16. Bölüm

5.3K 275 116
                                    


Caner duyduğu şey ile şaşkınlıkla baktı Cihat'a. Ne demişti o.

Tatlı mı?

Ne diyeceğini bilmediği için tek kelime edebilmişti..

Cihat ise dediği şey ile kasıldı bütün bedeni. Birden ağzından çıkıvermişti. Düşünenlerini hemen dile getirmeyen biriydi ama şimdi nasıl olmuştu da söylemişti.

"B-ben öylesine söyledim" diyerek ayağa kalktı. Zaten o sırada bütün koğuş gelmişti görüşmeden. O yüzden daha fazla konuşmadan yatağına ilerledi. Kendine ne olduğunı düşünmeliydi. Zira bir erkeğe tatlı demek saçmaydı. Birde önceden nefret ettiğini sayarsak.

Caner ise halen şok bir vaziyette masada oturuyordu. Omuzuna konulan el ile irkildi. Başını o tarafa çevirdiğinde Semih ile göz göze geldi. Çok yakınındaydı. Kokusu burnuna çaldı. Gözlerini kapatmakta zorluk çekiyordu. Onu çaktırmadan içine çekti rahatlıtıcı konusunu.

"Dalmışsın bakıyorum." onun seslenmesi ile kendine toparladı. Dikkat etmeliydi. Kimliğini belli ederse, zaten ona nefretle bakan gözler daha fazla kinlenir, nefret ederlerdi. O yüzden dikkat etmeli ve kimliğini saklamalıydı.

"Evet, bir şeyler düşünüyordum da.. Nasıl geçti görüşmen" diyerek konuyu geçiştirdi. Bunun farkına varan semih üstelemeden cevap verdi.

"İyiydi. Aynı" diyerek o da geçiştirdi. Pek ailesi hakkında konuşmak ona göre değildi. Masaya oturup doldurduğu çayı içmeye başladı. Aslında aklında düşünceler vardı ama bunu dile getirmek istememişti.

Caner ise öylece bakıyordu sarışına. Bir şeyler vardı. Hissetmişti Caner. Ama ne olduğunu söylemeyeceğini biliyordu. O da üstelemeden derin bir nefes aldı. Ona duyduğu hoşlantı mıydı? Yoksa hayranlık mı bilmiyordu. Aklı o kadar karışıktı ki bir türlü toparlayamıyordu. Bunu tam olarak anlamalıydı. Ama nasıl.

"Oğlum neler düşünüyorsun sen bana bakıp" sesi elbette ki sert değildi ama biraz tuhaf bir tını vardı. Semih, onda ki tuhaf davranışları fark ediyordu ama anlamıyordu.

"Ben mi? Dalmışım yaa" diyerek çayında bir yudum içti. Aferin sana diyerek içinden kendine kızıyordu. Daraldığı için ayağa kalkıp yatağına ilerledi. Eğer daha fazla durursa olanlara açıklanmayacak şeyler olabilirdi..

Yatağına uzanıp gözlerini kapattı ve derin düşünceler eşliğinde uyuyup kalmıştı.

Ne kadar uyudu bilmiyordu ama kahkaha sesleri ile uyandı. Yataktan doğrulup ayaklarını aşağa sarkıttı. Elini yüzünü yıkayıp ayılması gerekirdi. Yavaş yavaş adımlar ile yürümeye başladı. İzlenilmenin verdiği hissiyat ile başını kaldırdı ve ona derin bir şekilde bakan cihat ile şaşırdı. Bakıyordu ama sanki bilinçsizceydi. Farkında bile değildi. Durduğunu anladığında başını sağ sola sallayarak kendine geldi. O anları düşünmek istemiyordu. Onunda rahatsız olduğunu birden söylediğini anlamıştı. Büyütülecek bir şey değildi zaten.

Lavobada işini halledip geriye koğuşa döndü. Halen süren kahkahalar inletiyordu tüm koğuşu. Biraz önce uyku sersemi olduğu için anlamayan Caner, gözlerini o tarafa çevirdi ve gördükleri ile sinirlendi.

Alperen ile Semih, nasıl barıştıklarını bilmiyordu ama kahkahalar atıp gülüşüyorlardı. Ellerini yumruk haline getirmiş, hızlı adımlar ile yanına ilerledi. Aniden kolunu tutup onu çekti ve peşinden sürükledi. Aslında ne yaptığını o da bilemiyordu ki. Bilinçsizceydi her şey.

"Ne yapıyorsun esmer" şaşkın çıkan sesi ile ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Onu lavaboya sürükledi ve birden dudaklarına yapıştı.

Bilinçsizce yaptığı bu davranış neylere mal olacaktı onu da kader gösterecekti...




Yanlışım varsa affola bebekler... ❤️

Bir Küçük Gün Işığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin