-17-

847 64 20
                                    

Ah o kutsal pazartesi günü... Fazladan uyuyabilecekken Tarık Hoca'nın benden istediği bateri bagetlerini erkenden getirmek için okula bir saat önceden gelmiştim. Sınıfta durup doğan güneşe bakıyordum. Sahil tarafına yakın olan okulumuzun manzarası beni benden alıyordu. Keşke o manzaranın içinde kaybolabilsem...

Can sıkıntısından ne yapacağım diye düşünüp dururken aklıma atölyeye uzun zamandır uğramadığım geldi. Çantama bir şey olmaz hesabı ceketimi giyip atölyeye doğru yol aldım. Belki bir iki nota piyano çalardım. 

Haftasonu gördüğüm ve Öykü'nün kollarına sığındığım o rüya beni çok tuhaf hissettirmişti. Adeta bunca zaman boyunca bir şeyler eksikti. Beynim ise bunları tamamlamaya çalışıyordu. Aden denilen şahıs kimdi o da ayrı bir mesele. Geçen bayıldığımda Aden denilen kişi bir kız çocuğuydu. Başıma ağrılar giriyordu. Düşünmek benim işim değildi.

Atölyeye girdiğimde ise beklemediğim kişi ile karşılaştım. Sonunda okul günüm daha da güzelleşti. 

"Günaydın Öykü."

Arkası kapıya dönüktü o yüzden benim girdiğimi ilk başta fark etmemişti. Arkasını döndüğünde ise defterine yazdığı kamufle etme çabasına girmişti.

"Günaydın."

Sıranın birine geçip ayaklarımı masaya uzattım. Uyumak için çok rahat duruyordum ama göz ucuyla da sağ çaprazımda oturan turuncu saçlı kızdan da gözlerimi alamıyordum. En son buraya geldiğimizde yabancı olacaktık sözde. Ama şimdi birbirimizin evine bile girer olduk. Hayat bazen beni cidden şaşırtıyor. Başımı arkaya doğru atıp ellerimi cebime soktum.

"Haftasonu ne yaptınız Ayça ile?"

Haftasonu doğru ya. O sabah Öykü, Çilem ve Ayça ile kahvaltımızı yapmıştık. Sabah o rüya muhabbetini ne Öykü ne de ben dile getirmiştim. Öykü ve Çilem erkenden evden ayrıldılar. Ayça ise benim biraz işim var Alya'yla demiş ve birkaç saat daha oturup sohbet etmiştik. Ardından kendisini de yolcu etmiştim. Başımı kaldırıp kollarını önünde birleştiren Öykü'ye baktım. 

"Hiç."

Sonra yine başımı arkaya saldım. Öykü benden daha uzun bir açıklama beklemişti sanırım. Ya da aklındaki sorulara detaylı bir şekilde cevap vermemi.

"Siz şimdi sevgili misiniz Ayça ile anlamadım."

Öykü kızım, bu kadar belli etme içinde dönenleri lütfen. Hem ayrıca senin sevgilin var. Bunları dile getirmek istiyordum ama onun sinirine dokunmak ayrı bir zevk veriyordu.

"Takılıyoruz öyle. Neden sordun ki?"

Çantasını toplamaya başladı. Başta o gizlemeye çalıştığı defterini koydu sonrasında da defterini koydu. Çantasını kapatırken ise bana bakıp gözlerini kıstı. 

"Sadece pek öyle durmuyorsunuz anlarsınız ya."

Onaylar gibi birkaç mırıldanma çıkardım. Ardından keskin hareketlerle çantasını sırtına alıp montunu da aldı. Devam etti sözüne.

"Ayrıca yakışmıyorsunuz."

Kapıdan çıkıp gittiği sırada boş koridora doğru ben de peşine takıldım. Hızla yukarı çıkacakken bu seferde ben arkasından bağırdım.

"Sana yorum yapma hakkının düştüğünü sanmam!"

Dediğim onu sinirlendirmiş olmalı ki birkaç saniyede dibimde bitti. Kızarınca çatıla kaşları ile fazlasıyla tatlı oluyordu.

"Alya sen kendini ne zannediyorsun? Farkındaysan arkadaşınım ve iyiliğini istiyorum. Yakışmıyorsunuz dediğim gibi."

Dudağımı kemirmeyi bırakıp alaycı bir şekilde nefes vererek güldüm. Arkasına geçtim ve ellerimi cebime attım. Boyunun kısalığı yüzünden biraz eğilip kulağına doğru fısıldadım.

"Arkadaş... Beni öpmeye çalışan biri... Hmm güzel."

Arkasını döndüğünde ise aramızdaki mesafe gitgide kısaldı. Omzuma doğru yumruk atacağı sırada ise yumruğunu tuttum. Yavaş hareketlerle onun haline baktım. 

"Ciddi anlamda kendini bir bok mu zannediyorsun Alya Barut?"

Dediği şey gülümsememi genişletti. Dudağına doğru eğildiğimde ise yerinde çakılı kalan ve nefesleri düzensizleşen kıza baktım. 

"Hayır, sadece sevgilin varken beni istiyor olman komik değil mi Öykü Ateş..."

Yerimde doğrulup ona baktım ve ona daha fazla bakmadan salına salına sınıfa çıkmak üzere yola koyuldum. 

Telefonuma düşen bildirim yağmurunu es geçip sınıfıma doğru gittim. Çantanım kenarındaki suyu içtiğimde ise sınıftaki birkaç kişinin bana baktığını sezdim. Halbuki alnımı kaplayan bandajda çıkmıştı. 

"Bir şey mi oldu?"

Çocuklardan biri, adı sanırım Kerem'di, sırasında arkasına doğru döndü.

"İtiraf sayfasına baktın mı?"

Hemen telefonumu açtığımda o okulun meşhur ergen itiraf sayfasına baktım. Son gönderisine bir yorumda benden bahsedilmişti. İlk olarak gönderiye baktım.

"Arkadaşlar Çilem ve Öykü'nün sevgili olmasını bekler miydiniz? Açıkçası Ben Öykü ile Alya olur zannediyordum. Alya'ya yazık. Sevdiği kızı kankasına kaptırdı."

O an kan beynime sıçradı. İtiraf sayfasında iyice insanların ağzına sakız olmuştum. Şaka gibi. Asıl olay kim yazmıştı.  Bu kişiyi bulmam lazımdı. Sınıfa giren öğrenci yığınını es geçip sınıftan dışarı çıkacaktım ki kapıda Ayça ile çarpıştım. Yüzünde endişe vardı.

"Konuşmamız lazım."



Piyano (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin