-22-

813 63 17
                                    

Sonunda bugün okulların son haftasıydı. Her ne kadar çok içimde mutluluk perileri uçuşuyor olsa da iki hafta boyunca bu okuldan, kaostan ve her şeyden çok Öykü'den uzak kalacak olmak beni derinden yaralıyordu. 

Haftasonumu olabildiğince yatakta yuvarlanarak ve insanların neden sevmediğini anlamadığım sitcomları izleyerek geçirmiştim. Bir de o yarış gecesinde Öykü ile aramda olan yakınlaşmayı zihnimden silmek ister gibiydim. Beynimi uyuşturmak için uyudum, kalktım, sitcom izledim  ve yine uyudum. Neyse ki rüyalarıma Öykü girecek kadar aşık olmamıştım. 

Okul kapısından içeri girdiğimde sayılı öğrencileri görmem ile şimdiden tatilin başladığını görmüştüm. Sınavlardan yine yarım yamalak geçmiştim ama devamsızlık sorunum yoktu. Sanırım karne gününe kadar gelmeyecektim. Sıraya geçtim ve bizimkilerden biri var mı yok mu diye göz attığımda kimseyi görememiştim. Tanrım lütfen yalnız kalmayayım bugün. 

Sırada olan adını hala ezberleyemediğim diğer öğrencilerle İstiklal Marşı'nı okuyup sınıflara sıra sıra girdik. Soğuk yüzünden dizlerim donuyordu. Ama haftada bir yapılan tören içinde mızmızlanmak istemiyordum. Sınıfta yerime geçtim. Hocamızı bekliyorduk. Son hafta olduğu için hocalar derse sadece yoklama için gelip gidiyorlardı. Sınıfa gelen Öykü ve Çilem ikilisi şimdiden canımı sıkar türdendi. 

Çantamı duvarın kenarına bırakıp montumla kendime bir güzel yastık yaptım ve başımı koydum. Ardından Alp'in masayı devirişinden geldiğini anlamam zamanımı almamıştı. Ayça'nın sesi soluğu çıkmıyordu. Gelmeyecek gibiydi ki kapıdan giren Ayça düşmanımmış gibi bakıyordu. 

Durum analizi; telefonlarını açmadım, mesajlarını cevaplamadım, evime gelmedi.

Sanırım ondan gelecek azara kendimi azarlasam iyi olurdu. Nöbetçi öğrenci sınıfa girip yoklama aldı ve hepimizin serbest olduğumuzu söyledi. Hocamız klasik haline gelen "İdarede işlerim var." mesajını da o öğrenci ile iletmişti. Sınıfta sadece 15 kişi vardı ya da yoktu bundan sonra uykumdan feragat edip gelmeyecektim. Altı üstü 3 gün yok yazılırdım. 

Öğrenci gider gitmez hemen toplanan arkadaş grubuma baktım. İnsanların ne kadar çok anlatacak şeyleri varmış dedirtti. Alp haftasonu Demet ile konuşmaya başlamış, Öykü benim gibi tembellik yapmak istemiş ancak sevgilisi olan ama bir o kadar da olmayan Çilem fırsat vermemiş. Ayça ise herkesi sessiz sakin dinliyordu. Gözleri gözlerime denk geldiğinde o bakışları yüzünden yutkunamadım. 

"Alya, balım, peteğim, böceğim lütfen benimle atölyeye gelir misin? Bizim hakkımızda bir durum var başbaşa konuşalım."

Öksürüklerimin arasında nefes almaya çalıştım. Sıradaki yerimden ayrılıp masanın kenarına yaslandım kollarımı da önümde birleştirip Ayça'ya gözüm kısık bir şekilde baktım. Allah bilir haftasonu aklında ne tür planlar dönmüştü.

"Şimdi mi?"

Önümde hafif aralık olan bacaklarımın arasına girip kollarını omzuma koydu ve beni kendine çekti. Kızım ne yapıyorsun?

"Takip et."

Elimi tutup çekiştirirken Öykü'nün asık suratını gördüm. Sinirden midir bilinmez ama ellerini yumruk yapıp sıkıyordu. Çilem ise bir Öykü'ye bir bana bakıyordu. Alp ise ağzını kımıldatarak "Kolay gelsin, bele kuvvet." demişti. 

Atölyeye kadar aramızda tek kelime dahi geçmiyordu. Avuç içlerim gerginlikten terlemeye başlamıştı bile. Ayça atölye kapısı hızla açıp beni içeri itti. Kapıyı üzerimize kitleyip anahtarını eteğinin cebine koydu. Ben ise her zaman oturduğum yere geçtim. 

"Alya kızım sen salak mısın?"

Aniden üzerime yürüyüp bağırdığında kısa kesmek için konuşmaya başladım.

Piyano (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin