-36-

497 43 31
                                    

Öykü'den

Hoca sınıftan çıkmıştı. Müdür yardımcısının onu çağırdığını ve kısa zamanda geri geleceğini söylemişti. Sınıfta herkes bu garip tipli hocayı yadırgamıştı. Aşırı disiplinli birine benziyordu ve kesinlikle sınıfın çoğunu bırakacak gibiydi. Kaan'ı daha dakika bir gol bir hesabı ilk gününde bırakmıştı. Okul lakostu giymiyor diye öğrenci mi bırakılırdı?

Alya'nın tuvaletten uzun zaman gelmemiş olması da sigara keyfi mi yapıyordu diye düşünmemi sağladı. Hazır hoca yokken onu aradım ancak telefonu uzun uzun çaldırmama rağmen açmamıştı. 

O an bir sessizlik oldu. Bir çığlığın koptuğunu duydum. Çığlık kimden koptu bilmiyordum fakat içimde kötü bir his vardı. Hızla herkes sınıftan çıkıp koridora attı kendini. Ben de sesin nereden ve kimden geldiğini öğrenmek için çıktım. Kalabalık gitgide artıyor herkes şok olmuştu. Kimisi şaşırmış gibi sesler çıkarıyor kimisi de açık olan ağzını eliyle kapatıyordu.

Koridorda olan kalabalığı delip herkesin baktığı yere baktım. Tuvaletin olduğu taraftan gelen bu ses insanlar arasında fısıldaşmaları arttırıyordu. Artan fısıldaşmalar gürültüye dönüyordu. Ortalık tam bir savaş alanıydı. Herkesin omzuna veya koluna çarpa çarpa gittiğimde tuvalete gelmiştim kaos yüzünden farkında bile değildim. Kapıda duran ve diğer sınıflara giren hocalar herkesi uzaklaştırmaya çalışıyordu. Kenardan bir bakış attım.

Gördüğüm manzara başımdan vurulmama sebep olmuştu. Ağzım açık bir şekilde dizlerimin güç kaybetmesi ile yere çökmüştüm. Yıkılmıştım. Beynim donmuştu. Kulağıma gelen sesler susmuş ve içimi rahatsız eden sessizlik almıştı yerini. 

9. sınıfta sağlık dersimize giren hoca elleri kanlı bir şekilde yerde yatan bedenin karnına baskı uyguluyordu. Tüylerim ürperiyor, beynimin durma noktasına geldiğini hissediyordum. Sessizlik bu sefer iğrenç bir çınlama sesine bıraktı yerini.

Yerde yatan Alya'ydı.

Alya.

Kapıda duran hocayı güçle itip yanına çömeldim. Daha yeni yeni sana ait olmuşken seni kaybediyordum Alya. Gözlerimden firar eden ve durduramadığım gözyaşlarım bakış açımı bulandırıyordu. Yerde duran kanlı elini tuttum. Buz gibiydi. Sağlık hocası nabzına baktı. 

"Hocam ne oldu?!"

Hoca gözlerime baktığında titreyen gözlerini gördüm. Korku ve dehşet içindeydi. Ancak soğuk kanlı davranır gibiydi. 

"Yarasına iki elinle ve tüm gücünle bastır."

Elini bırakıp iki elimle yarasına bastırdım. Benim al yanaklı ve güler yüzlü sevgilimin o halinden eser kalmamıştı. Teni kireç kadar bembeyaz, kirpikleri de ıslaktı. Çenesinde, sweatinde, elinde, alnında kısacası tüm bedeninde kanı vardı. 

Hoca'nın kalp masajı yaptığını gördüğümde ikinci şokumu yaşadım. Kalbi mi durmuştu? O bana yaşam hevesi veren, benim için atan kalbi mi durmuştu? Duramazdı ki. Onun kalbi durmamalıydı.

Onu o halde görmek beni daha çok ağlatıyor ve çaresiz hissettiriyordu. Hoca ise kalp masajı yapıyordu. Arada bileğinden nabzını kontrol ediyordu. Gücümü kaybetmiş bir şekilde fısıldadım.

"Lütfen beni bırakma Alya."

İçeriye sedye ve defibrilatör ile hızla gelen sağlık çalışanları kenara çekilmemizi istedi ancak yanından ayrılırsam uçup gitmesinden koptum. Elini tuttum ruhu bedenini terk edecekse beni de yanına alsın istedim. Biri beni arkamdan tutup çekti. Üzüntüm sinire döndüğünde o kişiye patlamak için döndüğümde yüzünde dehşet dolu bakışa sahip olan Ayça'yı gördüm. Gözleri dolmuş ama güçlü kalmaya çalışır gibiydi. Ona sarıldım. Omzunda deliler gibi ağladım. 

Piyano (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin