Sürpriz

3.9K 345 20
                                    

"Benim Günther. Şu an kızın evindeyiz. Onu yakaladık. Sizin gelmenizi bekliyoruz."

Telefondan başkanın keyifli kahkahası duyuldu. İyi ki hoparlörü açmayı akıl edebilmiştim.

"Tebrikler Günther. Sen ve kardeşin iyi bir ikramiyeyi hak ettiniz. Bir saat sonra ordayım. Ben gelene kadar o kızıl saçlı sürtüğü elinizden kaçırmayın," dedi ve telefonu kapattı.

Maalesef başkan yanılmıştı, bugün kızıl saçlı değildim. Tercihimi bugün küt siyah saçlardan ve kaşlarıma kadar uzanan kahküllerden yana kullanmıştım. Gözlerimde ise saçlarımla uyumlu olsun diye siyah renkli lenslerim vardı.

Günther'in elinden telefonu aldım.

Asık suratlı halini görünce, "Doğru kararı verdin. Bir saat sonra öleceğinden artık size bir zararı dokunamaz. Şimdi gidip koltuğa oturmanı istiyorum. Kardeşin yerde kalmaya devam edecek," dedim.

Günther dediğimi yaptı ve gidip koltuğa oturdu.

Bu bir saat zor geçecekti ama beklemekten başka çare yoktu. Hans kan kaybetmekten dolayı bitkin düştüğünden gözleri açık bir şekilde yerde yatıyordu. Günther'in de gözleri  endişeli bir şekilde ara sıra kardeşine kayıyordu.

Günther'e, "İkiniz kardeşmişsiniz ama saç renkleriniz birbirine benzemiyor," dedim.

Günther "Hans benim üvey kardeşim. Annelerimiz farklı," diye cevap verdi.

İkisinin iri bedenleri ve göz renkleri birbirine benziyordu ama saç renklerine gelince iş değişiyordu. Hans'ın saçları altın sarısı rengindeyken Günther'in saçları ise kahverengiydi.

Zaman geçirmek için Günther'e  "Başkan sizi nasıl buldu?" diye sordum.

Günther derin bir nefes alıp vererek konuşmaya başladı. Endişeli gözleri hala kardeşinin üzerindeydi.

"Aslında Amerika'ya yeni geldik. Daha önce Almanya başta olmak üzere Avrupa'nın pek çok ülkesinden işler alıyorduk, ikimiz biraz tanınırız oralarda. Bir tanıdığımız Amerika'da iyi bir iş olduğunu ve bu iş için çok para verdiklerini söyleyince kardeşimle birlikte buraya geldik. Başkanla gizli bir yerde buluştuk ve konuştuk. Sürekli çalışacak güvenilir adamlara ihtiyacı olduğunu söyledi. İşe alınmak için tek şartı da yüksek bir meblağ karşılığında seni öldürmemizdi. İşi kabul ettik ve dosyandan seninle ilgili gerekli bilgileri öğrendik. Seni ele geçirmek için ilk bir haftamızı senin evinde geçirerek şansımızı denemek istedik. Gerisini biliyorsun zaten..."

Günther açıklamasını bitirdiğinde ortalık tekrar sessizliğe büründü, sadece odada ara sıra Hans'ın inlemeleri duyuluyordu.

Demek ki gizli örgüt benim yerimi alması için bu iki Almanı seçmişti ama belki seçimleri bu ikisiyle sınırlı değildi. Başka kiralık katilleri de beni öldürmeleri için üzerime salmış olabilirlerdi. O yüzden son derece dikkatli olmalıydım.

Başkanın gelme zamanı yaklaştığı için kapıyı açarak uzaktan kumandanın tuşuna bastım. Bahçe kapısı açılmaya başlayınca evin içine girerek kapıyı kapattım.

Günther'e dönerek, "Başkan birazdan burada olur," dedim.

"Biliyorum, hiç bir şey belli etmeyeceğim, yoksa kardeşimi öldürürsün," diye sözümü kesti.

Ona bakarak başımı yukardan aşağıya salladım.

"Kelepçenin anahtarı nerede?"

"Pantalonun ön sağ cebinde."

Silahı kafasına dayayıp diğer elimle anahtarı cebinden çıkardım.

Kelepçelerini açınca ona, "Kardeşini şimdi koltuğun arkasına çek, orada beklesin. Yanlışlıkla ona bir kurşun isabet etmesini istemezsen tabi," dedim.

Ölü Nefes (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin