Bakmadan attım canlar.. ❤️ ❤️
"Aşkım baksana" elinde ki çırpıcı ile kekin hamurunu karıştırıyordu. Bugün Alperen'in doğum günü olduğu için kendince pasta edecekti. Malzemeler gelir gelmez işe koyulmuştu.
"Efendim güzelim." dedi arkasından sarılarak. Boynundan sıkı bir öpücük kondurmayı da ihmal etmedi.
"Uslu dur aşkım. Daha sabah seviştik" dedi fısıltı ile. Şuan kalçasına dayayan aleti ne kadar istese de oldukları ortam pek müsait değildi hatta hiç değildi.
"Yarın yine yapalım. Her zaman ki yerde" dedi Cihat arkasından çekilerek. Dikkat etmeleri gerekiyordu...
"Tamam aşkım." dedi ve kek hamurunu borcama koyarak fırına koydu.
"Bak ben seni ne diye çağırmıştım, konu nerelere geldi." dedi başını sağ sola sallayarak.
"Söyle gülüm ne istediğini yapayım" dedi gülümseyerek.
"Pastanın kremasını yapsana sevgilim" dedi en tatlı gülümsemesi takınarak. Böyle yapınca Cihat her şeyi yapardı, biliyordu.
"Yapayım aşkım sen iste" dedi ve etrafına bakıp dudağına bir öpücük kondurdu. İllaki öpecekti.
Cihat hemen işe koyuldu. Bir şey yaparken sadece ona odaklanırdı. Titizle yapardı her işini. Şuanda da öyleydi. Çok kolay olmasına rağmen pür dikkat ile ona odaklandı.
1 saat içinde iki sevgili pastayı bitirip dolaba koydu. Çok güzel olmuştu. Koğuşta ne kadar iyi yapılırsa o kadar iyiydi işte. Önemli olan birlikte bir şeyler yapmaktı.
Bugün görüş günü idi. O Alperen ve semih oradaydı. Onlar oradayken halletmişlerdi. Tam masaya otururken gardiyanın gelmesiyle durdular.
"Cihat ve Caner ziyaretçiniz var" dedi yaşlı ama dinç olan adam. Sesinde bıkkınlık vardı. Çünkü gelen kişi bizzat iki kişiyi istemişti. Bunun mümkün olmayacağını söyleseler bile araya bir şeyler sokmuş ikna etmişti. Tabi bu süreçte olan bu garip gardiyana olmuştu. O adam çok inattı ve başı çok ağrımıştı.
"Kim gelmiş adem abi" dedi Caner merakla.
"Bilmiyorum ama inatçı biri." dedi yüzünü buruşturup.
"Sizle görüşmek için yapmadığı kalmadı deli adamın" dedi öfkeyle.
Cihat kim olduğunu az buçuk tahmin etmişti ama o burada olamazdı ki. Başını sağ sola sallayıp gülümsedi. Oysa özlem giderecekti.
Görüş yerine geldiklerinde onlara kollarını açan bir adet Ahmet abi ile karşılaştılar. Cihat ve Caner'in gözleri dolu dolu olmuştu ve hızlıca yanına gidip 4 koldan sarıldılar.
"Eşşek sıpaları. Nasıl özlemişim sizi keratalar" diyip teker teker öptü saçlarından. Onunda gözleri dolmuştu özlemden.
"Bizde seni çok özledik be abim" dedi Cihat, tekrar sıkıca sarılarak.
"Gelin oturalım" dedi elinde ki tesbihi sağ göğsünde ki cebine koyarak.
İkili heyacandan birbirlerine baktılar. Çok özlemişlerdi abilerini. Bu aşkın olmasının tek yardımcısı oydu.
"Nasılsın abi" dedi Caner ışıldayan gözleri ile.
"İyiym koçum çok iyiyim. Asıl siz nasılsınız? Nasıl gidiyor bakalım?" dedi göz kırparak. Caner tatlı bir şekilde gülümseyip Cihat'ına baktı.
"Çok iyiyiz abicim. Senin sayende hem de" dedi gözleri dolmuştu.
"Bak şimdi ne diye ağlıyorsun evlat" dedi gülümseme ile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Küçük Gün Işığı
General FictionTamamlandı..!!! Ülkücülerle dolu koğuşa düşen Mardin'li Caner'in hikayesi. Hapishane kurgusudur!!!