İyi okumalar...
___________
Evliliğimizin ilk sabahında gibi hissediyordum. Hiç uyanmak istemiyordum. Çok yorulmuştum. Gözlerimi açmadan önce kendi kendime bir karar aldım, ne olursa olsun Doruk Özer'le kavga etmeyecektim. Ne derse desin cevap vermeyecektim.
Akıl sağlığım için bunu yapmak zorundaydım.
Zar zor gözlerimi açtığımda gördüğüm manzaraya inanamadım. Doruk, karşımdaki tekli koltukta eciş bücüş uyuyordu. Üzerinde örtü olmasını geçtim başının altında herhangi bir şey olmadığı için muhtemelen boynu tutulmuştu. Ses yapmamaya özen göstererek yataktan kalktım.
Kocama kalk yerine yat demek ya da uyandırmak yerine sessizce odadan çıktım. Kahvaltımı hazırlamak için mutfağa indiğimde karşımda görümcemi bulmuştum. "Günaydın." dedim. Artık yabaniliğe bir son vermem gerekiyordu. Tribimi sadece Doruk'a atmalıydım.
"Günaydın Neşe, yoksa sana yenge mi demeliyim?" dedi gülümseyerek. "Nasıl rahat edersen onu söyle, benim için fark etmez." dedim. "Peki yenge." dediğinde güldüm. "Zahmet etmeseydin ben hallederdim. Misafirsin sen." dedim, içten gelerek söylemiyordum. Benden başkasının kahvaltı hazırlaması hoşuma gitmişti.
"Ne zahmeti? Hem sen, Doruk Özer'i azarlayıp cezalandırabilen tek kişi olduğundan seninle aramı iyi tutmak için çalışmaya başlamam gerekti." söylediği şeye kahkaha attım. "Öyleyim ama bugüne kadar bir işe yaradığını görmedim." dedim. Elindeki işi bırakıp bana döndü,
"Sizin işinize karışmak haddime değil ama aranızdaki sorunların sebebi yaş farkı. Fikir uyuşmazlığınız bundan kaynaklanıyor. Yoksa ikiniz de aynı çevrelerde büyümüş insanlarsınız." ilk defa biri mantıklı bir şey söylemişti.
İlk defa biri bana alttan al dememişti. Sonuca değil sebebe odaklanmıştı. Sanırım bu kıza çok önyargılı yaklaşmıştım.
"Bunu abine 8 aydır anlatamadım. Yani boş ver." dedim ve ona yardım etmeye çalıştım ama engel oldu. "Ben bunları sizin için hazırlıyorum. Birazdan işe gideceğim. İkiniz başbaşa kalıp güzel bir kahvaltı yapın. Hem abim nerede? Gece senin odana gitmişti." dediğinde kollarımı kovuşturdum,
"Tekli koltukta uyumuş. Rahatsız etmek istemedim." dedim masumane bir tavırla. Şahika güldü, "Görünüşe göre sen abime baya kök söktüreceksin. Ne diyeyim, ayağına taş değmesin." dedi. "Abini koruyacağını düşünmüştüm." dedim.
"Her ne kadar abim olsa da o bir erkek, hak etmiştir." dedi. "Kusura bakma ama o şam şeytanı baban yüzünden sana karşı önyargılıydım. Şimdi görüyorum ki yanılmışım. Baban gibi değilsin." dedim dürüstçe. "Kusura bakılacak bir durum yok babam olacak adam deccalin teki. Sana yaptıklarından da yeni haberim oldu. Hiç şaşırtmadı beni." dediğinde soru sormak için cüret bulmuştum.
"Sen daha önce de bir abin olduğunu biliyor muydun, yoksa yeni mi öğrendin?" diye sordum. Derin bir nefes aldı, "Bir abim olduğunu biliyordum ama kim olduğunu bilmiyordum. Hani siz hastaneye geldiniz ya ertesi sabah annem vefat etmeden önce her şeyi anlattı. O zaman sizin gerçekten kim olduğunuzu anladım." dediğinde yutkunmakta zorlandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...