-12-

907 59 16
                                    

Geçen gün  okulda yaşadığım olay aklıma geldikçe, daha doğrusu diğerlerinin anlattıklarını düşündükçe komiğime gidiyordu. Şaka gibi bir tost ve meyve suyu uğruna neler gelmişti başıma. Odamda belki de en çok sevdiğim yerlerden biri olan yatağımda uzanıyordum. Kalkmak istemiyordum. Zaten annem de normalde hafta içi veya hafta sonu fark etmeksizin beni saat 8'de ayağa dikmemek için hiç odama adımını dahi atmamıştı. Fakat alışkanlıktan mıdır bilinmez saat 9 olmadan gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. 

Ayaklanıp odama göz attım. Tozlar arasında kendini kaybeden masam en son sınavlarda beni misafir etmişti. Şimdi de hiç el sürülmeyen bir alandı. Camın kenarında duran ağaç gibi ve asla adını öğrenemediğim ağacımın dibindeki puf koltuğa geçmek üzere ayaklandım. Sabahın ışıkları ile kutsanmak iyi gelirdi bence. Ayaklanır ayaklanmaz başımda keskin bir ağrı belirdi. Pes edip yerime geçtim.

Dün değil önceki gün hastaneye acil bir şekilde gitmiştik. Bir şey olduğundan değildi ama annem beyin kanaması korkusu yüzünden o koridorlarda beni çekiştire çekiştire her türlü kontrole götürdü. Bir şey çıkmamıştı neyse ki. Sadece basit bir yaram vardı. Ona da orada sağlam bir pansuman yapmışlardı. Öykü'nün yaptığı pansuman çıkarılmıştı.

Yatağıma uzanıp beyaz tavanı seyretmeye başladım. Tavan ne kadar beyaz ise benim aklımda o kadar karanlıklarla doluydu. Çilem ve Öykü sevgili olmuştu. Kim bilir ne zamandan beri birbirlerinden hoşlanıyorlardı. Öykü'nün de bana bu şekilde davranmasının sebebi büyük ihtimal Çilem ile benim aramda bir şey olduğunu sanmıştı. Yalan değil fazla samimiydik ama artık olabileceğimi sanmıyordum. 

Öykü... Ne zamandır onun aklımı bu kadar karıştırmasına izin verdim bir fikrim yoktu. Sanırım o gece, onu başka bir kızla gördüğümden beri aklımda bazı şeyler daha da netleşmişti. 

"Liseli kardeşim benim, kıçındaki kurtlar yüzünden takla mı atmış ?!"

Odama çatkapı giren Gizem'i görmemle ne işi var diye yorganımı üzerimden atacaktım ki kendisi hızla gelip yorgana daha çok sarmaladı beni. 

"Şşş sakın kalkma sen hasta oldun yat uyu dinlen."

Israrla yerimden doğrulup onun kenara çekilmesini sağladım.

"Kızım çekil tepemden zaten yata yata arkam düzleşti."

Omzumdan beni yan çevirip kalçama baktı. Sapık kadın.

"Yok yok maşallah her şey yerinde."

Yerimde doğrulup yorgandan kurtulmak istiyordum ya unutun. Röntgen yapmasına izin veremezdim. Yorganı her yerimi kapatacak şekilde örttüm.

"Nasıl becerdin Alya?"

Aklıma saat sabahın körü olduğu gelince onun sorusunu es geçtim.

"Bu saatte neden dışarılardasın Gizem ?"

Yüzümdeki kurnaz bir gülümseme ile kaşlarımı kaldırdım. Bazılarımız hasta yatağında iyileşmeyi dilerken bazılarımız da gönül eğlendirmekten kendini alamıyordu.

"Yok öyle bir şey dönmedi. Sadece bara yeni teslimatlar geldi sabahın köründe. Oradan geliyorum. Annenle konuştum sabah, bana durumu anlatınca merak ettim geldim yanına."

Ellerimi sağıma soluma açıp bana bakmasını sağladım. Bu şekilde bir şeyim olmadığını göstermeye çalışıyordum.

"Ayrıca sana söylemem gereken bir şey var."

Ellerimi yavaş yavaş indirdim ve diyeceği şeyi bekledim. Gizem'in kötü bir haber getirme ihtimali ne kadar olabilirdi ki? Tedirginliğim tüm bedenimdeki kanın yerini alınca avuçlarımın terlemesine engel olamadım. Yatağımın kenarında oturup elbisesinin pilesini düzeltti ve boğazını temizledi.

"Geçen şu barda olan Ayça vardı ya, hani aranda bir şeyler geçen."

Derin nefes aldı. Tam da susacağı vakti buldu. Konuş artık diyecekken kendisi beynimi okumuş gibi konuşmaya başladı.

"Şey, işte... Sizin okula nakil almış. Hatta senin sınıfındaymış."

"NE?!"

Gözlerimin yerinden fırladığından emindim.

"Korkma kanka, sadece sana haber etmemi söyledi. Ben de bana verdiği görevi yapıyorum."

Şimdi sakince düşün Alya. Bu kız neyin peşinde olabilir? Benim peşimde mi acaba? Sanmam. Belki de kız sadece nakil almıştır ve listede adımı görünce arkadaşsız kalmadığı için seviniyordur. Önceden her ne kadar çok aramızda bir şeyler olmuş olsa da arkadaş kalmamız lazımdı değil mi? Dalıp gittiğim sırada Gizem elbisesini düzeltip ayağa dikildi. Bana elini uzattığında ise onun elini tutup ben de kalktım. Alnımdaki bandajın üstüne bir öpücük bırakıp omuzlarımdan tuttu ve bana baktı. 

"Korkmasana kızım. Bir şey yapmaz merak etme. Ayrıca koskoca Alya Barut'sun sen. Bir şey yaparsa Öykü'ye yaptığın gibi onu da alt edersin."

Yavaşca kapıyı açıp bana döndü. El salladı ve sonrasında odamdan çıkıp kapıyı tekrardan yavaşça kapattı. Ben ise başıma vuran acı yüzünden yere çömeldim ve ellerimi başıma sardım.  

Yarın okula gitmeyecektim. Ertesi gün gittiğimde ise hayatta son istediğim Öykü ve Ayça'nın arkadaş olmasıydı. Tanrım, Tarık Hoca neden gayleri bizim sınıfa atıyor anlamıyorum. Koskoca okulda başka sınıf yok mu onun için? Sadece bugünlerin daha hızlı geçmesini istiyorum. Ayrıca Gizem'in bombayı atıp kaçmış olması da beni sinirlendirdi. Madem böyle bir şey yapacaktı bari eli de boş gelmeseydi. 

Piyano (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin