38 ~ İkilem

90 0 0
                                    

Son sahnenin devamından, Deniz Neşe'nin ağzından devam ediyoruz. İyi okumalar...

________

Çırılçıplak bir şekilde kocamın kolları arasında uzanıyordum. Yine yapmamam gereken bir şeyi yapıyordum. Doruk beni yok sayıp sözleşmeyi kafasına göre yırtıp atmışken ben ona ödül veriyordum. Sanki aferin dercesine gururunu okşuyordum.

Önceleri sadece kendi kendine sözleşmeyi kaldırmaktan bahsediyordu. Ona hiçbir zaman sözleşmeyi iptal etmesi için onay vermemiştim. Zaten onun için benim onayımın bir önemi yoktu. O isterse her şey olurdu. O Doruk Özer'di. Hâlâ onun kızı değil karısı olduğumu kabul edememişti. Belki de bu yüzden bir karar alırken benim fikrimi almıyordu.

Derdini benimle paylaşmıyordu. Sorunlarımızı konuşarak çözmeye çalışmıyordu.

Beni, o ne yaparsa yapsın bir köşede bekleyip kabullenecek biri olarak görüyordu.

Onun koynunda bunları düşünmekten utanıyordum ama fikrimin alınmadığı yerde değersiz hissediyordum. Evet, ben ne istersem alır, benim şikayet ettiğim kişiyi sorgulamadan tekme tokat döverdi. Ama bunlar benimle ilgili sorunlardı.

Eğer sıkıntı onunla ilgiliyse karışmama, hatta öğrenmeme bile izin vermiyordu. Ama sorun benim hakkımdaysa önce burnunu o sokuyordu.

Bana karşı hissettiği sevgi; korumacı bir sevgiydi. Otoriter, sözünü dinleten, üzüntüsünü dışarı vurmayan sert biri gibi görünmeye çalışıyordu. Ama aşk böyle bir şey değildi. Hem de ben onun bütün yaralarını çoktan görmüşken. Kimseye eyvallahı olmayan Doruk Özer birkaç saat önce ayaklarıma kapanıp yalvarmıştı.

Bu ikilem beni çok yoruyordu.

"Ne düşünüyorsun bebeğim?" dediğinde daldığım düşüncelerden çıktım. "Hiç... Dalmışım öyle." dediğimde yalan söylediğimi anlamıştı. "Bana vereceğiniz cezaları mı düşünüyorsunuz hanımefendi?" dedi gülümseyerek. Ona geri gülümseyecek gücüm yoktu.

"Neşe'm ne oldu sana küçük kızım? Canını mı yaktım yoksa?" dedi telaşla. "Hayır, sadece bizi düşünüyordum." dedim sakin bir tonla. Sol elini karnıma getirdi, "Kızımızı düşün. Gelecekteki ailemizi düşle." dedi sevinçle. O an ondan sakladığım başka bir şey aklıma geldi.

"Doruk benim sana söylemem gereken önemli bir şey var." dediğimde yattığı yerde dikleşti. Ben de az önce sevişmemişiz gibi çarşafı memelerime tutarak oturur pozisyona geldim. "Korkutma beni. Çabuk söyle." dediğinde yutkundum. Çok kızacaktı.

"Ben doğum kontrol hapı kullanmayı bıraktım..." dediğimde gözlerindeki ışıltıyı görmüştüm. Birazdan söndürecektim o ışığı. "Ben hemen bebek istediğini bilmiyordum. Yoksa bana sürpriz mi yapacaktın?" dedi, ağzı kulaklarındaydı.

"Doğum kontrol hapının yan etkileriyle uğraşmamak için rahmime spiral taktırdım. Böylece hapı almayı unutursam diye korkmayacağım." dememle yüzü düşmüştü. Birkaç saniye sessizlik oldu. "Keşke bana haber verseydin. Jinekoloğa gittiğinden haberim oldu ama kontrol için gittiğini sanmıştım." sesi kırgındı.

Her attığım adımdan haberi olduğu gibi bunu da öğrenmişti. Ben gizli yaptığımı sanıyordum aptal gibi.

"Ani gelişti. Hem böylesi daha iyi. Bebek için daha çok erken." diye ikna etmeye çalıştım onu. Ama bir kere kırılmıştı. "Haklısın, daha sen bebeksin. Önce seni büyüteyim, sonda bebeğimize sıra gelir." dedi yüzündeki sahte gülümsemesiyle.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin