Yaşanan büyük kavgadan sonra Semih ile Cihat hücreye alınmıştı. Ve ikisinin de yüzü berbat bir şekildeydi.
Cihat sinirli bir şekilde bir oradan bir oraya yürümeye başladı. Halen sarışının o kürdü korumasını anlayamıyordu ve onun içinde davasını laflar söylemişti.
Semih ise onun böyle sürekli yürümesinden dolayı başı dönmeye başlamıştı. Sinirli bir şekilde nefes alarak ayağa kalktı. Cihat'ın kolunu tutup onu hızlı bir şekilde oturmak için yaptıkları yere fırlattı.
"Başım döndü lan dönüp durma" senirli bir şekilde bağırdı. Sonrada karşı tarafa geçip kendini yere bıraktı. Saçlarını karıştırıp ofladı. Kendine hakim olmalıydı. Birden esmer'in o halini görünce çıldırmıştı, onu öz kardeşinin yerine koyduğunun farkındaydı.
Cihat ise daha fazla kavga etmek istemediği için sessizce yerinde oturdu. Tabii sinirli bir şekilde. Aslında onunla konuşup neden böyle davrandığını öğrenmek istiyordu. Çünkü yıllardan beri Semih ile bu dava için uğraşıyordu, şimdi onunla böyle kavga edip dalaşmak Cihat'ı üzmüştü.O yüzden derin bir nefes alıp sessizliği bozdu.
" Semih. Ben bir şeyi çok merak ediyorum. " düz sesiyle karşıya baktı.
Semih ise onu seslenen Cihat'a gözlerini dikti. Sesi gerçekten meraklı çıkmıştı.
"Neyi merak ediyorsun Cihat gevelemeden söyle" sesi bıkmış ve yorgun çıkmıştı zaten. Esmeri iyileştirmek için tüm gün uyumamış, bir de üstüne kavga edip darbe almıştı. O yüzden bir an önce konuşup bu konuyu kapatmak istiyordu. Cihat derin bir nefes alıp, oturduğu yerden doğruldu,iki elini birbirini kenetleyip hafifçe öne eğildi.
"Sen neden bu kürdü koruyorsun Semih. Daha önce tanışıklığın mı var senin" sesinden bile anlamadığı belli oluyordu. Semih alaylı bir şekilde gülümsedi. İlla birini korumak için tanımak mı gerekiyordu.
"Hayır bir yerden tanımıyorum" düz sesine karşı Cihat'a alaylı bir şekilde baktı.
Cihat ise aldığı cevaptan sonra daha çok sinirlenmişti. Tanımıyorsa neden o kürdü koruyordu. Sonuçta onlar kürttü ve onların baş düşmanıydı. Aslında Caner'e karşı biraz sinir azalmıştı. O gün anlattıkları gerçekten de Cihat'ın içini yakmıştı ama bir anda onunla dost olamaz, arkadaş olamazdı. Yıllardan beri gelen bu düşmanlığı ne bitirebilirdi ki? Aslında onunla uğraşmak istememişti ama dün Alperen ile konuştuklarında söyledikleri şeyler Cihat'a dokunmuştu.
" Onu tanımadığın halde neden koruyorsun. Semih bir zamanlar sen de Kürtlere düşmandın. Ne oldu da fikrini değiştirdinde davana laf söyler oldun?" Sinirli çıkması gereken sesi ise aslında alıngan çıkmıştı. Çünkü bir arkadaşı davasından vazgeçmesi reisi üzüyordu.
" Cihat olanları bildiğini biliyorum. O esmerin neler yaşadığını da biliyorsun ve buna rağmen yaptıklarının insanlığı sığıyor mu? Sen nasıl bir insansın. Dava için birilerini kırmak, dövmek, hakaret etmek, küçük görmek sence insanlığa sığıyor mu? Evet ben de memleketimi seviyorum. Bu dava için canımı bile veririm ama insanları asla küçümsemem, hor görmem. Bu da bir davamızın parçası değil miydi? ne zamandan beri insanlara hakaret ediyoruz, küfür ediyoruz. Ben de buna merak ediyorum işte. Sen neden bu kadar çok değiştin? " sesi o kadar çok gür çıkmıştı ki adeta hücrenin içi inlemişti. Anlattığı her olayda iyice sinirlenen sarışın Cihat'ın yakalarını tuttuğunu fark etmemişti bile.
Cihat ise sessiz bir şekilde dinledi sarışını. Demek ki onu anlattıkları şeyi Semih de biliyordu. Derin bir nefes alıp yakasını tutan kolları tutup ittirdi.
" Evet biliyorum O gün hücrede her şeyi anlattı. Emin ol çok üzüldüm. Hatta ona biraz daha ılımlı yaklaşmak istedim ama bundan daha fazlasını yapamam." Semih'in gür çıkan sesine rağmen Cihat'ın sesi kısık çıkmıştı. Çünkü biraz da olsun pişman olmuştu yaptıklarından.
" Bana bak Cihat bir daha Caner'e bulaşırsan seni öldürürüm. Eskilerden de bildiğin gibi ben verdiğim sözü yerine getiririm. O yüzden bir daha çocuğa bulaşmayacaksın." Ve daha önce oturduğu yere gidip oturdu. Cihat ise yakalarını düzeltip ofladı.
" Merak etme Semih. Biraz önce yaptıklarımdan ben de üzgünüm ve emin ol bir daha Caner ile uğraşmayacağım. Hatta bizimkilerle de söyleyip onların uğraşmaması için uyaracağım. Ama sen de Caner'i gözümüzün önüne sokma ancak bu kadar yapabilirim" elindeki tesbihi birkaç tur döndürdü sonra aklına gelen şey ile Semih'e baktı
"Hem onun çıkması için avukat tutmuştum. çünkü onun anlattıkları gerçekten de içime sızlattı. Emin ol ben de insanım Semih." Semih ise şaşırarak Cihat'a baktı ve sonra sinirle kaşlarını çattı.
"Madem her şeyi biliyordun, olanları biliyordun neden o gün ona öyle davrandın. Sen ne biçim insansın?" öfkeyle ellerini yere vurdu. Nasıl bir psikopatlık seviyesiydi bu. Hem onun için avukat tutmuş hem de anlattığından sonra onu kırmıştı. İyice sinirlenen sarışın sakin olmak için nefesler almaya başladı. Yoksa tekrardan kavga edeceklerdi.
" Merak etme yaptığım davranışlardan dolayı pişmanım ve gidip özrümü dilerim." saçlarını karıştırıp olduğu yere yattı. Kendisi de ne yaptığını bilmiyordu. Tek bildiği şey ise o Caner'den özür dilemesi gerektiğiydi. Yaptığı yanlıştı. Bunun farkındaydı.
Canlar Caner semih'e her şeyi anlattı. Bunu yazmamış olabilirim ya da belirtmemiş. ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Gün Işığı
General FictionTamamlandı..!!! Ülkücülerle dolu koğuşa düşen Mardin'li Caner'in hikayesi. Hapishane kurgusudur!!!