28. Bölüm

3.4K 237 89
                                    

Kurgunun nasıl ilerlediğini hiç bilmiyorum. İyi mi kötü mü hiç bilmiyorum. Elimden geldiğince yazıyorum. Belki de batırıyorumdur. Umarım beğeniyorsunuzdur.. ❤️ ❤️

.....

1 hafta sonra

Caner, rahatsız olan uykusundan birinin gülmesiyle uyandı. Zaten olur olmaz rüyalar yüzünden uyuyamamıştı. Şimdi de birinin hayvanlığından dolayı uyanmıştı. Caner uyanmanın verdiği huzursuzlukla örtüsünü debikleyip bağırdı. Zaten üstünde sinir vardı. Bu olay tuz buz olmuştu üstüne..

"Kim anırıyor lan. Ahır mı burası" ayağa kalktı Caner. Kollarını yana doğru açmış, kaşlarını çatmıştı.

Tüm koğuş Caner'in bağırması ile suspus olmuş, anlamayan bakışlar ile Caner'e bakıyorlardı. 1 haftadır alışmışlardı. Olur olmaz yerlerde çıkışıyordu. İlk günlerde sormuşlardı tabi. Ama cevap gelmeyince sormayı bırakmışlardı. Şimdi de aynı şeyler oluyordu. Caner yine huzursuzluk çıkarmıştı.

"Oğlum güldük sadece. Sakin ol" dedi koğuştan bir amca.

"Uyuyoruz burada. Saygınız olsun " sesi halen sinirli çıkıyordu. Bu aralar üzerinde olan asabilik geçmek bilmiyordu nedense.

"Senin derdin ne lan" Okan, daha fazla dayanamamıştı. Sürekli herkese çıkışan bu herife adam etmek ona düşmüştü.

"Sanane lan benim derdimden." diyerek bağırdı Caner. Yüzü sinirden kıpkırmızı olmuş, sinirli bir şekilde bakıyordu, asabiliğin sebebi olan adama.

"Doğru konuş sikmiyim ağzını" diyerek üstüne yürüdü. Birkaç gündür sabrediyordu ağzını burnunu kırmamak için. Ama Cihat sürekli ona engel olmuştu. Neden engel olduğunu bilmiyordu ama sürekli onu koruyordu. Bir süredir de aklına kuzrculuyordu bu durum. Şimdi karşısında saygısızca konuşan bu herifi dövmezse rahat etmeyecekti.

" Ne konuşuyorsun lan" diyerek Okan'ın üstüne yürüdü.

Cihat, endişe ile aralarına girdi hemen. Çünkü biliyordu ki Caner asla o kavgada sağlam çıkmazdı, bir yumrukla bayılacağını biliyordu. Ve onun canı acıyorsa, Cihat'ın daha çok acıyacağı için buna engel olmalıydı.

"Sakin ol Okan Lütfen benim için" diyerek omuzlarına sıktı. Lütfen diyerek fısıldadı. Anlaması için gözlerine baktı. Okan'da aynı şekilde gözlerinin içine baktı arkadaşının. Sanki bir şeyler anlatıyordu. Anlamak için daha derine baktı ve fark ettiği şeylerden sonra bir adım geri gitti. Sinirden kasılan yüzü şu an şaşkınlıkla bakıyordu. Daha sonra gözlerini karşısında sinirden kıpkımız olmuş yüze baktı ve yüzünü buruşturup lavaboya doğru ilerledi.

"Sikeyim seni sevdanı da sevdiğin kişiyide" diyerek adımların lavaboya ilerletti. Cihat, Caner'e bakmadan direk adımlarını Okan'ın yanına ilerletti. Arkasında onu kırgın bakışlarla bakan kişiden bir haberdi.

Cihat kapıyı açar açmaz lavaboda turlayan Okan'ın omuzunu tutarak kendine çevirdi.

" Bana bak kardeşim" diyerek sakin bir ses tonu ile konuştu. Okan sinirden dolayı kızarmış gözlerini kardeşine çevirdi.

"Ne sikim dönüyor lan burada." diyerek bağırdı Okan. Sinirden damarları çıkmıştı.

"Sakin ol oğlum anlatacağım." onu lavaboda bulunan taburenin üstüne oturttu. Kendisini de diğer tabureye oturdu.

Ve bir bir her şeyi anlattı cihat. Her anlattığında, tekrar hissetti acısını. Unutmak çok zordu. O kadar çok seviyordu ki acısı bile güzel geliyordu ona. Her bir damlası değerliydi. Göz yaşı bile Caner için akıyordu.

"Sikerim ben bu yavşağı."diyerek ayağa kalktı. Kardeşini ağlatmasının bedelini ödeyecekti.

" Dur okan. Onun her acısında ben ölürüm. Yapma ne olur?"diyerek önüne geçti.

" Peki senin yanan canının hesabını kim verecek lan..Ben kardeşimin böyle ağlamasını dayanamam. " diyerek onu iktirdi. Tam çıkacakken Ahmet abinin gelmesi ile geriye adımladı.

" Durun lan "diyerek gülümsedi. Aklına gelenler ile bu aşkları bir araya geleceklerdi...

" Ne oldu Ahmet abi. " dedi anlamaz bakışlarla Cihat.

" Oturun şuraya anlatacağım "diyerek göz kırptı. Yine iş başındaydı Ahmet abi..







Bir Küçük Gün Işığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin