35. Bölüm

3.7K 248 45
                                    


Cihat, Caner'in en son getirdiği yemekleri de dibine kadar yemişti. Bardağından bir yudum su alarak, onu dikkatle izleyen sevdiğine bakışlarına çevirdi. Yiyesiye kadar yanında beklemişti. Cihat haftalardan sonra gelen bu ilgi ile çok mutlu olmuştu.. Artık konuşmak istiyordu. Neden böyle davrandığını sormak ve içinde oluşan merakı gidermek istiyordu. Gülümseyip gözlerinin içine baktı.

"Çok teşekkür ederim Caner" diyerek içtenlikle gülümsedi. Karşısında ki bedende aynı samimi bakışları ile ona gülümsedi. İkisi bugün o kadar çok gülümsüyordu ki sanki haftaların acısını çıkartıyor gibiydiler.

"Afiyet olsun. Başka bir şey ister misin?" dedi ayağa kalkarak. Cihat başına olumsuz şekilde sağlayarak elinden tuttu ve onu oturtarak gözlerinin içine baktı. Hasret kalmıştı o sıcacık gözlerine ve doyasıya bakmak istiyordu. O yüzden her defasında gözlerini onun gözlerine kilitliyordu.

" Hayır, başka bir şey istemiyorum Caner. Lütfen konuşalım mı artık" diyerek yerini kıpırdandı. Çünkü o kadar heyecanlıydı ki sesinin titremesini dahi engel olamıyordu. Ufak çocuk gibiydi sanki, heyecanlı telaşlı bir şekilde karşısında bekliyordu.

Caner onun bu heyecanlı ve tatlı hallerine gülümseyerek baktı. Aslında kendisi de heyecanlıydı ama onu böyle gördükçe mutlu oluyordu.

" Tamam konuşalım ama burada değil. Olur mu? Birazdan bahçeye çıkacağız, kimsenin görmediği bir yerde konuşuruz" dedi Caner.

Cihat başını olumlu bir şekilde sallayarak, yüzünü önüne eğdi. Halen ona karşı mahcup hissediyordu ve bu bir süre devam edeceğe benziyordu.

"Benimle konuşurken başını eğme, yüzüme bak öyle konuş. Seni artık böyle görmek istemiyorum. Sen böyle oldukça ben de üzülüyorum" dedi Caner içtenlikle. Cihat başını kaldırır kaldırmaz ışıldayan gözlerle karşısında ki sevdiğine baktı.

"Işte böyle bak bana, ışıldayan gözlerinle bak" dedi ve tekrardan elini tutup, baş parmağı ile elinin üst kısmını okşadı. Ufacık dokunuşlarla bile titremişti 2 beden. Cihat, onun dokunuşları ile gözlerini kapattı.o kadar huzurlu hissediyordu ki şu an, hiç kimse umurunda değildi. Her şeyi unutmuştu. Nerede olduğunu ne yaptığını, her şeyi unutmuştu. Tek düşündüğü ve tek hissettiği Caner'in ufacık dokunuşlarıydı. Onun varlığını, sıcaklığını o kadar muhtaçtı ki bu anın hiç bitmesin istiyordu. Ama ne yazık ki kapının açılmasıyla, Caner elini çekti. Cihat'ta hafifçe gözlerini açıp, karşısındaki bedene baktı. Onun da kendinden bir farkı olmadığını fark etti. Kendisi ne kadar heyecanlıysa, Caner'de bir o kadar heyecanlıydı.

Bahçeye çıktıklarında temiz havayı içine çekti Cihat. Daha sonra kolunun çekilmesi ile irkildi ve baktığında Caner'in onu çekiştirdiğini fark etti. Onu bir köşeye çekip duvara yasladı. Cihat,oluşan bu atmosfer ile gözlerini şokla açtı. Bir anda gerçekleşen bu olay ile kalbi hızlı bir şekilde atmaya başladı.

"N-ne ya-yapıyorsun" dedi kekeleyerek. Caner, onun bu hallerine gülümsedi. Sonra ciddi bir tavır alarak baktı gözlerine.

"Beni hâla seviyor musun Cihat" dedi ciddi kokan sesiyle. Cevabından korkuyordu aslında. Belki de unutmaya karar vermişti.

"N-nee" tek kelime edebilmişti. Konuştuğuna bile şaşırmıştı Cihat. Çünkü karşısında, onu ' beni seviyor musun' diye soran sevdiğine ne cevap vereceğini bilemedi. Dili lâl olmuştu da konuşamıyordu. Heyecandan elleri titremeye başladı. Caner'in görmemesi için arkasını aldığı elleriyle gözlerinin içine baktı.

"Diyorum ki beni seviyor musun Cihat" diye tekrarladı sözlerini..

"Evet seviyorum. Çok seviyorum. Ölecek kadar seviyorum. Seni sensiz seviyorum ben." dedi tane tane, gözlerin içine bakarak. Bu sefer sesi titrememişti. Çünkü o kadar emindi ki sevgisinden.. Belki de bu sevda onun sonu olacaktı, ve Cihat bile bile bu sona gitmeye razıydı

Caner aldığı cevap bile gülümsedi. O kadar güzel gülümsemişti ki Cihat bir an ölecek sandı. Onun gülümsemesiyle kalbi o kadar hızlı atıyordu ki karşındaki bedenin duyduğundan emindi.

"Öldüreceksin beni Caner bir gün" diyerek fısıldadı karşısında ki bedene. Caner bir adım daha yaklaştı. Aralarında hiç boşluk yoktu ama Caner daha iyi hissedebilmek için iyice yaklaştı bedenine.

"Yakma beni Caner" diyerek fısıldadı karşısındaki bedenin dudaklarına nefesini vererek. Caner, gözlerini kapattı.

"Yanalım Cihat, ikimiz de yanalım" dedi ve kıpkırmızı kiraz gibi olan dudaklara kendi dudaklarına hapsetti.

Cihat, dudakların da hissettiği baskı ile içi titredi. Tüm organları titretmişti bu temas ile. Arkasında tuttuğu ellerini, Caner'in göğsüne koydu ve ağzını açarak dilinin geçişine izin verdi.

Caner, aldığı tat ile mırıldandı. O kadar tatlıydı ki bu kadar geç kaldığı için kendine küfür ediyordu. Cihat, daha iyi hissedebilmek için başını yana yatırdı. Ve Caner'in alt dudağını öpmeye başladı. Doyamıyordu ve doyamayacaktı. Aynı işlemi Canerde, Cihat'ın üst dudağına uyguluyordu. İştahla öptüğü dudaklardan hiç istemeyerek ayrıldı Cihat.

"Biraz daha" dedi Caner ve hemen atıldı kızarmış şişmiş dudaklara. Cihat onun bu haline gülümsedi. Ve o da bir daha asla kopmayacağını bildiği dudakları ezmeye başladı.







Bir süre bunların aşklarını yazarım. Hasret kaldık yaaa. 😔

Sonra okan işini halleder, sonra alperen ve semih olayını yazayım.

Sonrası Allah Kerim bebeklerim.. ❤️ ❤️ ❤️

Bir Küçük Gün Işığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin