-5-

1K 68 3
                                    

Bugün Pazar günüydü ve ben Salı gününden beri okula gitmiyordum. Neden gitmediğime sair zerre bir fikrim yoktu. Okul bu işten geri kalmamış ve anneme hemen mail atmıştı. Anneme ise hastalandığımı söyledim. Hasta falan değildim ama doktor tanıdık olduğu için basit bir şekilde rapor işini halletmiştim. Okuldan ise Alp ve Çilem sürekli beni yokluyorlardı. Israrla eve gelmek ve beni kontrol etmek istiyorlardı ama söylediğim yalanın ortaya çıkmasını istemediğim için her şeyin yolunda olduğunu söylüyordum. Gitmediğim günlerde sadece yatmıştım. Ailemden, gerçek ailemden kalan yaralı hatıralarımı hatırladıkça içimdeki boşluk hissini kapatmaya çalışıyordum. Bir de Öykü mevzusu vardı. O gün onunla iki yabancı gibiydik. Birbirimizle hiç sohbet etmemiştik. Sadece benden şarkıyı çalmamı istemişti. Ben de isteğini yapmıştım. Çünkü söz konusu piyanoydu. Çalmayı çok özlemiştim. Sonra içimdeki his karmaşası kendini belli etti. Bir şey yapamadan oradan çıktım. Fark etmeden hırkamı onda bırakmıştım. Büyük ihtimal yakıp küllerini denize falan savurmuştur. O saykopat homofobikten beklerdim. Telefonuma bir arama gelmişti. Arayan okul dışından arkadaşım olan Gizem'di.

"Kanka selam. Ne yapıyorsun?"

"Hiç yatıyorum sen?"

"Ben de bizim mekandayım. Sen de gelsene."

Saate baktım akşam 5'e geliyordu. Biraz dışarıya çıksam iyi olurdu. Bence.

"Gelirim bir saate."

"Beklemedeyim."

Gizem ile ortaokul yıllarımızda bir LGBT sayfasında tanışmıştık. Geçen yıl ilk kez buluşmuştuk. İkimizde eşcinseldik ve kadınlara karşı düşkündük. Bu arkadaşlığımızdaki tek ortak nokta olabilirdi. Her şeyimi bilen tek insan Gizem'di. Sürekli yanımda olmuş ve bir dost gibi davranmıştı.

Hızla ayaklanarak duşa girdim ve aklımdaki düşüncelerin su ile akıp gitmesini diledim. Öykü'nün bile... Çabalarım boştu bu yüzden çıkıp üzerime bir sweat ve bol paça siyah pantolon giydim. Bir de vanslarımı da giydim mi mükemmel oldum. Portmantodan kaskımı, anahtarlarımı ve cüzdanımı alıp çıktım. Sitenin garajında duran motorumu çalıştırıp hızla mekana gittim.

Mekana girdiğimde içerisi yeni yeni dolmaya başlamıştı. Güzel güzel kızlar geliyordu. Hepsinden gözlerimi alamıyordum ki bakış açıma giren Gizem'in sımsıkı sarılmasına karşılık verdim. Renkli saçları vardı. Bu kızın saçları nasıl yanmıyordu aklım almıyordu. Ben bile saçımı siyaha boyadığımda hasır gibi oluyorlardı. Yüzünde her zaman eksik olmayan gülümsemeye karşılık verir gibi ben de karşılık verdim.

"Seni çok özledim nerelerdesin liseli?"

Benden iki yaş büyüktü. Israrla ona abla ayağı çekmem için bana liseli derdi.

"Sorma ya girdik bir bok çukuruna çıkamıyorum."

Acıklı bakıp omzumu sıvazlamaya başladı.

"Bak gör bu sene senin için mükemmel geçecek."

Dediğine sadece göz devirmekle kaldım. Aynen mükemmel geçecekti. Koluma girip sözüne devam etti.

"Bugün içkiler benden."

Göz kırptığı anda bar kısmına koşarak gittim ve boş bir tabureye geçtim. Kolları komple dövmeli, piercingli olan ve sarı uzun saçlarını toplayan sıska adama baktım.

"Ben fıçı alayım."

Adam bana kaşlarını kaldırdı. Ne öğrenmek istiyordu bu yavşak? Arkadan Gizem gelip yanıma geldi ve adamın gözlerinin içine bakarak yap der gibi baktı. Adam da bakışma yarışından çekilip bana biramı verdi. Taburede şöyle bir dönerek etrafıma baktım. Biraz takılsam aklım dağılırdı. Yine temas bağımlısı olan Gizem beni kendine çekti ve sağ elini kaldırarak etrafa bakmamı sağladı.

Piyano (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin