İyi okumalar küçükler...________
"Nasıl etmeli de ağlayabilmeli,
Farkına bile varmadan?
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli,
Ayıpsız,
Aşikare,
Yağmur misali? (...)" Nazım Hikmet🌊
Belki de ilk kez birbirimize karşı bu denli açık, sabırlı ve anlayışlı olduğumuz gece çoktan bitmişti.
Dün gece kıyısında dolaştığım şey deniz değil, uçurumdu. Sanki kendi içimdeki uçurumlar kavuşmuş gibi Doruk'la aramda olan uçurumun kıyısından aşağı bakmıştım. Deniz parlıyordu ve ben düşmeye alışıktım. Ama Doruk beni aşağı itmemeyeyi seçmişti. İlişkimiz günden güne değişiyordu.
Belki gerçekten ben büyüyordum.
Belki de Doruk bir daha kaçıp gitmemem için alttan alıyordu.
Hizmetliler bavulları odamıza taşırken Doruk bana kaybolmamam için evi gezdirmeye karar vermişti. "Ters dubleks mi burası?" diye sordum merdivenlerden inmeye çalışırken. "Evet, ama sadece giriş ve zemin değil bir üst kat daha var. Odamız orada."
"Odamız mı?" diye sordum çatık kaşlarımla. "Evet odamız, bir sorun mu var?" dediğinde hayır anlamında kafamı salladım. Doruk bahçeye çıkan sürgülü kapıları açarken Emre ve Leyla da gelmişti.
"Artık her an beraberiz Doruk." dedi Emre gülerek. Doruk memnuniyetsizce başını salladı ve; "Ne mutlu oldum, ne mutlu oldum..." diye mırıldandı. Ben Leyla'ya bakarak gülümserken Doruk'un gözleri bendeydi.
"Ee bugün ne yapacağız?" dedim koltuğa yayılırken. "Emre'yle ben akşam yemeğe gideceğiz." dedi sigarasını yakarken. "Peki biz?" dedim Leyla'ya bakarak. "Evde oturacağınızı söylemiştim. Ben olmadan gezmeni istemiyorum." dedi parmak uçlarını saç dibimde gezdirirken. "Neden ama? Bir neden söyle." dedim ısrarla.
"Güzel kızım keşke bir kere de kurcalamadan tamam desen." dedi bıkkınlıkla. "Doruk, kızlara birkaç korumayı verelim, akşam biz yemekteyken onlar da gezsinler." Emre'nin sözleri köşeli jetonumun düşmesini sağladı;
"Ne koruması?" diye sordum şaşkınlıkla. Doruk, Emre'ye sinirle baktığında Emre olduğu yere sindi. Yoksa Gül'ün teorileri doğru muydu? "Bu yemek önemli olduğu için babam ayarlamış kızım." dedi Doruk, ama beni susturmak için bir şeyler uydurduğu ses tonundan anlaşılıyordu.
Gül'ün öyle ya da böyle Kuzey'in ağzından laf alacağını bildiğim için koruma mevzusunu deşmemeye karar verdim. Çünkü kardeşim Doruk'un kendi hakkında bilmediği şeyleri bile öğrenebilecek kapasitede bir şeytan.
"Her neyse odalarımıza gidip dinlenelim, yoldan geldik." dedi Leyla. Hepimiz onu onaylayıp yerimizden kalktık. Giriş kata vardığımızda dış kapıdan elinde koliyle bir adam girdi. Adam bana doğru gelmeye başladığında Doruk'un koluna iyice yapıştım. "Buyur abi, isteğinizi getirdi çocuklar."
"Tamam sen masanın üstüne bırak, gerisini ben hâllederim." dedi Doruk. Adam onun sözünü ikiletmeden yapıp gittiğinde Emre ve Leyla da benim gibi ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Gel bakalım, kızım." dedi ve beni sürükleyerek büyük yemek masasının yanına götürdü. Çatık kaşlarımla onu izlerken cebinden çıkardığı çakıyla koliyi açmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...