yapmanın güzel tarafları da vardı.
Bana alaycı bir sesle, "Başka bir isteğin var mı küçük kelebek?Anlaşılan odada gizli bir bölme var mı diye bakıyoruz? Sen burayı incelerken ben de diğer odalara bir göz atayım. Böylece zamandan kazanmış oluruz," dedi ve ona onay vermem için gözlerime baktı.
Ona, "Ama bir tane lambamız var," diyerek itiraz ettim.
"Gerçekten mi Hera?" diye sordu ve gülerek yanımdan uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Nefes (TAMAMLANDI)
VampireKararlı ve duygusuz olduğuna güvendiğim sesle, "Onları serbest bırakmak için ne istiyorsun?" diye sordum. Fazla düşünmeden soruma yanıt verdi. "Seni!" Tek kelimelik bu cevap tam da duymak istediğim şeydi. "Gel de al o zaman orospu çocuğu. Arkada...