Son kar tanesini göreli birkaç gün oluyordu. Kuzey'i geride bıraktıkları artık kesindi. Hava hala sertti fakat yakında yumuşardı. Önce baharı, Batı'ya yaklaştıkça da ılık yazı daha fazla hissedeceklerdi.
Bir meltem okşadı yüzünü. Sonra göğsüne sızdı.
Sahi, Ala ve Ayaz buluşmuş muydu?
Kızılkaya'dan gelecek savaşçıların nerede olduklarından emin değildi. Aynı zamanlarda yola çıkmışlardı fakat mesafe kime yakın, kime uzaktı, bilinmezdi. Buluşma noktasına önce gelen, diğer kervanı bekleyecekti.
Kızılkaya'yı savunmasız bırakmak da istemeyeceklerinden, Heyet'in kimleri seçip yollayacağı, kimleri orada göreceği belli değildi. Hepsi savaşta kendini göstermek isteyecekti lakin bazılarının da kalıp ailelerini koruması gerekti.
Shin amcası ve heyeti iyi seçimler yapmışlardı muhakkak. Yine de gözüyle görse gönlü rahat ederdi. Hem o ölü gözlü kar faresini görüp görmeyeceğini de merak ediyordu. Bir çuval dolusu lafı vardı o kurt eniğine de... İşte...
Reva mecbur Kızılkaya'da kalacaktı, orada bir Rüzgar Söyleyen'e ihtiyaçları vardı. Durumları aktarıp haberleşebilmek için oldukça faydalıydılar. Hem kuşları da katletmemiş oluyorlardı. Yazıktı ona göre hayvanlara.
Ama o ölü gözlü kar faresi...
Myr'in kız kardeşi ile münasebetinin ilerlediğini kulak kabarttığı birkaç dedikodudan duymuştu. Canı sıkılmış, tepesi de biraz atmıştı. Sevemiyordu o adamı işte! Şimdi de gelip kız kardeşinin kalbini mi çalmıştı yani! Yoktu öyle yağma!
Aslında tüm bu tavrı hasretindendi.
Kardeşine hasretti, eşine hasretti, dostuna hasretti. Doğmamış çocuğuna hasretti.
Gündüzleri at sürüyor, geceleri de Saj ve onun önderliğinde savaş planları kuruyorlardı. Kafasını sürekli meşgul ediyor, çocuk gibi tepinip, özledim diye ağlamamak için kendine sürekli meşgale buluyor, tüm problemlere yetişmeye çalışıyordu.
Şamanları savaşta nasıl kullanacakları gibi mesela...
İşin kolay tarafı Kuzey'in şamanlarının aynı anda çalışmaya alışık olmalarıydı. Aynı efsunu, birlikte yapmak onlar için çok kolaydı. Mesele bunu savaş anında kullanabilmekti.
Hem savaş alanına yakın olmalılar hem de büyüyü zapt edebilmelilerdi.
Bir de hangi büyülerin etkili olacağı kısmı vardı.
Sürüsünü tuzağa düşürürken kullandıkları gibi bir büyü çok işe yarardı. Lakin denizde ne kadar iyi işleyeceği meçhul olduğu gibi bin gemiyi ne kadar süre tutabilecekleri de riske alınmayacak bir gizemdi.
Adalardan gelecek yüz elli gemiye kalıyordu iş. Bin gemiyi kısa süre de olsa tutabilirlerse, yüz elli gemi pekala etkili olabilirdi.
Stratejiler bitip, herkes çekilince, başını yastığa koyuyor, tüm hasreti yine ona işkence ediyordu.
α
"Nathan ne diyor bu işe?", diye şakalaştı Gulf Alex ile.
Kadın gülerek başını salladı:
"Daha haberi yok! Söyleme işini erteliyorum, Wu Lei'i ilk gördüğü andan beri hoşlanmıyor ondan!"
Kıkırdadı.
"Kıskanç, korumacı hallerini yerim ben onun!"
"Hiç sorma! Nasıl tatlı! Bir de seninle olan dostluğuyla korkutmaya çalışması vardı onu, görmeliydin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızılkaya Destanı
Fantasy"Kilre beline kadar inen saçlarını savurdu ve havada süzülen bir tel ufalanıp toprak oldu. Negül suyla kaplı dünyasının toprak olduğunu görünce kederinden ağladı, yağmur oldu. Yası o kadar uzun sürdü ki, nihayet durdurduğunda toprağın dörtte üçü suy...