Tanrıların Arzuları 22

202 29 27
                                    

Güneş tepedeki yerini terk etmiş, usulca Batı'ya yönelmişti. Hafif bir meltem peydah olmuş, serin dokunuşlar bahşediyordu. Omega'nın hüznü, bulutları davet etmişti Kızılkaya'ya. Onlar da bu davete, icabet buyurmuşlardı.

Ellerini, atının geminden çekmiş, hayvanın, gece yansıması tüylerinin arasına yerleştirmişti Gulf. Yüzünde kırık bir şaşkınlık vardı. Dudakları aralıydı. Gün içinde döktüğü gözyaşlarının, yası tutuluyordu hala kirpiklerinde. Rüzgâr, saçlarıyla oynaşıyordu. Aklının koridorlarında, tek bir düşünce volta atıyordu.

Mew, ona bunu, yapmış mıydı sahiden?

Daha birkaç dakika önce, kendinden eminken ve de ne yapacağına dair hiçbir şüphesi kalmamışken, şimdi yine karışmıştı her şey. Beyni ikiye bölünmüş, dönmekle devam etmek arasında kalmış, yönünü kaybetmişti.

Mew'e gitmek istiyordu bir yandan. Hesap sormaya mı, yoksa koşup boynuna sarılmaya mı, ondan pek emin değildi. Adama olan kırgınlığı mı ağır basıyordu şu an, kızgınlığı mı, onun bile cevabını vermekten acizdi.

Sinirliydi. Anlamıyordu da ayrıca. Mew'i, anlayamıyordu. Daha yeni kurtulmamış mıydı kız kardeşi de bir bağlama büyüsünün etkisinden? Üstelik onun yardımıyla! Kızcağızın neler çektiği bir yana, kendisi de çok çekmişti. Şimdi de çıkıp, Gulf'a, böylesine bir büyü yapmış, yaptırmış olması... Aşkından mı dönmüştü bu kadar gözü, hırsından mı?

Hırs mı? Bunu düşündüğü için de sinirlendi yine. Bu sefer kendisine hem de. Mew öyle biri değildi. Hırslarının kurbanı olmazdı o. Ama aşkının, olurdu. Tekrar karıştı.

Bir süreliğine aklından çıkarmayı denedi adamı. Onun geçmediği bir fikir bulmakta, zorlandı beyninin kıvrımlarında. Ama başardı.

Bir an önce Asena ile konuşmalıydı. Ama üzerinde, böylesine güçlü bir büyü varken, yoluna devam etmesi de tehlikeliydi.

Oltu, onun bu kararsızlığını hissetmiş, huzursuzlaşmıştı. Ön ayakları ile toprağı eşeleyip, usul usul kişnedi hayvan.

Derin bir nefes alıp kapadı gözlerini Omega. Asena'nın sözlerini düşündü, büyüyü düşündü, Mew'i düşündü...

Mew...

Onun tanıdığı adam, ona kıyamazdı. Mew ona kötülük etmezdi. Edemezdi. Muhtemelen çaresizlikten, başka bir yol göremediğinden, kendisine olan aşkından, yanlış bir karar vermişti sadece. Geri dönüp onunla yüzleşirse, ikna edebilirdi onu, büyüyü bozmaya. Belki de çoktan pişman olmuştu bu yaptığına.

Gerçi büyü ile ilgili bazı soru işaretleri vardı kafasında. Şu durumda, hala geri dönmek ve yoluna gitmek arasında düşünebiliyorsa şayet, bu sıradan bir bağlama büyüsü değildi. Lakin kişinin özgür iradesine bu denli izin veren bağlama büyüsü de bilmiyordu. Ya bilmediği bir büyüydü mevzu bahis olan, ya da zaten Mew'e âşık olduğundan, böyle bir etkisi olmuştu onda.

Yine çökmüştü hayal kırıklığının kasveti yüzüne. Mew'in, aşktan dahi olsa, böyle bir şey yapmış olması, çok kırmıştı onu.

O da onu kırmıştı ama.

Çatıldı kapalı gözlerinin üzerindeki kaşları, alnındaki hilali de kırıştırarak.

Derin bir nefes daha alıp verdi ve gözlerini açtı. Kararını vermişti; Mew'le yüzleşecekti. Hatta belki, bir şekilde, ondan özür dileme fırsatı da olurdu. Elbette ona olan hislerini itiraf etmeyecekti. Ama sert sözleri için, af dileyebilirdi ondan.

Tekrar aldı atının gemini ellerine ve sürdü atını, Kızılkaya'ya doğru, "O"na doğru...

Chayeon arkadaşına inanamıyordu.

Kızılkaya DestanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin