Yatmakta olduğu döşek rahat, oda sıcaktı. Çok yakında bir yerlerden yanmakta olan odunların çıtırtısı geliyordu. Alevlerin dansını adeta teninde hissedebiliyordu.
Gözlerini açmayı denedi.
Kirpiklerinin arasında oynaşan görüntüler öylesine bulanıktı ki, boğazında yükselen ekşi su, suratını buruşturmasına ve gözlerini tekrar kapatmasına neden oldu. Hoşnutsuz bir ses çıkarıp sızlanınca da, kendisine refakat eden kimsenin hemen ayaklandığını işitti.
Eller onu kontrol ederken mızmızlandı. Tuhaf bir şekilde şımarmak, nazlanmak istiyordu. Artık yalnız olmadığını, kaprislerini çekecek birinin olduğunu bilmek, her an güçlü olmak zorunda olmamak böyle bir şey miydi?
Burnuna gelen ani bir kokuyla daha fazla dayanamadı ve öğürdü.
Refakatçisi –Kuzey'in şifacılarından biriydi muhtemelen- hemen onu yan döndürdü. Metal bir kabın yerde sürüklenme sesini ve sırtı sıvazlanırken kustu. İçinde hala çıkaracak bir şeylerin kalmış olması Gulf'u şaşırtmıştı.
Hala eğilir durumdayken refakatçisi yanından ayrıldı ve kısacık bir süre sonra elinde suyla geri döndü.
Gulf ilk yudumu alınca bardaktan uzaklaştı ve ağzını çalkalayıp tükürdü. Bunu iki kere daha yaptı. Sonra da kana kana içti suyu. Bir süre sonra o istemse de bardak geri çekildi. Midesi ağrısın istemiyordu belli ki şifacı.
"Sabah bulantıları normaldir.", dedi şifacı. "Bir süre sonra geçer."
Bir sessizlik anı yaşandı.
Sonra: "Ben Alfa'ya haber edeyim.", dedi. Fakat çıkmadan önce bir an durdu ve Gulf'a dönüp yüzünde kocaman bir gülümseme ile konuşmaya devam etti:
"Tebrik ederim Omega! Ayum'un eli her daim üzerine olsun!".
Gulf bu tebriği evliliğine yordu.
Neden sonra, eğer öyle olsaydı Ayum'un değil, Negül'ün adının anılacağını düşündü ve bu durumu garipsedi.
Yattığı döşekte doğrulmuş, sırtını duvara vererek oturuyordu.
Çok geçmeden eşi kapıdan gözüktü.
Mew'in suratında gördüğü ifade onu sinirlendirdi. Eşi endişeliden çok mutlu gözüküyordu. Tabi ki ilk işi eşinin nasıl olduğunu sormak, onu kontrol etmek olmuştu. Fakat yüzü güleçti. Arada eşine minik öpücükler veriyordu.
Gulf daha ona kızamadan Mew konuştu:
"Umarım sana benzer! Özellikle gözleri! Benim gibi bir bozkurt olmasını isterim ama seninkiler gibi kapkara tüyleri olsa da çok güzel olur! Adını da düşünmemiz gerek! Daha çok zamanımız var tabi a-"
"Alfa!", diye durdurdu onu Gulf.
Kelime Mew'i bir an için tedirgin etti.
"Söyle canımın yarısı!"
"Mew... Neden bahsediyorsun? Şifacı bana neyim olduğunu söylemeden ayrıldı ve sen tüm bu neşenle beni... ...ürkütüyorsun."
Mew gözlerini kırpıştırarak eşinin yüzüne baktı. Sonra gülmeye başladı. Gulf'un ona gözlerini kısıp baktığını görünce daha da güldü. Eşine sarıldı. Kocaman sarıldı. Hala ona sımsıkı sarılmış vaziyetteyken haberi eşinin kulağına fısıldadı:
"Bir bebeğimiz olacak sevgilim! Hamilesin!"
Gulf kaskatı kesildi. Elbette cinsiyetinin gereklerini biliyordu fakat bu kadar kesin ve yakın zamanda böyle bir sonuç beklemiyordu. Gerçi üç ay geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılkaya Destanı
Fantasy"Kilre beline kadar inen saçlarını savurdu ve havada süzülen bir tel ufalanıp toprak oldu. Negül suyla kaplı dünyasının toprak olduğunu görünce kederinden ağladı, yağmur oldu. Yası o kadar uzun sürdü ki, nihayet durdurduğunda toprağın dörtte üçü suy...