"Çözün şerefsizi" Cihat'ın sesi ile Caner'i çözmeye başladılar. Zaten baygın olan Caner yere yığıldı. Alperen onun kolundan tutup sürükledi koğuşa. Ve herkesin önüne attı.
"Bana bakın lan. Bir daha bu piçe yardım ederseniz sonunuz bundan kötü olur" ayağı ile bayılan Caner'e bir kere daha darbe attı.
Cihat ise sarışına baktı. Zira ondan başka kimse onunla ilgilenmiyordu. Ona nispeten yaptığını belli edercesine göz kırptı.
Hemen ayaklandı sarışın. Hemen kapıya gidip vurdu gardiyanı çağırmak için.
"Aç kapıyı gardiyan. Revire gidecek olan var." kapının açılması ile hemen esmerin yanına gitti. Yüzü kan içindeydi. Vücudu ise aldığı darbeler sonucu çok kötüydü. Yüzünü buruşturup gardiyana yardım etti kaldırmak için. Kapıdan çıkıp revire gittiler.
Doktor muayene edip, sarışına döndü.
" Durumu iyi ama dinlenmesi lazım. Birde verdiğim hapları ve kreme sürsün." Caner'e döndü doktor.
"Ne oldu da bu hale geldi semih" sarışın Caner'e bakıp eli ile yüzünü sıvazladı. Sonra cevap bekleyen kuzenine baktı.
"Cihat şerefsizi musallat oldu çocuğa." yüzünde ki sinir uzaktan bile belli olurdu.
"Niye ki o adam durduk yere dövmezdi" ise şaşırmış olduğu sesi ve yüzünden belli oluyordu.
"Kürt Caner" Caner'e baktı. Masumca uyuyordu. Ne istiyorlardı ki ondan.
"Piçe bak yaa. Ülkücüyüm diye böbürlenyor bide" o da sinir olmuştu. İki kuzen sinir olmaktan başka bir şey yapmıyordu.
"Neyse dinlensin biraz" omuzunu sıktı kuzenin.
1 gün sonra
Caner olduğu yerden doğruldu. Etrafına baktığında nerede oluğunu bile bilmiyordu. Yanına güler yüzlü bir adam gelmişti. Üstünde ki beyaz şey ile doktor olduğunu anladı.
"İyi misin ufaklık" sesinde bile şefkat vardı gülümsedi Caner.
"İyiyim doktor bey" sesi ise bir o kadar yorgun çıkmıştı. Olanlar aklına gelince doldu gözleri. O gün anlamıştı aslında. Cihat ve diğerleri gerçekten de ondan nefret ediyordu.
"Şişştt ağlama" ağladığını bile bilmiyordu esmer.
Sarışının gelmesi ile koğuşa döndü. Başı dikti esmerin. Her ne kadar başarılıydı orası muammaydı tabi.
Cihat ise elinde ki çayı içip muhabbet ediyordu. Kapının açılması ile gözlerini oraya çevirdi. Tahmin ettiği gibi şerefsiz Kürttü. Hasbinallah çekip çayını yudumladı. O kadar uyarmasına rağmen sarışın yine Caner'in yanındaydı.
"İnsanlar bir kere diyince niye anlamaz be reis" alperen hem elindeki tespihi çekip hemde dik bakışlarını sarışına dikti. Cihat ise gülümsedi bıyık altından.
"Bilmem ki birader. Halbuki örnekte verdik demi" o da dik bakışlarını dikti sarışına.
"Sarışın beni bırak ben hallederim. Sana da bilenmesinler." sesindeki yorgunluk çok belliydi.
"Konuşma esmer. Onlar bana bir sikim yapamaz. Geç hadi de karnına krem süreyim." kafasına salladı Caner. Tek arkadaşı oydu burada.
Sarışın onu yatırıp karnını açtı. Sonra kremi parmaklarını sıktı.
Parmağını karnına sürerken, Caner gelen soğuk şey ile içine çekti karnını.
" Dur ufaklık "sarışın gülümseyip baktı esmere. Çok şey duruyordu.
Tatlı...
Tekrardan sürmeye başladı ve her sürüşünde kahkaha attı Caner.
Tabi onları duyan ve izleyen bir adamdan haberleri yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Gün Işığı
General FictionTamamlandı..!!! Ülkücülerle dolu koğuşa düşen Mardin'li Caner'in hikayesi. Hapishane kurgusudur!!!