11 ~ Dilhun

328 11 5
                                    

10 Nisan 2017 -bu bölümün ilk yayımlandığı tarih-

Geçen hafta bölüm gününü kaçırdığım için bu haftanın bölümünü aslında normal gününde ama haftada bir hesabına göre 2 gün erken atıyorum. Yazım yanlışı görürseniz satır arası yorum bırakabilirsiniz, düzeltirim.

İyi okumalar.

_________

Hayat gerçekten de çok garipti. Birkaç sene önce beni boğan şeyler şimdi evimdeymişim gibi hissettiriyordu. Belki de onların olduğu her yer benim evimdi

Gökyüzündeki bulutlar çekilip başka diyarlara gitmiş ve denizimin rengi griden maviye dönmeye başlamıştı. Doruk'u, sabah yine o eve, onun yanına döneceğim gerçeğini unuttuğum birkaç saat bana iyi gelmişti.

En başından beri olduğum yerdeydim. Her hareketime karışan ya da bağıran kimse yoktu. Azar yiyeceğim korkusuyla benliğimi göstermekten çekinmediğim yerdeydim. Açık olmak gerekirse annemin beni azarlamasını bile seviyor olabilirdim.

Birlikte geçirilen saatlerden sonra akşam yemeğine oturmuştuk. Halam gülümseyerek sırtımı sıvazladı. "Damat bey niye gelmedi, Neşe? Benimle tanışmak istemiyor mu yoksa?" dedi tatlı bir nazla. "Birazdan burada olur hala. Sen de taktın adama. Benden çok onu önemsediğini düşünmeye başlayacağım." dedim sitemle.

Adalet hala aslında annemin halasıydı, yaşı yetmişe yaklaşmış ve hastalıkları da almış başını gitmişti. Bu yüzden annem kadına eğer beni sözleşmeyle bir nevi sattıklarını söylerlerse kalbine ineceğini düşünmüş bu yüzden zorla evlendiğimi söylememişti.

Adalet hala da sanki ondan bu gerçeği sakladığımızı biliyormuşcasına inadına kocamı sorup durduğu için annem arayıp Doruk'u davet etmek zorunda kalmıştı. "Keşke Doruk gelmeden yemeğe oturmasaydık, ayıp olacak çocuğa." dedi teyzem bana bakarak. Sanırım hepsi birden beni sinir etmek için sözleşmişti.

"Zamanında gelseydi o da bizimle birlikte otururdu. İşten çıkalı iki saat oldu ama ortalıkta yok." dedim zaten kocaman olan gözlerimi daha da açarak. "Anlaşıldı, senin kocanla aran biraz limoni. Ondan böyle davranıyorsun." dedi halam, ben ise daha fazla Doruk hakkında konuşmak istemediğimden sadece gülümsedim.

Yemek benim küçükken yaptığım iblislikleri konuşarak geçmişti. Sonunda sofrayı kaldırıp salona geçtiğimizde ise kapı çalmıştı. Annemin kaş göz işaretleri kapıyı benim açmam gerektiğini söylüyordu.

Ama benim buna pek gönüllü olduğum söylenemezdi. Aheste hareketlerle yerimden kalkıp kapıya vardım. Açtığımda ise Doruk Özer karşımdaydı. "Hoş geldin." dedim onu içeri alırken. "Hoş buldum." diye mırıldandı ve her zamanki memnuniyetsiz ifadesiyle annemlerin yanına geçti.

Artık bu adama kapı açmak bile bana eziyet gibi geliyordu. Bir türlü ona alışmamıştım. Çünkü aynı cümleyi üç kere söylesem üçünde de farklı tepki verecek potansiyele sahipti. Halamın elini öpüp teyzelerimle tokalaştı.

"Geç kaldın oğlum, bir sıkıntı yoktur inşallah." dedi Adalet hala gülümseyerek. Doruk'la aramda bir sorun olduğunu ve bu yüzden Doruk'un geç geldiğini düşünüyor olmalıydı. Ama bilmiyordu ki bizim normal hâlimiz bundan da beterdi.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin