DERİN KUYU
Yasav'da, Kızılkaya'ya yakın bir köy var imiş. Köyün yakınlarında da, tüm köylünün su ihtiyacını karşılayan bir kuyu varmış. Bundan mütevellit, köyden bahsederken " Kuyu Yanı" derlermiş. Söylene söylene, köyün adı, bu olup çıkmış.
Kuyu Yanı'ında çok güzel bir kız yaşarmış. Saçları geceden kara, teni aydan beyaz bu kız, herkesin göz bebeğiymiş. Güzelliği öyle bir destan olmuş ki dillere, uzak köylerden bile, sadece, kızı bir kerecik de olsa görmek için gelenler olurmuş.
Bir gün bu kızcağız âşık oluvermiş bir delikanlıya. Delikanlı da onu sevdiğini söyleyince, kız bir masal yaşamaya başlamış. En azından o, öyle zannediyormuş.
O, Kilre'nin kölesi olasıca, sadece kızın güzelliğinin namının peşindeymiş.
Gel zaman git zaman, bir akşam, kızcağız arkadaşının evinden dönüyormuş. Bu hercai de yolunun üzerinde, arkadaşlarıyla bekliyormuş. Kız önce sevinmiş sözlüsünü görünce. Ardından ise, çok ama çok pişman olmuş.
Şeref yoksunları atıvermişler kızı bu kuyuya, öldü sanıp. Lakin hala birkaç küçük nefesi var imiş. Kız Negül'e yakarmış önce. Ama Negül'ün yapabileceği bir şey yokmuş. Kız zaten çok muhterem bir yaratılanmış. Negül'ün Âlemi'nde yeri çoktan hazırmış. O melunlar da Kilre'nin mesuliyetindeymiş artık.
Kız, istediğinin mutlak huzur değil de, intikam olduğunu anlamış.
Kilre'ye dualar etmeye başlamış. Kilre de kabul etmiş duasını.
Kız tek tek hepsinden almış intikamını. En sona ise o şeref yoksununu bırakmış. Hiç acımamış, ona acımadıkları gibi... Ona acımadığı gibi.
O artık kuyunun ruhuymuş.
Bazı geceler, kuyudan sesler işitirmiş insanlar. Adlarının seslendiğini duyarlarmış. Kuyuya gidip de dönen olmamış. Sese kapılıp kuyuya düşen asla bulunamamış. Kuyu içine gireni, yutuyormuş adeta. O yüzden, o vakitten sonra, o bölgeye "Derin Kuyu" denilmiş.
Chayeon'un babası, kapıyı açıp buyur etti onları. Alfa bekledi. Zaten ezberinde olan eve, önce şamanın girmesine müsaade etti. Ardında da o girdi. En son ise Chayeon. Konuyu çok merak etmesine rağmen Yeol, bir başka kurt ile beraber, açıklamak yapmak üzere meydanda kalmıştı. Alex de yaralıların şifacılara götürülmesine yardım etmeli ve ölülerin definleri için yapılacak hazırlıkları yönetmeliydi. Chayeon onlara, durumu daha sonra anlatacağını söylemişti. Elbette nane mevzusundan haberleri vardı. Ama arkasındaki hikâyeden yoktu.
İki odalı ev, Gulf'un yaşadığı kulübeden halliceydi. İki adama yeten evde, bir zamanlar bir kadın elinin dolaştığı, hissediliyordu ama.
İçeri girer girmez gözüne çarpan eksik nedeniyle tekrar dışarı çıktı Chayeon. Gulf, merakla baktı onun çıkıp gittiği kapının ardından.
Kucağında bir kütükle geri döndü adam. Kütüğü üç sandalyenin ortasındaki masanın, boş kenarına koydu.
Gulf ve Mew birer sandalyeye yerleştiler. Chayeon da getirdiği kütüğün üzerine oturdu. Babası, hemen arkasında kalan ocaklığı yakmış, su koymuştu. Kaynatıp misafirlerine çay yapacaktı.
"Annemin babası...", diye söze başladı Chayeon.
"Büyükbabam... O, kötücül bir kış iyesi yakalamış vaktiyle. Yani annemin anlattığına göre. Annem bundan bahsetmeyi severdi. Gerçi ben detayları pek hatırlayamıyorum. Baba, sen devam eder misin lütfen?".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılkaya Destanı
Fantasy"Kilre beline kadar inen saçlarını savurdu ve havada süzülen bir tel ufalanıp toprak oldu. Negül suyla kaplı dünyasının toprak olduğunu görünce kederinden ağladı, yağmur oldu. Yası o kadar uzun sürdü ki, nihayet durdurduğunda toprağın dörtte üçü suy...