Öykü'den
Evimden daha çok ev gibi hissettiğim yere geri gelmiştim. Her ne kadar çok kendi evimde eşofman tişört gezip rahatlığımın zirvesini yaşamak istesem de bugün okul çıkışından sonra kendimizi yine Alya'nın evinde bulmuştuk. Yanlış anlaşılma olmasın bu durumdan şikayetçi değildim. Sadece Alya işte... Onunla bu kadar yakınlaşacağımı hiç düşünmezdim. Eminim o da benimle bu konuda aynı fikirdeydi.
"Öykü yine daldın gittin. Bir sorun mu var?"
Koltukta bacaklarımı bağdaş yapıp arkama yaslanmıştım. Tavana bakıp boşluğu seyrediyordum. Çilem bana seslenince tuttuğunu yeni anladığım boynumu kıtlatıp ona baktım. Başımı olumsuz şekilde salladım. Omzumu sıvazlayıp Alya'nın onu çağırması ile koskoca salonda tek kalmamı sağladı.
Çok geçmemişti ki Ayça yanıma gelip oturdu. Telefonunu eline alıp kurcalamaya başladı. Üzerindeki kıyafetlerin Alya'ya ait olduğunu burnuma gelen buram buram parfümünden anlamıştım.
Okul çıkışından beri konuşmuyordum. Çünkü bazı şeyler yanlış hissettiriyordu. Sanki bu oyunda çark ben olmuştum. Alya bize özel soslu dediği aslında tavuk, parmesan peyniri ve mantardan yapılan makarnasından yapmış hepimize dolu dolu tabaklar vermişti. Şimdi de yemekten sonra ekranda çalan Deftones - Cherry Waves şarkısı ile tavanı seyretmeye çalışıyordum. Çilem ve ALya mutfakta bulaşık yıkıyorlardı, yıkamaya çalışıyorlardı daha doğrusu.
Oturduğum koltuğun dibinde duran kola şişesine baktığımda içinin bomboş olması canımı sıkmıştı bir tık. Fakat kalkmaya üşeniyordum.
"Öykü bugün pek bir suskunsun."
Atölyede dediği son şeyin etkisinden çıkmıştım. Ya da kendimi kandırıyordum başka bir şey değil.
"Karnım ağrıyor ve kola bitmiş. Canımı sıkmaya yeten iki sebep..."
Dediğime sadece gülmüştü. Ardından telefonuna dönüp tekrardan odaklanmaya başladı. Sadece benim duyabileceğim şekilde aklımın her bir zerresine şimşek düşürmeye yeten o sözleri ağzından birer birer döküldü.
"Sence bu sidik yarışı yetmedi mi?"
Boğazımın kuruluğunu ardı ardına yaptığım yutkunmalar geçirmiyordu.
"Pardon?"
Ayça telefonunu bırakıp arkasına yaslandı. Ellerine bir tane yastık alıp ona sarıldı ve kafasını arkaya yasladı. O da az önceki ben gibi tavana bakmaya başladı.
"Alya'yı peşinde koşturmalar, motor yarışları falan. Onunla ne yapmaya çalışıyorsun anlamıyorum ama sevgilim ile daha fazla görüşmene katlanamıyorum açıkçası."
Hareketlerim donuklaşıyor, kelimeler kulağıma uğultu gibi geliyordu.
"Onunla daha fazla görüşmeni istemiyorum. Yanlış anlama sevgilime güveniyorum ama... Bak yine sinirden gülesim geliyor."
Ellerinden birini omzuma koydu ve göz göze gelmemizi sağladı. Tüm bakış açım Ayça'dan ibaretti şu an.
"Ciddi anlamda sevgilisi olan birini de öpmeye kalkmazsın be Öykü."
Elini omzundan itip o günü mü bahsettiğini anlamaya çalışıyordum.
"Ne?"
Gözlerini kısıp daha çok bakış açıma girdi.
"Hadi ama okul işleri bahanesi ile gelip pansuman ile ona yanaşman. Bir de o gün telefon çalmasaydı... Kanım çekildi."
Sanırım biraz bile olsa benim de dişlerimi gösterme vaktim gelmişti. Dışardan biri görse ikimizin kavga ettiğini anlamazdı ama başından beri bir soğuk savaş vardı aramızda. Bu su götürmeyen bir gerçekti.
"Alya ile sevgili olduğunuza inanmıyorum Ayça."
Ayça dudaklarını büzüp başını salladı hafiften. Kollarını önünde bağdaş yapıp içeriye güle oynaya giren Çilem ve Alya ikilisine baktı. Çilem yanıma oturup bana kaş göz hareketiyle ne olduğunu sordu. Yanaklarım sinirden kızarmıştı. Tırnaklarım ise çoktan yaptığım yumruklar yüzünden avuç içlerime giriyordu. Alya ve Ayça sol çaprazımızda duran koltuğa geçip oturduğunda ise gözlerimi onlardan alamadım. Alya kumanda ile şarkı seçiyordu, Ayça da ona sımsıkı sarılıp duruyordu.
Sonra göz göze geldiklerini gördüm. Alya ekranda adını bilmediğim ve şu an merak etmediğim şarkıyı mırıldanıyordu. Ayça ellerini onun omzuna koyup kendine çekti.
Kalp kırıklığı gerçek miydi? Ya da kendimi bildim bileli olmasını istediğim her şeyin, olmayan bir hiçliğe düşüşü gerçek miydi? Gerçekti. Şu an bunların gerçek olduğuna inanmıştım.
"Ben para alıp kola almaya gidiyorum."
Hızla oradan kalkıp Alya'nın odasına bıraktığım çantamdan para almak için oraya gittim. Odaya girip kapıyı kapatacaktım ki Çilem'de peşimden kuyruk gibi gelmişti. Çantamın ön gözünü açarken dolan gözlerim yüzünden bulanık görüntüye ve ellerimin titremesine aldırış etmeden cüzdanımı almaya çalışıyordum. Çilem kolumdan çekip ona bakmamı sağladı.
"Ne oluyor Öykü?"
Elini ittim ve çantama odaklandım tekrardan. Buradan çıkmak istiyordum. Yine kolum çekiştirildiğinde ise bağırmaya başladım.
"Senin yapacağın planı sikeyim Çilem."
Çilem susturmak için ağzımı kapatacaktı ki eline vurdum.
"Benden uzak dur seni dinlemek en başından hataydı zaten."
Çilem kendini Alya'nın yatağına atıp bana sinir bozucu bir şekilde güldü.
"Benden yardım istemeseydin Öykü."
"Benimle dalga mı geçiyorsun? Ben en başından beri halimden memnundum. Sen karşıma çıkıp sevgili rolü keselim dedin."
Gülümsemesi kahkahaya bıraktığında sinirle ona baktım.
"Ve sende bunu kabul edecek kadar acizdin."
Önüne geçip ona tokat attığımda elimin kanlar içinde kaldığını avuç içlerimin aniden sızlamasından anlamıştım. Bu sefer benimle göz göze geldiğinde gözlerinde olan o nefreti gördüm.
"Senin gibi aşkı bilmeyen birinden anlamasını beklemezdim."
Kanlı ellerime rağmen saçımın diplerini kazımaya başladım. İçimdeki tüm nefret patlak vermeye başlamıştı bile.
"Aşkta acizlik mi olur Çilem? Bana bunu söylesene. Planına inandım çünkü mantıklı geldi. Ama şu hale bak. Salona gitsek ikisinin ateşli dakikalarına şahit olacağız. Şaka gibi."
Odada volta atıyordum. Fakat yetmiyordu. Sinirden gülmeye bile başlamıştım. Sinirin vücut bulmuş haliydim.
"Alya'yı planınla kazanırım sandım. Dedim ki belki bana hisleri vardır. Bunu anlar. Ama yokmuş."
Çilem ciddiyetle sordu.
"Hala onu sevdiğine inanamıyorum. İlişkisi var görmedin mi?"
Yerimde durup Çilem'e döndüm. Bana acır gibi bir hali vardı. Ne tuhaftır ki ben de kendime acıyordum. Keşke olaylar bu şekilde ilerlemeseydi.
"Çilem farkındaysan ben onu lisenin en başından beri seviyorum. Beni görmezden geldi. Onun için homofobik bile oldum. Tanrım, yönelimim gizliyken onunla denkleşirim diye gay barlara bile gittim. Onu kazanmak için her şeyi yaptım. Ama görüyoruz ki onun için bir hiçim."
Ayaklanıp karşıma geçti. Elleriyle yüzünü avuşturdu Çilem.
"Bundan sonra ne yapacaksın Öykü?"
Montumu alıp hızla giyindim. Çantamı da sırtıma takıp buradan gitme düşüncesi tarafından esir alınmıştım. Yapacak başka bir şeyim yoktu. Burada, bu çatı altında durmak bana mantıklı gelmiyordu. Bu çatı altındaki en büyük yanlış bendim. Her şeyi en başından beri yanlış planlayan da bendim. Veda etmesi gereken kişi de bendim...
"Uzaklaşacağım. Ayça ile ilişkilerini güzel güzel yaşasınlar."
Onlara görünmeden hızla evi terk ettim.