23. Bölüm

4.2K 245 61
                                    

Benim güzelim gelmiş.. Hoş gelmiş.. Nasıl özlemişim yaaa.. Seviyorum seni.. ❤️ ❤️ ❤️ ❤️
Onun şerefine bölümler gelmeye başlıyor.. ❤️ ❤️ ❤️

Derin_herek47
.....

Cihat, bir saat kadar lavaboda bekledi. Kendine gelmeliydi. Şu an ne ağlamaya ne de sızlanmaya zamanı vardı. Çünkü kendini Caner'e inandırmak istiyordu. Aslında haklıydı inanmamakta. Ona o kadar işkenceler etmişti ve kötü sözler söylemişti ki, şu an ne kadar seviyorum dese bile, güveni yoktu. Oturduğu soğuk yerden kalkarak, lavaboya ilerledi. Elini yüzünü yıkayıp, kendine gelmeye çalıştı.

"Hadi bakalım Reis, şimdi kendini ürkek bir ceylana inandırmak zorundasın. Ne yapıp, ne diyeceğini düşün bakalım" diyerek ıslak elleriyle dalgalı saçlarını karıştırdı. Kararlıydı, ne olursa olsun Caner'e inandıracaktı kendini. Sevdasına aşkına inandıracak. Ama nasıl olacağını bilmiyordu. Bu yüzden bu konuyla konuşmak için, Ahmet abiye ihtiyacı vardı. Ahmet abinin yanına gidip, her şeyi anlamalıydı. Büyük ihtimalle kendisini kızacaktı. Çünkü güvenini sağlayamadan, salaklık yapıp ona öpmüştü. Ama ne yapsındı Cihat, dayanamamıştı işte karşısındaki kiraz dudaklara. Bir anda öpüvermişti.

Daha fazla düşünmeden koğuşa gitti. Bakışları hemen Caner'e çevirdi. Yatağında uzanmış, öylece tavanı bakıyordu. Düşündüğü, çatılmış kaşlarından belli oluyordu. Daha fazla bakmamak için adımlarını direkt Ahmet abinin yatağını ilerletti.

"Selamünaleyküm Ahmet abi" dedi. Yatağın bir ucuna oturdu.

"Aleykümselam Cihat, buyur" dedi Ahmet abi sevecen bir şekilde. Cihat ilk önce oturduğu yerde biraz daha rahat etmek için doğruldu.. Derin bir nefes alarak, Ahmet abinin gözlerine baktı.

"Ahmet abi... Ben bir salaklık yaptım" diyerek bakışlarını kucağına indirdi. Şu an sanki suç işlemiş çocuklar gibiydi ve babasından gelecek olan azarı bekliyordu.

"Gittin söyledin değil mi sevdiğini, Cihat" dedi Ahmet abi. Zaten anlamıştı. Çünkü Caner, kıpkırmızı olmuş bir şekilde yatağını ilerlemiş ve neredeyse bir saattir yataktan kalkmamıştı. Bir şeyler döndüğünü anlamıştı Ahmet abi. Ama tam olarak sebebini bilmediği için söylenmemişti.

" Evet abi, söyledim işte bir anda oldu her şey" diyerek açıklamasını yaptığı titreyen sesiyle.

"Aferin oğlum.Gerçekten aferin, nasıl böyle bir hata yaparsın "diyerek babacan bir tavırla omuzuna sıktı. Cihat, ağlamamak için gözlerini yukarı kaldırdı. Çünkü şu an Ahmet abiye sarılıp, hıçkırarak ağlamak istiyordu. Korkutmuştu sevdiğini..

" Peki şimdi ne yapmam gerekiyor Ahmet abi, nasıl inandırmalıyım sevgimi, biliyorum inanmayacak. Çok zor, zaten ona yaptıklarımın affedilecek bir tarafı yok. Ama çok seviyorum Ahmet abi, lütfen bana bir yol göster" diyerek yalvarmıştı karşısında ki kendinden büyük adama.

Hiçbir zaman kimseye yalvarmamıştı Cihat. Veyahut da kimseye bir şey için dilenmemişti. Ama şu an Caner'in ayaklarına altına kapanıp, ufacık da olsa bir sevgi için dilenir ve her şeyini verirdi. Kabul edeceğini bilse, belki de günlerce ağlayarak yalvarırdı sevdiğine. Ufacık bir umut için, tüm tabularını yıkmaya hazırdı Cihat. Yeter ki Caner, onun olsundu...

" Sana demiştim ilk başta, açılmadan önce güvendir kendine. Sana inansın demiştim ama demek ki birazcık hızlandırmışsın mevzuyu. O yüzden şu an tek yapman gereken ona sevdiğini, sevdanı inandırmak oğlum. Bunu da kendin bileceksin" diyerek tekrardan bulmacaya çözmeye devam etti.

O sırada Caner düşünceler içinde beyaz tavanla bakışıyordu. Evet her zaman affediciydi, karşısındaki insana hemen inanırdı. Özür dilediğinde, gerçekten pişman olduğunu düşünür, hemen yelkenleri suya indirirdi ki zaten geldiğinden beri, onu işkenceler yapan, kötü sözler söyleyen adamı da hemen affetmişti. İnanmıştı onun pişman olduğunu ama şu an bugün ne kadar çok yanıldığını anlamıştı. Caner'in karşısına geçmiş, onu sevdiğini söylüyordu. Bir insan nasıl böyle bir şeyle dalga geçebilirdi ki. Ülkücü bir insan, nasıl bir eşcinsel şakası yapabilirdi algılayamamıştı Caner. Bu kadar mı gözü dönmüştü, bu kadar mı çok nefret ediyordu kendinden de, asla olmayacak bir şeyi şakasını yapar olmuştu. Yattığı yataktan doğruldu. Direkt kendini Semih'in yanına attı. Aslında aklında birde Semih vardı. Ona karşı bir şeyler hissettiğini düşünmüyordu artık Caner ama bence yanılmıştı. Çünkü eskisi kadar onun yanında heyecanlanmıyordu. Şu an Alperen'le gülüşen adamı hiç kıskanmamıştı. Her şey üst üste gelmişti Caner için. Bir yandan sevdiğini düşündüğü adamdan hoşlanmadığını, bir yandan da ona düşman gözüyle bakan birinin onu sevdiğini söyleyen adamla, beyni resmen karman çorman olmuştu. Derince oflayıp başına masanın üstüne koydu. Artık çıldırmanın eşiğindeydi Caner. Ne ara olaylar buraya kadar gelmişti anlamamıştı.

"İyi misin Caner oğlum" Caner, başını kaldırdı masadan. Onu seslenen kişiye baktı. Gördüğü beden ile oturuşunu düzeltti.

"Ahmet abi." şaşırmıştı Caner. Ki zaten sesi de buna örnekti.

"Nasılsın evladım" insanoğlu, cevabını bildiği soruları sorarken sesine yansırmış ya, işte Ahmet abinin sesinde de o tını vardı..

"İyiyim Ahmet abi. Sen nasılsın " şuan konuşmak istemiyordu ama Ahmet abiyi de kırmak istemiyordu.

"Ben iyiyim oğlum da biraz konuşalım mı?" dedi Ahmet abi. Yanında ki sandalyeyi çekti ve babacan bir tavırla gülümsedi.

"Konuşalım abi de ne konuşacağız" ellerini kenetleyip, boş boş karşıya baktı Caner.

"Sen ve cihat ile aranızda ki şeyleri konuşuruz evlât" dedi ve masaya konulan çerezi ağzına attı.

Caner, duyduğu şeyle ışık hızıyla başını Ahmet abiye çevirdi. Gördüğü bakışlardan sezdi.

O her şeyi biliyordu.

Ahmet abi, Cihat'ın onu sevdiğini biliyordu..




Bakmadan attım.. ❤️ ❤️ ❤️

Bir Küçük Gün Işığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin