Ahmet abi herkesi bir araya toplayıp, muhabbet etmek için ortam hazırlamıştı. Asıl olay tabi ki 3'lüyü bir araya getirmekti ama bunu okan ve kendisinden başka kimse bilmiyordu. Hatta Cihat'ın bile haberi yoktu. Çünkü bundan önce ki olayda istenileni yapamamıştı. O yüzden okan ile böyle bir karar almışlardı. Doğal davranması gerektiğini düşündüklerindendi yani. Okan her zaman ki gibi yaklaşacak ama birazcık temas olacaktı. Dışarıdan herkes dostça anlaşılacak bir temas olacak ama kıskanç Caner'in anlabileceği bir şey değildi."Ee Okan evladım anlat bakalım. Dışarıda Cihat nasıl biri" dedi gülümseyerek Okan'a baktı Ahmet abi.
Suspus yerinde oturan Caner'in, dikkatini tek çeken şey bu konuşma olmuştu. Neden olduğunu bilmediği bir merak vardı içinde. O yüzden hiç istemeyerek Okan'a baktı. Onu incelemeye başladı.Yakışıklıydı, bunu kabul etmişti. Güler yüzlü, konuşkan ve girişken bir karakteri vardı. Herkesi sevdirmişti kendini. Halbuki kendisi geldiğinde ne işkenceler görmüştü. Koğuştaki herkes susmuştu onların pisliğine. Şimdi Cihat bulaşmadığı için iyi davranıyorlardı. Burada yaşadıklarını asla unutmayacaktı Caner. Ama yine de bir tarafı cihat'ı affetmişti. Aklına gelen şeyler ile gözleri doldu tekrardan ve bunu saklamak için başını önüne eğdi. Şu an burada ağlarsa hiç kimseye bir şey açıklayamazdı. O yüzden sakinleşmek için derin bir nefes aldı ve tekrardan konuşmaya odaklanmaya başladı.
" Hangi birini anlatayım ki abi, bakmayın bunun böyle ağır başlığına. Küçükken fırlamaydı bu. Babasının peşinden ilerlemek için yapmadığı şeyler kalmadı. Babası her ne kadar memnun olsa da bazen abartıyordu."dedi ve Cihat'ın saçlarını karıştırdı. Cihat ona çatılı kaşlarla bakıp, elini vurup düşmesini sağladı. Şu an hiçbir şekilde çocukluğunun anlatılmasını istemiyordu. Ama ne yazık ki düşük çeneli arkadaşı, her şeyi anlatacaktı belli olmuştu.
" Hatta bir keresinde şöyle bir olay oldu abi anlatayım. 15-16 yaşlarındayken bu Cihat bir kıza aşık oldu. Tabii o zamanlar kanının deli aktığı zamanlardan biriydi. Kızı elde etmek için daha doğrusu kendisine aşık etmek için yapmadığı yol kalmamıştı. Her türlü yolu denemesine rağmen, kız bana yüz vermiyordu. Bizim deli de bu kıza kafasına takmış, kendisine aşık edecek. Daha sonra ne yapıp ne edip bunlar birlikte olmaya başladılar.. "dedi ama Ahmet abinin soru sormasıyla yarım kaldı cümleleri.
" Peki neden kız bunu istemiyordu? "diye sordu Ahmet abi meraklı bir sesle. Gerçekten o da merak etmişti olayı.
Okan gözlerini direkt Cihat'a çevirdi. Cihat bir noktaya dalmış öyle düşünüyordu. Tabi tek dikkatini çeken kişi Okan değildi. Aynı şekilde Caner'de gözlerini Cihat'a çevirmiş, onun düşünceli hallerini merak etmişti. Nu konunun açılması ona iyi gelmemişti büyük ihtimalle. Ve nasıl olduysa konuyu iyice merak etti Caner. Ve pür dikkatle Okan'dan gelecek kelimeleri dinlemeye başladı.
"Kız boşuna istemiyordu Ahmet abi. Bunların aşkı imkansızdı, yani olacak iş değildi. Aslında kızında Cihatta gözü vardı, belliydi bakışlarından, konuşmalarından.. Ama o da olmayacağını çok iyi bildiği için sürekli reddediyordu bizim oğlanı. Bu da delikanlı, hiçbir şey gözü görmüyor. Cihat birini gözünü kestirdi mi daha doğrusu aşık oldumu, asla bırakmaz sevdasını, peşinden gider, sonuçları ne olacaksa olsun, kötü de olsa iyi de olsa, arkasında durur. Ama bir kere vazgeçtimi ömür boyu vazgeçer ve bir daha asla yüzünü dahi bakmaz. "
" Peki neden imkansızdı ki "dedi koğuştan bir delikanlı. . Alperen burukça gülümseyip Cihat'a baktı. Sonra bakışlarını Ahmet abiye çevirdi.
" Bizim her şeyden önce davamız gelir, onu hep baş köşeye koymuş, öyle yolumuza devam etmiştik bu zamana kadar. Daha hâlâ da öyledir. Çünkü böyle öğretildik, eğitildik. Davamız, Milletimiz, Devletimizden sonra gelir her şey. Ama Cihat'ın sevdalısı bizim görüşlerimize o kadar ters bir insandı ki, bir araya gelmeleri imkansızdı . Onlar istese babalarımız istemeyecekti. Kız bizim karşı mahalleden solcu bir babanın kızıydı. Biz ne kadar davamıza bağlıysak, o da kendince davasına bağlıydı ve sürekli kavga ederdik. Haftanın 3 günü neredeyse nezarethanede oluyorduk. Solcu bir kız ile ülkücü bir oğlanın bir araya gelmesi, gece ile gündüzün aynı anda olması gibi bir şeydi bizim için. Ama nasıl olduysa bizim bu deli, kızı ikna etmişti. Bir zaman sevgili oldular, gizli saklı hiç kimseye gözükmeden birbirlerini sevdiler. Belki aylarca dokunmadan görmeden aşklarını yaşadılar. Daha sonra nasıl olduysa herkesin dilinde oldu bu sevda. Ve öğrendikleri gibi, yani babalarımız öğrendiği gibi büyük bir kavga çıktı. Bu kavgada ölenler de oldu yaralananlar da. O ölenlerin içinde Cihat'ın sevdalısının babası da.vardı . Öldüren Cihat değildi ama bu kavgayı başlatan oydu. O yüzden kız bunu yıllarca suçladı, lanetler okudu, nefretle baktı. Bir zaman aşkla bakan gözleri, bizimkine artık nefretle bakmaya başladı. O zamandan biri Cihat kalbini herkese kapatmıştı. Kendini böyle cezalandırmıştı ama hiçbir suçu yoktu. Tek suçu, kendi görüşlerinden biri olmayan bir kıza sevdalanmasıydı. "dedi ve gözünden akan göz yaşlarını sildi.
" Sonra da o kız biriyle evlendi. Ama bizim ki kapattı kalbini. Haram kıldı herkesi kendine. Ve bir daha düşüncelerine ters düşen biri ile ne dostluk kurdu ne de gönül bağı. "dedi Alperen.
Herkes susmuş olmuş bir şekilde gözlerinden akan yaşları silmeye başladı. Ahmet abinin bile gözleri dolu dolu olmuştu. Gençliğini anlat dediğinde böyle bir hikayeden bahsetmişti..
" Lan Okan, ben sana böyle bir şey mi anlat dedim. Hepimizi ağlattın" diyerek gülümsedi Ahmet abi. Ortamı biraz yumuşatmak istemişti...
" Ne bileyim Ahmet abi, birden anlatasım geldi" diyerek gülümsedi ve gözlerini Cihat'a çevirdi. Cihat'ın hiçbir duygu barındırmayan gözleri, tek bir noktaya dikmiş öyle bakıyordu.. Ne düşündüğünü biiliyordu tabii ki. O zaman da yaşadığı şeyi, şu anda da yaşıyordu. O zaman nasıl imkansızsa, bu zamanki sevdasıda imkansızdı. Ama tek fark, o diğer kızı unuttuğu gibi bunu unutmayacaktı. Buna emindi Okan. O yüzden aralarını yapmak için her türlü şeyi deneyecekti. Ama ilk önce Cihatla konuşması gerekiyordu. Gece yatarken aklına gelen şeyi sormak istemişti. Bir ara koğuştakilerden duyduğuna göre, Caner'le Cihat kavgalı olduklarını duymuştu. Bu olayı Cihat'ın ağzından da dinlemek için, yalnız kalacakları bir ortamı hazırlayacaktı.
" İyi misin yavrum" diyerek Cihat'ın çenesine tuttu ve hafiften kaldırdı ve kimsenin göremeyeceği, sadece Caner'in görebileceği bir şekilde çenesini okşadı. Biliyordu şu an karşısında kıskançlıktan kasılmış bir Caner vardı. O yüzden içinden gülümseyerek, Cihat'a sarıldı ve tekrar Caner'in görebileceği bir şekilde, kokusunu içine çekip 'ben buradayım' diye fısıldadı. Bunları Caner'in gördüğünü bildiği için yapıyordu. Ama sarılması gerçekten dostane bir şekilde idi. Çünkü arkadaşının dalıp gittiğini fark etti.. Bu konuyu anlatmasının sebebi de, birazcık Caner'in anlaması içindi. Tabi birazcık saptırmıştık konuyu.. Çünkü Caner, Cihat'ın ondan vazgeçebileceğini anlaması gerekiyordu. Yani ümidi bu yoldaydı. Umarım anlamıştı ki fark etmeden baktığında gözleri tek bir odağa dalmış öylece bakıyordu. Ve daldığı yerde, Cihat'ın kendisine sarılan kollarındaydı.
Umduğu gibi Caner, Cihat'ı kıskanmıştı..
..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Gün Işığı
General FictionTamamlandı..!!! Ülkücülerle dolu koğuşa düşen Mardin'li Caner'in hikayesi. Hapishane kurgusudur!!!