Wattpad medya eklerken sorun çıkarmaya devam ederse elimde kalacak. İyi okumalar.
_________
Bayezid Çetiner ile görüşmemden sonra hayat mı tuhaf yoksa ben mi tuhafım? Böyle şeyler neden sadece beni bulur tarzındaki düşünceler asla peşimi bırakmıyordu. Doruk'un çekmecesini karıştırıp da mektubu o sinirle çantama attığıma atacağıma bin pişman olmuştum.
Keşke şu evlilik bir an önce bitse de kurtulsam, diye geçirdim içimden. Daha fazla işe burnumu sokmamamak da benim için yeterli olurdu. Aslında Doruk'un annesi mevzusundan çok aklımı kurcalayan şey, evliliğimiz hakkında söyledikleriydi.
Haklı olabilirdi, çünkü beni kumarhane sahibi ne olduğu belirsiz bir herifle evlendiren üvey babamdan her şey beklenirdi. Öte yandan da hiçbir delili yoktu. Zaten ne olabilirdi ki? Haldun hem benden kurtulup hem de gücüne güç katmak istemişti ama karşısına Doruk Özer engeli çıkınca hayatı benimkinden bile beter hâle gelmişti.
"Kardeşin bu kadar ısrar ediyorsa partisine gitmelisin, kızım." dedi Doruk. Yarın Gül'ün doğum günüydü ve ben bu Bayezid meselesi günlerdir aklımı karıştırdığı için Doruk'a parti mevzusunu söylemeye yeni vakit bulmuştum.
"Ama gitmek istemiyorum. Ben gece hayatından hoşlanmıyorum." dedim kafamı boynuna gömerek. Elimdeki son koz Doruk'un gitmeme izin vermemesiydi ama onun da bugün melek kesileceği tutmuştu. "Neşe'm sen demiyor musun, kaç yıldır hiçbir doğum gününde yanında değildim diye. Bu sene kardeşinin kalbini kırma seneye de Allah kerim zaten."
"Sen de gelsene benimle." dedim dudaklarımı büzerek. "Güzel kızım benim ne işim var öyle sizin arkadaşlarınızın yanında. Gidin güzel güzel eğlenin. Bak sana da iyi gelecek göreceksin. Ben de Emre'yle çıkarım. İkimiz de kafa dağıtmış oluruz." dedi saçlarımı okşarken.
Daha fazla itiraz edemeyeceğimi anlamıştım. "Tamam, o zaman gideceğim partiye." dedim bıkkın bir şekilde. "Canın sıkılmaya başlayınca ara beni. Hemen gelip alırım seni, küçüğüm. Sonra da seninle sahilde güzel bir gece yürüyüşü yaparız ne dersin?" diye sordu gülümseyerek. Ben de gülümseyip kafamı salladım.
Böyle bir adamı haketmiyordum.
Ve haketmediğimi düşündüğüm sırada da ondan şüphelenip bir açığını arıyor, bulamıyordum. Zaten 3 gram beynim kalmıştı, onu da kaybetmek istemiyordum. Bu yüzden düşünmeyi bırakıp kocamın kucağına oturdum. Son günlerde fark ettiğim başka bir şey de Doruk'un kucağından, göğsünden bir türlü inemememdi.
Tenlerimiz değmeyince rahat edemiyordum. "Eğer doğum gününde biri sana sarkıntılık yaparsa söyle, onu ayaklarından tavana asayım kızım, tamam mı?" dedi ciddi bir şekilde. Ama ben gülerek, "Tamam." dedim.
Ben galiba bu adama bağımlı olmuştum.
🌊
Gül arkadaşlarıyla boş muhabbetler ederken locada oturmuş meyve suyu içiyordum. Evet gece kulübünde meyve suyu, çünkü kazara sarhoş olup başıma iş açmak istemiyordum. Zaten zorla gelmiştim, 1-2 saat başımı belaya sokmadan eğleniyormuş gibi yapıp gidecektim. Dans eden, sarılan, hunharca gülen insanlara bakıp iç çektim.
Keşke Doruk yanımda olsaydı.
Ama duam ucundan kabul oldu ve yanıma Doruk Özer değil, Kuzey Özer geliverdi. Yanıma oturup bana bakmaya başladığında pipeti ısırmayı bıraktım ve ona bakmadan konuşmaya başladım,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romansa"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...