Sanırım bazı şeylere alışmam lazımdı. Mesela artık Öykü ile aynı koridordan geçsek bile birbirimizin suratına bakmıyorduk. Tamamıyla yabancıydık. Bu duruma alışamıyordum. İster istemez de içimde huzursuz hislere sebep oluyordu. Fakat bazı durumlar vardı gözümden kaçmıyordu mesela Çilem ile Öykü kendi aralarında ne ara kurduklarını anlamadığım samimiyetleri vardı. Göz göze geliyorlar ve başlarını sallayarak selam veriyorlar. bu tuhaf samimiyetlerini onlara sormayı aklıma not etmişken aniden omzuma vurulan tokatla birkaç saniye aptala döndüm. Solumdan gelen tokata hızla bir bakış attım. Karşımda süsten püsten kendini alamayan ve her zaman ki gibi uzun sırtı dekolteli saten kumaş olduğunu anladığım kırmızı elbisesi ve ona eşlik eden hafif makyajı ve kırmızı ruju ile karşımdaydı. Yabancı biri olsaydı çoktan kavga çıkarırdım. Gizem gözlerimin içine heyecanla bakarken benden ne öğrenmek istediğini anlamaya çalışıyordum. Beni boydan boya süzüp acınası halime küçük emrah bakışı atan Gizem'e sorunun ne olduğunu sormak için hazırlanmıştım ki kendisi konuştu.
"Bu halin ne böyle hanımefendi? Sanki gemilerin batmış karadenizde..."
Onun barında hatta bir barda ilk kez maden suyu içiyordum. kurumuş boğazımı ıslatmak için bir yudum aldım.
"Ne var halimde Gizem?"
Bar taburesinde oturup burada her zaman gördüğüm Cenk'e işaret yaptı. Cenk ise onaylar gibi başını sallayıp komutu anlamıştı.
"Normalde benim tanıdığım Alya çoktan arkasına bakıp kızlarla flörtleşmeye başlardı. Ayrıca maden suyu içiyorsun. Gitgide beni korkutuyorsun kızım."
Gözlerinin içine bakıp korkutucu olduğuna inandığım hale bürünüp "bööö" diye bağırdım. Çok komik der gibi suratıma bakıp gözlerini devirdi.
"Öykü, Öykü hakkında canımı sıkan birkaç konu var. Şu an anlatmamı bekleme bazı sorulara yanıt bulmam lazım."
Sanki bu dediğimi bekler gibi ellerini iki yana açıp pes eder gibi davrandı. Sonrasında önüne dönüp margarita olduğunu düşündüğüm içkisini yudumlamaya başladı. Gizem çoğu konuda idol aldığım biriydi. Bunların en başında bu yaşında bir iş sahibi olması diyebilirim. Onunla tanıştığımdan beri böyle bir kurma hayali vardı. Umarım iş konusunda kader bana gülümserdi. Fazla geçmeden adeta götümün çivilendiği o bar taburesinden tuvalete gitmek üzere ayaklandım. Birkaç adım ötedeki tuvalete gidip kapıyı kilitledim ve lavabonun kenarına ellerini dayadım. Ne oluyor bana bilmiyordum. Aklım havadaydı. Sanki hisler aniden tüm aklımın kontrolünü almış gibi ve dün Öykü ile yaptığım anlaşmanın ağırlığını kaldırmaya çalışıyorlardı. Aklım fazlasıyla onunla meşguldu. Bu durum beni korkutuyordu. Elimi yüzümü yıkadım. Çeşmeden gelen soğuk su beni ürpertmişti. Ardından telefonuma Kaan'dan gelen ve ardı ardına kesilmeyen mesaj yağmuruna tutulmuştum. Beyefendinin başına taş mı düşmüştü yoksa? Merakla mesajlara baktım. Gördüğüm şeyler o soğuk sudan daha çok ürpertmişti beni. Birkaç ekran görüntüsü, konum ve mesaj. Mesajda Öykü'yü kontrol etmemi istemişti. Kendisi aile yemeğindeymiş... Düşe düşe bu iş bana mı düşmüştü? Ekran görüntülerine baktığımda ise kan tüm vücudumdan çekilmişti.
"11-E sınıfının gözde popüler kızı Öykü Ateş'in lezbiyen olduğunu bilmeyen kaldı mı hala?"
Benden yapılması istenen şey asla yapmayacağım şeyler kategorisindeyken aniden o mesajları görmemle hemen yapmam gereken şeyler listesinde bir numaradaydı. Telefonumu kapatıp kot pantolonumun cebine koydum ve hızla Gizem'i en son gördüğüm yere gittim. Hala oradaydı. Hatta yanında onun ekstra dişil enerjisine zır olan eril enerjili ve butch bir lezbiyenle beraberdi. İkili baya yakın dakikalar geçirirken ben geldiğimde tezgaha bıraktığım kaskımı ve motorcu ceketimi alıp Gizem'e veda etmeden gittim. Kaan'ın attığı konuma baktığımda biraz uzak mesafede sayılan evinin yolunu aklıma kazıdım ve yola koyuldum. O an harita uygulaması bana yarım saat dediği yola ben 15 belki de 20 dakikada gelmiştim. Müstakil ve her çocuğun hayalinde olan kırmızı çatılı evlerin olduğu siteye girdiğimde güvenliğe sadece adını vererek sıyrılmıştım. Konumun gösterdiği eve geldiğimde sanki aşık olduğum kızın evine gidiyormuşum gibi hızlı hızlı atıyordu. Alışık olmadığım bir durumdu. Çok geçmeden büyük bir bahçeden geçip evinin kapısının önünde dikildim. Elim sürekli düğmeye gidiyor ve güç kaybedermişçesine düşüyordu. Etrafa bir bakındım. Sıra sıra evler duruyordu. Gece 11 olduğundan mı bilemem hiçbirinin ışığı yanmıyordu neredeyse. Kapının aniden açılması ile kapıya döndüm. Kapıdan çıkan kişinin yüzündeki sinir bozucu tebessüm ile karşı karşıya kaldığımda yüzümün düşmesine engel olamadım.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Eveeeettt, hepinize uzun bir zamandan sonra merhaba arkadaşlar. Bölümleri bazı teknik sorunlar yüzünden yazamıyordum. Fakat geçici bir çözüm ile karşınızdayım. Destekleriniz için teşekkür ederim. Ayrıca yeni yıl mesajı için geç olsa da umarım her şey dilediğiniz gibi olur. Olmuyorsa da sıkmayın tatlı canınızı demek ki olmaması daha iyiymiş sizin için. Öpüldünüz.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------