-43-

385 48 18
                                    

Öykü'den

Gün sonu geliyordu. İçimde bir parça hüzün ona eşlik eden mutlulukta vardı. Mutluydum çünkü hayatımda ilk kez arkadaş grubumla beraber doğum günümü kutlamıştım. Kalabalık geçen doğum günümde bir o kadar da yalnız hissetmiştim. 

Tüm dostlarımla beraber evin salonunu doldururken, aramızda geçen gülmeli hatta altımıza işemeli geçen sohbetlerin sonunda gözlerim sürekli bir kapıda bir de telefondaydı. İnsanlar bana her bir şeyi söyleyecek gibi olduklarında ağızlarından onun adının çıkmasını diliyordum. 

Ancak herkes evine gittiğinde ve salonu tek başıma toparlarken tek bir şeyi fark ettim. Ne onun adını birinin ağzından duyabilmiştim ne de kendisi kapıdan içeri girip o içimi ısıtan gülümsemesini görebilmiştim. 

Ne bir mesaj ne de arama gelmişti onun tarafından. 

Bunca şey yaşanırken hep içimden bazı şeylerin düzelmesi için doğum günümü beklemiştim. Hatta bu konuda asla umudumu yitirmemiş iple bu günü çekmiştim. 

Son zamanlarda okula gelmiyordu. Ben de onu ne arıyor ne de ona yazıyordum. İçten içe yaşadıklarından sonra zamana ihtiyacı olduğunu düşündüm. Bu sürenin bu kadar uzun olmasını beklemiyordum açıkçası. En azından bir doğum günü mesajı alamayacak kadar düşman değiliz diye düşünürdüm. İstediği zaman olsun ama bazen insanlar geç kalabilirdi. Ben onu beklerdim ama geç kalması beni korkutan asıl sebepti.

Sabahın köründen beri telefonum zırıl zırıl çalıyordu. İnsanların attığı sahte samimiyetle dolu olan mesajlarına cevap vermek için uygun vakit olduğunu düşünüp her yerin ışığını kapattım ve odama çıkıp yatağıma uzandım. 

Ayça'nın ısrarla atılan mesajlarına baktığımda benden bugün çekindiğimiz fotoğrafları istediğini gördüm. Fotoğrafları atarken bu doğum günüm tekrardan gözlerimden geçti.

Sabah okula vardığımda tanıdık herkesle sohbet etmiştim. Adını dahi bilmediğim insanlar yanıma gelip doğum günümü kutlarken ister istemez mutlu olmuştum. Ardından Ayça'lar okul çıkışı beni zorla rehin aldıklarında ise ciddi anlamda kaçırıldığımı sandım. Bir koluma Çilem bir koluma Ayça girip beni kaçırır gibi davranıyorlardı. Hamburger yemeye gitmiştik. Sonra beni eve bırakma konusunda ikna ettiler. Evin kapısını açtığımda beklemediğim bir şekilde tüm tanıdıklarım aniden ortaya çıkıp "Sürpriz" diye bağırdılar. 

Kalabalığa hızla bir göz gezdirdim o an. Fakat o unutamadığım yüzün sahibini göremedim. Gizem, Kaan, Alp, Demet, Çilem, Ayça ve diğer tüm arkadaşlarım ortak danaya girer gibi pasta almışlardı. Bu incelikleri beni mutlu etmişti. 

Ardından herkes sohbet edip dolanırken etrafta her boş fırsatımda telefona umutlarımla sarıldım. Her seferinde umutlarımın yaşlı gözlerini es geçip güle oynaya onlara dahil olmaya çalıştım. 

Bar sahibi olan Gizem erkenden kalkıp gitti. Ardından Kaan ve diğerleri gitti. Bizimkiler geç bir saate kadar durmuştu. Demet'in annesi hepsi alacak diye neredeyse günü bitirmiştik. Topluca herkes gittiğinde ise yalnızlığımla baş başa kaldım. 

Doğum günümde pasta üflerken dilek diledim. Kimseye dileğimi söylememiştim. Kimse de merak etmemişti. Sanki herkes biliyordu dileğimi. Eğer o da yanımda olsaydı büyük ihtimal her şey daha farklı olurdu. Pastamı tutan o olurdu. Belki de tam ben üflyecekken gıcıklığına üfleyen o olurdu. 

Camımdan ses ile irkildim. Bu saatte camıma bir şey atılıyordu. Mutfağa gidip en keskin bıçaklardan birini aldım. Odama atılan taşlar otomatiğe bağlandığında perdenin kenarını kaldırıp baktım. 

Piyano (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin