-15-

863 60 14
                                    

Cuma günün verdiği heyecan ile okulun son ders saatini de zar zor bile olsa ayık bir şekilde geçirmiştim. Ne komiktir ki öğle arasından öncesine kadar uyumamak için elimden geleni yapmıştım. Ders saatlerinde sürekli tuvalete gidip yüzüme su vurmuştum. Çantamı toplayıp tek omzuma astım. Tüm herkes koştur koştur okuldan çıkıyordu. Canım fena bir şekilde sigara çekmişti. 

"Alp sigaran var mı?"

Çantasına defterini koyan uzun boylu genç hızla bana döndü. Tüm ceplerini kontrol etti.

"Yok kanka."

Yanımda duran Ayça'nın sigarası var mıdır? Sanmam. Büyük ihtimal yan çıkmaz sokakta durup tüttüren Fuat'tan alacaktım. Şerefsiz bu işin ticaretini yapıyordu ama ona bir kere sigara paketi aldım diye benden asla para almazdı. Çilem ise beresini takıp sınıftaki bize yani Alp, Ayça, Öykü ve bana baktı. 

"Alya sizin ev müsait mi takılmaya Zaten yarın haftasonu."

Annemler evde yoktu. Hatta bugün bir ihtimal Gizem'i de çağırırdım. Alkolleri onun sayesinde beleşe getirsem, yemek işini bizimkilere kitlesem kısa günün karı hesabı cebimden zerre para çıkmadan günümü geçirirdim.

"Gelin sorun yok."

Hepimiz topluca okuldan çıkmak üzere yola koyulduk. Montumun cebine elimi attığımda ise motorumun anahtarı parmaklarıma değince aklıma aniden dank etti.

"Motorla geldim ben, aranızdan birini alabilirim arkama."

Adımlarımızı duraksatmadan motorumun yanına geldiğimizde kimseden ses çıkmıyordu. Ta ki aklıma gelen fikirle aydınlanmıştım.

"Ayça gel beraber bana geçelim zaten siz evimin yolunu biliyorsunuz."

Ayça mutlu bir şekilde ellerini çırpıştırdı. Tanrım, tam küçük bir çocuktu.  Kaskı Ayça'ya uzattım. Motora bindim. Üzerimdeki deri ceketi de düzeltip Havam olsun niyetine cebinden güneş gözlüğümü çıkardım. Ayça ise kaskı takıp arkama oturdu. Öykü'nün o alev püskürten bakışlarıyla karşı karşıya geldiğimde bir şey demek için ağzını araladı.

"Senin kaskın yok bu yaptığın ne kadar mantıklı?"

Gözlüğümün üzerinden ona bakıp yan dudağımı kıvırıp alaycı bir şekilde tebessüm ettim. Saçımı savurup ona yanıt vermeden Ayça'ya doğru döndüm hafiften.

"Hazır mısın?"

Ayça başını salladı. Ellerini belimde birleştirip gaz vermemle yola koyulduk. Şu an kendimi abartılacak bir şekilde havalı hissediyordum ama kıçım da donmuyor değildi. Yolda giderken Ayça ellerini omzuma koydu. O an anladım ki Ayça sadece Öykü'yü sinir etmeye çalışıyordu. Yolda onunla sohbet etmeden hızlıca eve gittik. Hemen evin az aşağısındaki marketin önüne park ettim. O inip kaskı çıkardı ve saçlarını savurdu ben ise anahtarı alıp cebime koydum. Fakat içimdeki soruyu sormadan da edemiyordum.

"Sen Öykü'yü kıskandırmaya mı çalışıyorsun?"

Kapıyı açıp onun geçmesi için yol verdim. İçeri geçip eline bir el sepeti tıkıştırdı. 

"Evet kanka nasıl anladın?"

Bıkkınca nefes alıp göz devirdim.

"Ayça farkındaysan bizi sevgili zannedebilir. Veya flört falan."

Ayça reyonları gezerken gözüne çarpan çoğu şeyi alıyordu. Neyse ki bugün ne olur ne olmaz cebime fazladan para almıştım. 

"Alya merak etme. Her şey kontrolüm altında. Sadece dediğim gibi bana ayak uydur."

Ne kaybedebilirim diye düşünürken aklıma Öykü'nün yanlış fikirlere kapılıp benden uzaklaşacak olma fikri zehir gibi bedenimi ürpertiyordu. Ayça önüme doğru gelip ellerini omzuma koydu ve beni silkelemeye başladı.

"Sakin ol şampiyon. Amacım sınırlarını zorlamak. Senin değil Öykü'nün. İnsanların gerçek yanlarını sadece sınırlarını zorlarken görebilirsin."

Derin nefes alıp verdim. 

"Tamam."

Dediğim kelimeyi uzatmıştım. Sonrasında reyonda gördüğüm şeftalili meyve suyu ile hızla oraya gittim. İşte bu en sevdiğim aroma ve en güzel yapan marka. Elimde elmas varmış gibi tutuyordum. Ayça elimden alıp sepete koydu ve kasaya doğru gitti.

"Hey o içeceğe narin davran. Patlayabilir tamam mı?"

Sinirle ve işaret parmağımı söylediğim cümleye Ayça sadece kıkırdamıştı.

Poşeti alıp  Ayça ile marketten çıktık. Ardından motora binip evime geçtik. Beraber eve girdiğimizde ilk kez geldiği için olmalı ki eve üstünkörü bir bakış attı. 

"Hoşgeldin."

Ona dönüp bunu söylediğimde ise yine gülmüştü.

"Bilseydim buraya geleceğimizi ev hediyesi alırdım."

Kaşlarımı kaldırıp aldığımız poşeti mutfağa bıraktım. Canım fena bir şekilde sigara istiyordu. Umarım Alp yolda almayı akıl eder kendine. Aldığımız şeyleri yerlerine yerleştirirken ben  Ayça'da kendi eviymiş gibi rahat bir şekilde bir bardak su doldurmuştu ikimize. Suyu içtikten sonra hala okul kıyafetleri ile durduğum için üstümü değiştirmeye gitmeye karar verdim.

"Ayça  sana da rahat bir şeyler vereyim mi?"

"Olur."

Beraber odama geçtik. Ona bir sweat ve eşofman altı verdim. Ben ise ev sıcak olduğu için sweat ve şort giyme taraftarıydım. Kıyafetlerimi alıp annemlerin odasına geçtim. Üstümü hemencecik çıkardım. Okul kıyafetlerini banyoya gidip çamaşır sepetine attım. Odama geçip ceketimi asacaktım ki Öykü'nün de geçen sefer baktığı resme bu sefer Ayça bakıyordu. 

"Alya hanım aşık olduğunuzu bu kadar belli etmesen mi?"

Ceketimi askıya oradan da dolabıma astım.

"Aşık olmakla alakası yok kız adeta bir sanat eseri."

Kapının çalmasıyla Ayça hemen kapıya doğru geçti. Ben de ağır adımlarla salona geçtim. Herkes üzerindekiler çıkarıp portmantoya asıyordu. Ben ise yerimi alıp telefonuma baktım. Evde yine bir curcuna vardı. Keşke şu an rahatça sadece uyuyabilsem. 

Piyano (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin