Hepimiz sofrada kurulan, yapılan her yemekten nasibini almıştı. Tıka basa doyduğumuz bir akşam yemeğinin ardından hepimiz içeceklerimizi yudumlayıp sohbet ediyorduk.
Tavuk Alp şimdiden esnemeye başlamıştı. Harbi saat kaç olmuştu? Merakla telefonumun ekranından saate baktım. Gece yarısına yaklaştığını gördüğümde şaşırmadan duramamıştım. Alp'e dediğim lafı geri almaktan başka bir şey gelmedi elimden o an. Demet dirseğini masaya yaslamış Gizem'e gülmekle meşguldü. Gizem, Ayça'ya sataşıyordu. Tabii Ayça bu durumdan hiç rahatsız olmuyor olacak ki o da gülmeden duramıyordu. Çilem kenarda tripkar bir hava içerisinde telefonu ile meşguldü. Hanımefendi tam bir iş insanıydı sanki. Ha bir de biricik sevgilim Öykü... Yanımdaydı. O da masada dönen sohbete katılıyordu. Gizem'in dediklerine gülüyor arada elimi tutuyordu.
O an sadece 10 yıl sonra da böyle olur muyuz diye düşündüm. Kendimi Öykü ile bir gelecek kurmuş ve arkadaşlarımızın akşam yemeğimize geldiğini hayal ettim. Bu bir cümlelik hayal içime sıcacık bir his uyandırmış ve huzurla dolmuştum. 10 yıl sonra... Yarının bile garantisi yokken ben bu akşam burada 10 yıl sonrasını hayal etmiştim.
Öykü kızaran yanakları ile bana döndü. Yüzünde ki çakır haline bakınca gülümsedim. Kelimeleri zar zor ağzından çıkarmıştı.
"Aşkım, daldın uzaklara..."
Ona baktım ve güldüm. Yanağımı okşayan elini tuttum ve bir öpücük kondurdum.
"Hava almak ister misin güzelim?"
Başını sallamıştı. Fakat alkolün verdiği ağırlık yüzünden kalkamıyordu. Elinden tutup çekiştirdim.
"Biz biraz hava almaya çıkıyoruz."
Gizem elindeki şarap dolu bardağı kaldırdı ve bize doğru baktı.
"Kaybolmayın!!!"
Hiddetle söylediği şeye Ayça ağzını kapatmak için aniden dibinde bitti. Gizem bir şeyler homurdanırken Ayça bize gidin der gibi elini salladı.
Öykü ile dışarı çıktık. Akşam çökmeye yakınken oturduğumuz odunlara oturduk. Gece gündüze göre daha ılıktı. Öykü dizlerini kendine doğru çekmiş ellerini iki yana salmış bana bakıyordu.
"Bir gün oldu."
Cebimden masada asla çıkarmaya cesaret edemediğim sigara paketinden bir dal aldım. Dediği şeyi anlamadım.
"Anlamadım?"
Ellerini dizlerinin üzerine başını da ellerine yasladı. Bu sırada sigaramı yakıp yemek sonrası keyfimi yapıyordum.
"Bir gün oldu. Sevgiliyiz hala."
"Neden ayrılalım ki?"
Öykü'nün dudağı üste doğru kıvrıldı ve gülümsedi.
"Kaan'a seni ilk söylediğimde çok zıt insanlar olduğumuzu söylemişti. Ona göre maksimum bir gün sevgili olabilirmişiz."
Dediği şey ile kahkaha attım.
"Paşamız şimdi de ilişki doktoru mu kesildi başımıza?"
Kaşları çatıldı.
"Ya deme ama öyle beni her zaman destekledi."
Aramızda kısa bir sessizlik oldu. Öykü bana ben de ona bakıyordum. Çok tuhaftır ki bugün beraber duş aldık. Fakat hala utanıyorduk birbirimizden.
"Neden aniden bana olan tutumun değişti Alya?"
Yüzümün her bir karışını inceledi. Sanki içerdeki o sarhoş halinden eser kalmamıştı.