Chayeon'a durumu anlatmak Mew'e düşmüştü. Zaten bildiklerinin ışığında Mew'in işi pek de zor olmamıştı. Sadece... Eşiyle aralarındaki münasebetin hudutlarını açık etme kısmında olabildiğince ketum olmaya çalışmıştı.
Aradan geçen zaman kısmında, Alfa'nın zihni pusluydu. Ona göre bir gün bir gece ya geçmişti, ya geçmemişti. Ama Kilre ve Negül arasında geçenlerin zamana pek uyum sağlamadığına inanıyordu.
Haberleri olan sadece Mew değildi.
Chayeon da Mew ve Gulf'un yokluğunda olanları anlattı.
Yasav'ın çeşitli bölgelerinde meydana gelen bazı doğa olaylarından bahsetti. Bunların bilgisi onlara ulaşmıştı, çünkü diyardaki insan imparatorlarına gönderdikleri elçiler haber salmışlardı.
Öte yandan Sun ve Hyuna, Kao ile geri dönmüşlerdi. Reva ve Myr onlara eşlik edecekti. Henüz geri dönmemişlerdi ama Rüzgar Söyleyen vardıklarının haberini yollamıştı.
Nathan hala oradaydı.
Genç kurt eniği, Gulf'u, arkadaşını aramak için bir gece dışarı çıkmış ve kaybolmuştu. Yarı ölü buldukları çocuğu Kuzey'in şifacıları iyi etmişti etmesine, lakin hastalık tamamen silinmemişti bedeninden.
Saj'ı idare etmek Gulf'a kalmıştı. Yalan söylemek istemiyordu. Ama gerçekleri de tüm çıplaklığın ile dökemezdi ortaya. Hem bu, Kuzey'in inandığı her şeye, Kilre ve Negül'e dair algısına ters düşerdi. Böyle bir gerçeğin açığa vurulması oldukça ters bir etki yaratabilirdi.
İnancın gücünden bahsetti önce, aylar önce, şimdi eşi olan Alfa ile yaptığı konuşmayı hatırlayarak. Sonra bunun Mew üzerindeki etkilerinden, onu nasıl güçlü kıldığından... Böyle güçlü ve kalabalık bir topluluğun bir anda ona bağlılık göstermesinin bir karşılığı olduğunu, bu karşılığın hudutlarının belirsizliğini anlattı.
Sonra bir ak şamanın onları zaten bir çeşit evlilik ritüeli ile yerin ve göğün şahitliğinde birleştirdiğinden bahsetti. Böylece Gulf da Mew'in gücüne maruz kalmış, nihayetinde de bu gücü birbirlerine doymak için kullanmışlardı. Bu kısımda birazcık utanmıştı.
Tabi ki ritüelin yapıldığı şartları atlamıştı, Kuzey'in Alfa'ya karşı tavrı değişsin istemiyordu.
Tanrıları karıştırmanın da lüzumu yoktu.
Sadece tek seferlik bir şey olduğunu, bir daha böyle ortadan kaybolmayacaklarını, buna gerek olmayacağını da ekledi.
Neyse ki durum Saj'ı, Omega ve Alfa'ya daha fazla hayran kalacak şekilde etkilemişe benziyordu.
Ardından Nathan'ı görmek istedi Gulf. Küçük çocuk da haberi aldığından beri onu Gulf'a götürmeleri için yalvarıyordu önüne gelene. Hala bitkindi hâlbuki. İyi olmasına iyiydi fakat...
Nihayet birbirlerini gördüklerinde Gulf endişelenmişti. Çocuk çok solgun görünüyordu. Güçsüz gibiydi.
Nathan ise hemen koşup onun boynuna sarılmak istemesine rağmen kendini tutmaktaydı. Güçlü durmaya çalışıyordu.
Gulf dayanamayıp kollarına aldı çocuğu. Geçen aylar ona dokunmamıştı ama özlediğini fark etti Nathan'ı. Gözleri yaşardı, ağladı. O an kendi de inanamıyordu kendine. Duygularına hakim olmak övündüğü bir şeydi. Asena sağ olsun, hiçbir zaman açık bir kitap gibi okunabilir olmamıştı. Fakat tam o an, orada, Gulf'un içinde bir duygu seli boşanmış, engelleri aşmış, aşamadığını yıkıp geçmiş ve taşmıştı.
Onda bir tuhaflık vardı.
Üstelemedi.
Kilre'nin bedenindeki misafirliğine yordu, geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılkaya Destanı
Fantasy"Kilre beline kadar inen saçlarını savurdu ve havada süzülen bir tel ufalanıp toprak oldu. Negül suyla kaplı dünyasının toprak olduğunu görünce kederinden ağladı, yağmur oldu. Yası o kadar uzun sürdü ki, nihayet durdurduğunda toprağın dörtte üçü suy...