17 ~ Eski Dost

166 5 5
                                    

İyi okumalar küçükler...

_______

"Gitmek gerekir bazen. Fazla yormadan, daha çok bıktırmadan. Eğer vaktiyse, ardına bile dönüp bakmadan..."

🌊

Birkaç gündür ona hayal edemeyeceğim kadar yakındım. Uçurumun kıyısında dolaşıp aşağı bakıp bakıp duruyordum. Çünkü yukarıda olmak pek alışık olduğum bir durum değildi.

O kadar hassas bir terazi ki Doruk Özer'e yaklaşmak, sanki iki uçurum arasındaki 100 yıllık tahta bir köprüde yürüyormuş gibiyim, tek bir yanlış adımımım canıma sebebiyet olur. Ona kavuşamadığıma mı üzülürüm yoksa denizin dibini boyladığıma mı bilmiyorum. Tek bildiğim ilk yanlışımda canımın çok yanacağı...

Sonunda deniz görünen çıkmaz bir sokaktayım. Yolu bitirdiğimde denize kavuşamayacağımı biliyorum ama o kadar gözüm kör olmuş ki sanki başka bir yol yokmuş gibi sona doğru koşuyorum. İşte bundan ibaret Doruk Özer'e yaklaşmak. Merak ve ateşin aklımı köreltmesi, bütün sınavım bu.

Kıbrıs'ta geçireceğimiz son güne gözümü açarken aklımı kurcalayan şeyler rahatlamama izin vermiyordu. Emre Leyla'ya, Doruk'un Şeyda'yı benimle tanışmaya çağırdığını söylemişti.

Ama Şeyda günler geçmesine rağmen gelmemişti. Hatta Emre ve Doruk sabah kalkınca o gece hiç yaşanmamış gibi davranabilmişlerdi. Belki de Şeyda bugün gelirdi, belki de bir daha hiç karşımıza çıkmazdı.

Şimdi ise havuzun kenarındaki şezlonglardan birinde Doruk'un koynunda yatıyordum. Doruk pareomu düzeltip vücudumu iyice kapattığında bu hâline gülümsedim. "Gülme, bikini giymene izin verdiğime şükretmiyorsun da benimle dalga geçiyorsun." dedi memnuniyetsiz ifadesiyle.

"Bikini giymek için senden izin alacak değilim, Doruk. Sana sadece güzel olup olmadığını sorarım o kadar, fazlasına karışamazsın." dedim, tavrımı şimdiden koymazsam ilerde kıyafetime karışmak gibi saçma hareketlerde bulunabilirdi.

"Görürsün karışır mıyım karışamaz mıyım?" diye inatlaştı. Alayla gülüp işaret parmağımla çıplak göğsünde daireler çizmeye başladım.

Biz keyif çatarken Emre'yle Leyla havuzdan yeni çıkıyorlardı. "Emre su sıçratırsan seni sikerim." bu tehdidin sahibi tabii ki Doruk'tu. "Yengem olmasa sıçratacaktım da, işte ona kıyamıyorum." diyen Emre'ye öpücük attığımda Doruk başını bizim olmadığımız tarafa çevirdi.

O sırada bildirim sesiyle irkildim. Doruk telefonunu gizleyerek mesajı okuduğundaysa aklıma gelen tek şey gelen mesajın Şeyda'dan olduğuydu.

Sadece mesajı okuyup telefonu kapattı ve meraklı gözlerle onu izleyen bana gülümsedi. "Akşama misafirimiz var kızım. Çok güzel olmanı istiyorum, tamam mı?" Doruk bunu söylerken gülümsüyordu ama benim içimde fırtınalar kopuyordu. Emre ve Leyla kaskatı kesilirken zorla gülümsedim.

"Doruk kimmiş bu misafir?" diye sordu Leyla sıkıntıyla. Doruk beni incitmemeye çalışarak doğruldu. Bense kendimi yine ortamdan soyutlayacak şekilde şezlongun en kıyısına oturdum.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin