3 yıl sonra...
"Sevgilim." ayakkabısını çıkartıp içeri girdi Caner. İşten bugün erken çıkmıştı. Cihat'ın evde olduğundan emindi. O daha erken çıkıyordu işten. İkili anca akşamları vakit geçiriyorlardı. O yüzden yüzünde gülümse ile salona girdi. Daha fazla vakit geçireceklerdi. Salona baktığında kimseyi görememişti. Her yeri baktı ama Cihat yoktu. Kaşlarını hemen çattı ve telefonunu çıkardı. Haber vermeden asla bir yere gitmezdi.
Aradı.. Hem de bir çok kez.. Ama hep duyduğu şey 'Aradığınız kişi şuan telefonu açmıyor' duymak istediği ses bu değildi. Aklına gelen düşünce ile tekrardan arama tuşuna girdi.
"Alo"
"Alo Semih. Müsait misin?" sesi zaten bir şey var diye bağırıyordu.
"Evet müsaitim de hayırdır kardeşim. Ne oldu" yaptığı işi bir kenara bırakıp, koltuğa oturdu.
"Değilim Semih. Cihat yok" dedi. Kendini koltuğa attı. Normalde korkulacak bir şey değildi ama Cihat asla haber vermeden bir şey yapmazdı sıkıntı oradaydı.
"Nee. Dur bir dakika.. Cihat mı kayıp?"
"Arıyorum yok. Evde zaten yok. Senin haberin var mı?" pencereyi açıp hava almaya çalıştı.
"Yok hayır. Dün konuştuk en son." dedi Semih.
"Offf. Nerede bu adam"
"Bilmiyorum. Biraz daha bekle. İlla ki arar seni. Merak etme. Sakin ol" dedi teker teker konuştu.
"Tamam. Eğer ararsa seni haber et" dedi.
"Tamam. Görüşürüz" dedi ve kapattı.
Mutfağa gidip kendine bir kahve yaptı. Şuan şu baş ağrısına en iyi gelecek ilaç buydu.
"Umarım geçerli bir sebebin vardır sevgilim. Yoksa seni kimse beni elimden alamaz" bilgisayarı alıp işlerini halletmeye çalıştı.
....
Saatine baktığında 9'a geliyordu. Bilgisayarını kapattı. Bu zamana kadar haber yoktu. Telefonu aldı ve tam arayacağı zaman telefonuna gelen mesaj ile durdu.
Sevgilim : *konum
Sevgilim : Buraya gelebilir misin?Ayağa kalkıp giyinmeye başladı. Bu işte bir terslik vardı. Yazım şekli böyle olmazdı. İlla ki sevgi sözcüğü kullanırdı. Hiç olmadı gülüm derdi. İçine düşen sıkıntı ile nefes aldı. Ceketini de giyip çıktı evden.
Arabasını binip, konumu açtı. Umarım bir şey yoktu. İçinde ki o korku her şeyi düşünmesini sağlıyordu.
O düşüncelerden biri de ayrılıktı. Nefesi kesildi bu düşünce ile. Hemen kendini toparlayıp hızlandı. Olamazdı. Cihat onu çok seviyordu. Aklına böyle bir şey geldiği için kendine çok kızdı. Ve hızlanarak konuma ulaştı. Etrafına baktığında sahilin orada küçük bir cafeyi gösteriyordu. Olduğu yer çok güzeldi. Hoş bir görüntüsü vardı. Hızlı adımlar ile ilerledi. Bir kaç dakika sonra kafenin önüne geldi. Kapıyı açtı ve içeri girdi. Etrafına baktığında kimseyi göremedi."Cihat neredesin" diye seslendi. Etrafta sadece loş bir ışık vardı. Biraz daha ilerledi. Bahçeyi fark etti. Biraz daha ilerledi. Ve gördüğü şey ile durdu. Gördüğü şey ile gözleri doldu. Toparlanıp biraz daha ilerledi.
"Bu-bunu yapmış olamazsın" dedi ve etrafında bir tur döndü. Yaşlar gözünden bir bir akıyordu.
"S-sen..." dedi ama sözü kesilmesine sebep olan şey dudaklarına kapanan bir çift dudaklardı.
"Se-sevgilim sen.." sesini toparlamak için bir kaç kez yutkundu.
"Sakin ol bebeğim" dedi Cihat yumuşak ses tonu ile.
"Tamam iyiyim. Sen nasıl ayarladın bunca şeyi." halen sesi kısık çıkıyordu.
"Ben yaparım. Senin her şeyi yaparım. Bak yaptım da. Sen her şeyin en güzelini hak ediyorsun." dedi ve ısırılmaktan dudağı kızıran sevgilisinin dudağını öptü.
"Bu kafe benim mi şimdi?" dedi heyecanlı bir ses tonu ile.
"Evet senin. Bir süre kapalı. İçine ve dışına istediğin gibi restorasyon yapabilirsin. Artık senin de bir kafen var. Hayalinin birini daha gerçekleştirdik."dedi onu kucağına aldı. Koskoca adam, Cihat'ın kucağında ufacık kalıyordu.
" Çok teşekkür ederim sevgilim. "dedi ve öptü.
" Bende seni çok seviyorum aşkım "dedi ve kısa olan öpücüğü derinleştirdi.
Devamı sonra gelicek... ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Gün Işığı
General FictionTamamlandı..!!! Ülkücülerle dolu koğuşa düşen Mardin'li Caner'in hikayesi. Hapishane kurgusudur!!!