2 ~ Zorunlu

667 22 3
                                    

İyi okumalar...

________

Hızla odama girdim. Kapıyı kapattım ve yine kilitledim. Kapının arkasına yaslandım. Aklımda sürekli aynı soru vardı.

'Neden günah keçisi olarak ben seçilmiştim?'

Bu sefer bedenim gerçekten kaldıramadı ve vücudum istemsizce aşağı doğru kaydı. Kutuyu odanın en ücra köşesine doğru fırlattım.

🌊

En sonunda kendimi toparlayabilmiştim. Önce bir duş aldım. Ilık su bedenimi sakinleştirdi. Sonra etrafa bakınarak kutuyu aramaya başladım. Yatağın altındaydı. Zar zor aldım.

Aslında gerçekten istesem, biraz da uğraşsam evlenmezdim ama bende bir insanım ve artık çok yoruldum. Ezilmekten, bu rezil hayattan her şeyden bıktım. Belki evlensem daha iyi bir hayat yaşayacaktım, sevgili kocacığım iyi biriydi belki, kim bilir?

Kimi kandırıyorum ki ben? Bu evliliği kabul etmemin tek sebebi eğer sorunsuz bir şekilde bu işi tamamlarsam bana verilecek olan yüksek miktarda para. O parayla sadece kendimi değil yedi sülalemi bile kurtarabilirim.

Yani bu işte kimsenin fedakarlık yaptığı, insanlık gösterdiği falan yok. Herkesin gösterdiğinin iki katından bile fazla çıkarı var.

Üzerimde bornozumla kutunun içini karıştırdım. Siyah elbise, siyah ayakkabılar ve siyah çanta. Sanırım bana bir incelik yapıp kendi cenazeme katılma şansı vermişlerdi.

Hızlıca üstümü giydim. Ardından saçımı, at kuyruğu yapıp gözaltlarımın morluğunu kapatacak bir makyaj yaptım. Güzel yapmama ve güzel durmasına gerek yoktu, sonuçta kraliyet ailesine gelin gitmiyordum.

Asla yakamı bırakmayan uyuşukluk ve gece boyu ağlamanın verdiği baş ağrısıyla odamdan çıktım, merdivenleri teker teker indim, salonda beni bekleyen annem ve Haldun'a kısa bir bakış atıp gidecekken durduruldum.

"Sonunda insana benzemişsin." dedi üvey babam. Sesindeki bu tınıyı her yerden tanırdım. Bu 'sakın tüm işi mahvetme' ses tonuydu.

"Evet kızım, çok güzel olmuşsun." dedi annem ve yanıma geldi. "Kurbanlık koyunlar nasıl süslenirse ben de öyle süslendim işte." iğneleyici bakışlarımı Haldun'un üstünde tutarak söylediğim bu sözler onun çalışma odasına girmesine sebep oldu.

İkimiz de ne birbirimizin yüzünü görmekten ne de karşılıklı laf sokma seanslarından memnun değildik. Bu şerefsizin en güzel yaşlarımı nasıl kendine benzettiğini asla unutmayacaktım.

O sırada annem iki kolumdan tutup ona dönmemi sağladı.

"Neşe'm, kızım, sana ne söylesem boş, biliyorum. Ama lütfen zorluk çıkartma. Bir an önce ne yapacaklarsa yapsınlar. Sen sadece ortama ayak uydur yeter." başımı tamam anlamında salladım ve hızlıca kapıya yöneldim.

Dışarı çıktığımda siyah bir midibüs beni bekliyordu. Tanımadığım biriyle evlenecek olmanın verdiği gerginliğin yanında Haldun'un bana ne olursa olsun dokunamayıp sinirden kendini kendini yemesi hoşuma gidiyordu. Ayrıca birkaç ay boyunca dayak yemeyecek olmak da bunlara artıydı.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin