İyi okumalar küçükler.
________
'Denizlerde dalgalandım taşları oymak için,
Doruklara sevdalandım ışığa doymak için.'🌊
Sessizlik, bütün iç çekişlerimizi dışa vururken tek yapabildiğim Doruk Özer'in omzunda sakinleşmeye çalışmaktı. Evet, hiç utanmadan beni avutması için onun kollarına koşmuştum.
"Özür dilerim, kendimi kaybettim." diye fısıldadım mahcubiyetle. Acıyla gülümsedi. "Ben kaşındım, çocuk." diye fısıldadı bacaklarını uzatırken. Hiç utanmadan kucağına oturdum. Üstümdeki elbise kalçamdan da yukarı sıyrılmıştı. Bu da Doruk'un kanlı elinin popomda iz çıkarması demekti. "Güzel kızıma ne oldu?" dedim yüzünü okşarken.
"Güzel kızım, bir başkasına aşık olduğumu söylüyor." dedi, sesi hırıltılı geliyordu. Muhtemelen bana susmam için bağrırken kısılmıştı. Ek olarak benim sesimin de pek düzgün çıktığı söylenemezdi. "Değil misin?" diye sordum. "Değilim ve ilk defa bu kadar eminim." dedi. Bu ne demekti şimdi?
"Bana kızmadın mı hiç?" dedim ürkekçe, birkaç dakika önce bende var olmayan bir duyguydu bu. Aklım başıma geldiği zaman korkuyu hissetmeye başlamıştım. "Hayır kızmadım. Sadece kendime kızdım ben. Şeyda'yı buraya çağırmak hataydı. Böyle olacağını tahmin etmem gerekirdi." dedi ve belimden çekerek ona sarılmamı sağladı.
"Elin acıyor mu Doruk?" dedim başımı omzuna yaslarken.
"Kalbim daha çok acıyor, Neşe." o bunu söylerken elim kalbinin üstündeydi. "Hâlâ bana kızım demediğin için acıyor olabilir." dedim bilmişce. "Benim kızım bazı işler karıştırmış." sözlerini anlamazdan geldim. "Bunu sonra konuşacağız." dedi saçlarımı okşarken.
Her tarafımız kan olmuştu. Kucağında dikleşip gözlerine baktım. Saçları dağılmış, terden alnına yapışmıştı. Derin nefesler alarak kendine gelmeye çalışıyordu.
Ayna kırıklarından da kendimi görüyordum. Bütün rimelim göz altıma akmış, yüzümde ve vücudumda Doruk'un kanları kurumuştu. Tekrar Doruk'a baktığımda gözlerinin dekoltemde olduğunu gördüm ve durumumuzu en zora sokacak şeylerden birini yaptım. Yüzünü avuçlarım arasına alıp burun uçlarımızı birbirine değdirdim. Nefeslerimiz birbirine karışırken gözlerimiz kapanmıştı.
Doruk başını hafifçe oynatıp burnunu burnuma sürtüyordu. Bu hareketine gülümseyip iyice kendimi saldım. Erkekliğinin tam üstündeydim. Kıpırdamamla ağzından ufak bir inilti dudaklarıma doğru firar etti. Dudaklarım dudaklarının üstündeydi ama beni öpmüyordu. "Bacaklarını belime dola, sıkı tutun." dudaklarıma çarparak verilen bu emri yerine getirdiğimde Doruk yavaşça ayağa kalktı.
"Özür dilerim..." sebepsiz özrünü anlayamazken sırtımın duvara serçe çarpmasıyla dudaklarının dudaklarımı esir alması bir olmuştu. Deniz doruğa ulaşmıştı. Hırçın dalgalar daha önce hiç böyle köpürmemişti. Dillerimiz buluştuğunda onun tecrübesi, benim acemiliğimi örtüyordu. Bedenim kor alevler arasında kalırken o sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi beni sömürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...