İyi okumalar. Doruk'tan devam ediyoruz.
______
'Ey benim gülen yüzüm, sevgilim,
Senin güzelliğin dünyaya dedikodudur.'
-Muhibbi🌊
Sessizlik.
İçimi kemiren yegâne şey.
Yarım saattir sessizliğin beni yenmesine müsaade ediyorum. Çünkü başka bir çarem kalmadı. Arabada geçen onca dakikada kızımın ağzından tek bir kelime bile duyamadım. Onun sesini duyamayacaksam varsın gebereyim, şuracıkta canımı vereyim.
Ama kızımı daha da üzecek hiçbir şey yapamam.
Şimdi Deniz kucağımda merdivenleri çıkıyorum. Evin içi bit pazarı gibi kimi ararsan var; Kuzey, Gül, Emre, Leyla, Yavuz, Nefes...
"Yavuz güvenliği iki katına çıkar. Etten duvar örün evin etrafına." dedim ve yatak odamıza girip Neşe'yi yatağa oturttum. "Ben her şeyi halledeceğim şimdi, tamam mı güzelim benim?" dedim ve avuç içinden öptüm. Ardından herkese bizi rahatsız etmemelerini söyleyip kapıyı kapattım.
Önce kızımın saçlarını toplayıp yüzünü gözünü meydana çıkardım. Ardından makyajını silip, elini yüzünü yıkadım. Morluklarına krem sürüp pijamalarını giydirdim. Ben bunları yaparken ne acıdan inlemişti ne de bir şey söylemişti. Sabah ilk iş psikoloğun gelmesi şart olmuştu.
"Şimdi ağrı kesici de içersin, rahatça uyursun bebeğim. Uyuyunca geçecek hepsi. Gel yatalım hadi." dedim ve bir kere daha öptüm. Karşılık yoktu. Hızlıca üstümü değiştirip ilacını getirdim. Acaba söylediklerimi anlıyor muydu? Ya da beni duyabiliyor muydu? "Hadi kızım iç." dedim su bardağını ona uzatırken.
Titreyen ince parmaklarıyla bardağı kavradı, ilacını içti. "Şifa olsun, çiçeğim." dedim ve yatmasına yardımcı olup yanına uzandım. Aşağıdakilerin ne yapacağını düşünmemiştim, açıkçası umrumda da değillerdi. Şu an tek gayem Neşe'nin ağzından iyi olduğunu duymaktı.
Korkmaması için ışıkları kapatmak yerine en düşük seviyede bıraktım ve onu koynuma aldım. Bir saniyeliğine bu anı bir daha hiç yaşayamayacağımı düşünmüştüm. Alyanslı elini tuttum ve ipek saçlarından öptüm.
"Bir anlığına bir daha seninle birlikte uyuyamayacağımızı düşündüm. O kadar korktum ki Neşe, bugüne kadar olan bütün korkularımın bunun yanında hiç olduğunu anladım. Sensizlik en büyük çaresizlikmiş." dedim ağlamaklı sesimle.
İçimi ona dökmek istiyordum. Beni anlayacak tek insanın beni teselli etmesini, geçti demesini istiyorum. Hakkım olmayarak istiyorum bunu.
O sırada kapı çaldı ve içeri Kuzey girdi. "Abi kusura bakma da çocuklar babamla Neşe'nin annesine haber vermemişler geç oldu diye, şimdi arayayım mı yoksa sabah mı ararız?" dedi Neşe'ye bakarak. "Sabah ararsınız, bu saatten sonra babamla uğraşamam. Suadiye teyzeye de sabah düzgün bir dille anlatırım ben." dedim ve çıkmasını işaret ettim.
Şimdi yalnızdık, sadece ben ve karım.
Benim bir damla göz yaşına kıyamadığım karım. Keşke o kıyamadığım göz yaşlarını akıtsa ama en azından bir tepki verse. Ağlasa, bağırsa, bana küfürler etse ama sesini duysam. "Daha önce hiç bu kadar sesine ihtiyacım olmamıştı, Neşe... Adımı söylemene çok ihtiyacım var, n'olur." dedim bir yandan elimin tersiyle göz yaşlarımı siliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...