İYELER
İyeler yaşarken kötülük edip pişman olan ve bunu telafi edip Negül'ün Diyarı'na kabul edilmeyi uman ruhlarmış. Ne vakit bir pişman, bu müşküliyetini dile getirse, Negül onu duyar, kendisine bir görev atar ve de önceki hayatının anılarını silermiş ki, verdiği görevi yaparken, duygularına ve pişmanlığına yenik düşüp de hata etmesin.
Bu görev bazen yüzlerce yıl sürermiş. Negül onları dağ, dere, orman, bük, yol gibi mekânlara, ya da gün, gün dönümü, ay, mevsim gibi vakitlere atar, burayı korumalarını, kötü insanlardan, ruhlardan sakınmalarını ve de buralarda dara düşen muhteremlere, yardım etmelerini istermiş. Cezaları bitince de, onları pür-ü pak sayar, âleminin en alt katında da olsa, onlara bir yer bahşedermiş.
Darda kalan muhteremler de, her daim bir yardım görür, yardım gören kimse, kimi zaman bunu kendine saklar, kimi zaman da bu olayı ballandıra ballandıra anlatırmış. Negül de yardım görenleri şahit yazar, o zatlar ölünce de, o iyeden razı olup olmadığını sorarmış. Buna göre cezalarını ayarlar ve neticelendirirmiş.
Bu iyeler, kimi zaman bir kurt, evren, geyik gibi hayvan cisminde kimi zaman insan silüetinde olurlarmış.
Güneşin konumuna bakılırsa günün çoğunda uyumuştu Gulf. Kesinlikle dinlenmişti. Kendini oldukça dinç hissediyordu. Az önce de Alex, onu uyandırmaya gelmişti. Yemeğin hazır olduğunu söyleyip gitti kadın. Ne kadar çok acıktığını, o zaman fark etti. En son dün sabah bir şeyler yemişti.
Alfa'nınkinin aksine, bu evin verandası yoktu. Ama arka tarafında, üç kızıl meşenin arasına yapılmış bir çardak vardı. Kadın sofrayı oraya kurmuştu.
Nathan şamanı görünce yine irkilmiş, ama bu sefer sadece teyzesine sokulmakla yetinmişti.
Gulf çocuğa gülümsedi:
"Merhaba, henüz tanışmadık. Benim adım Gulf.".
Çocuk çekinmişti. Şamanın gülümsemesi içten gibiydi. Ama yine de korkmuştu. Teyzesine baktı önce. Alex çocuğa güven verici bir gülümseme verdi.
"Nathan.", dedi çocuk kısık bir sesle.
"Nathan. Nathan, bence yanılıyorum ama nedense benden çekiniyormuşsun gibi hissediyorum.".
Küçük çocuk şamanı kızdırdığını düşünüp biraz daha sokuldu teyzesine.
"Eh, biraz içerledim ben bu duruma açıkçası. Sonuçta teyzenin arkadaşıyım ben. Beni sevmeni isterdim.", dedi Gulf mızmız bir edayla.
Meydanda çocuğu ilk gördüğünde, onun Alex'in çocuğu olabileceğine dair, bir ihtimal geçmişti şamanın aklından. Lakin Alex onu evine davet ederken, "Sadece yeğenim ve ben kalıyoruz.", demişti.
Çocuk yine kısık bir sesle konuştu:
"Ama sen bir kara şamansın. Üstelik Asena'nın öğrencisiymişsin.". Bunu söylerken sesi fısıltıdan farksızdı.
"Daha iyi ya. Ben senin yerinde olsam, benim gibi biriyle kesinlikle arkadaş olmak isterdim. Böylece kimseden korkmama gerek kalmazdı.".
Gulf, Alex'in yeğeniyle birlikte Purav'dan kaçıp Yasav'a yerleştiğini de öğrenmişti dün gece. Hem burada yeni bir ortama alışmak korkutucu olmuştu çocuk için, hem de –henüz detaylı bir şekilde konuşma fırsatları olmamıştı ama- Purav'dan kaçmalarına sebep olan şeyler. Belki bu yolla çocuğun güvenini kazanabilirdi şaman.
Çocuk biraz düşündü önce. Sonra:
"Eğer arkadaş olursak beni Kilre'ye de yediremezsin, değil mi?", diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılkaya Destanı
Fantasía"Kilre beline kadar inen saçlarını savurdu ve havada süzülen bir tel ufalanıp toprak oldu. Negül suyla kaplı dünyasının toprak olduğunu görünce kederinden ağladı, yağmur oldu. Yası o kadar uzun sürdü ki, nihayet durdurduğunda toprağın dörtte üçü suy...