Medya: Doruk'un Deniz Neşe'ye aldığı elbise.______
"Neşe uyan kızım." fısıltısıyla gözlerimi açtım. Etraf karanlık olduğu için gözlerim hiçbir şeyi seçemiyordu. Ama sesin Doruk'a ait olduğunu anlamayacak kadar da salak değildim. Çünkü annem bile bana bu kadar çok kızım demiyordu. Kıpırtılarımdan uyandığımı anlamış olacaktı ki komodinin üstündeki gece lambasını açtı.
Görüşüm netleşirken başucumdaki telefondan saate baktığımda sabah bile olamayacak bir zamanda olduğumu görmüştüm, saat dört buçuktu.
"Hadi kalk artık geç kalacağız..." dedi kısık sesiyle. "Uyuyakalmak gitmemek için çok geçerli bir sebep..." dedim zor çıkan sesimle. Gülümseyerek yatağın kenarına oturdu.
"Uyuyarak kötü şeylerden kaçabilirsin ama güzel şeyleri de kaçırırsın, küçük."
Yastığa kafamı gömdüm; "Gecenin köründe söylediğin edebi şeyler hiç umrumda değil biliyor musun?" diye homurdandım. "Seni yataktan kaldırmak için zor kullanmak istemiyorum, hadi kalk." onu duymazdan geldim. Belki benim daha karga bokunu yemeden kalkmayacağımı anlayınca çekip giderdi.
Ama o çekip gitmek yerine yanıma yatmayı tercih etti. Tek kişilik yatakta eşek kadar bir adamla dipdibe yatmak rahatımı bozarken, o benim rahatımı daha da bozmak için bana arkamdan sarıldı. Onun sarılmasıyla benim yatakta oturur pozisyona gelmem bir olmuştu. "Ben söylemediğim sürece bana dokunma, Özer." dedim ve yataktan kalktım.
"Bana zor kullandırtma demiştim." gözlerimi devirdim ve onu orada bırakıp biraz kendime gelmek için tuvalete gittim. Yüzüme soğuk su çarpmak bile beni ayıltmamıştı. Kesin bir yerlerde uyuyakalacaktım.
İşlerimi halledip çıktım. Odama geri döndüğümde Doruk'un olmadığını görmemle derin bir nefes almıştım. Hemen üstüme bir eşofman takımı geçirip saçlarımı taradım. Gördüğüm herkesin belasını sikecekmiş gibi baktığım için ifademi biraz makyajla düzeltsem mi diye düşündüm ama makyaj malzemelerimin bavulda olduğunu hatırlayınca onları oradan çıkarmaya üşendim. Zaten makyaj yapacak kadar gözümü açamıyordum.
Telefon, kulaklık, şarj gibi eşyalarımı küçük bir çantaya sıkıştırdım. Çantayı omzuma asıp sağ elime bavulu aldım ve sürüklemeye başladım.
Yeni uyandığım için yalpalaya yalpalaya yürüyordum. Tam merdivenlere gelmiştim ki Doruk Özer bana yetişti ve elimdekileri aldı. "Niye beni çağırmıyorsun? Bir merdivenden aşağı yuvarlanman eksikti." diye söylendi ama benim cevap verecek takatim bile yoktu. Gözlerimi zor açık tutuyordum.
Salona indiğimde ben duvara yaslanıp esnemekle uğraşırken, Doruk son kez evi kontrol etti ve bir eline benimkini diğer eline ise kendi bavulunu alıp sürüklemeye başladı.
Yarı açık bilincimle onu takip ettim. Ruh gibi yanında dolanmaktan başka bir şey yaptığım yoktu, her işi o yapıyordu. Bütün vanaların kapalı olduğundan emin olduktan sonra evden çıktık. Doruk evin kapısını kilitledi ve hemen birkaç adım ilerde olan arabasını açtı. Ayaklarımı sürüye sürüye arabaya bindim ve emliyet kemerimi bağlayıp başımı cama yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...