5 ~ Sözleşme

457 15 0
                                    

İyi okumalar, küçükler...

______

Doruk Özer'den onunla nasıl konuşmam gerektiği hakkında bir nutuk yedikten sonra ağzımın payını almış bir şekilde eve yürüyordum. 'Boş ver kızım, siktir et.' dedi içimden bir ses. O sesi dinleyip yürümeye devam ettim. Dakikalar sonra eve vardığımda zile bastım. Birkaç saniye içinde kapı açılmıştı.

"Neşe! Kızım senin bu hâlin ne sırılsıklam olmuşsun?" diye bağırdı annem ve beni içeri çekip neresinden çıkarttığını anlamadığım bir havluyla kurulamaya başladı. "Trafik çok sıkışık olunca taksiden inip yürüyeyim dedim bir anda yağmur bastırdı." diye saçma sapan bir yalan uydurdum.

"Keşke Doruk getirseydi seni eve kadar. Ama sen hiç bilmiyorsun ki rica etmeyi."

"Aman anne ne gerek var ya!" diye sitem ettim.

"Sen tam düğün öncesi hasta ol da Özerler'le Haldun ağzımıza sıçsınlar, her neyse hallettiniz mi prosedürleri?" diye soran annemi başıma onayladım. "Neşe bir şey mi oldu anneciğim? Sanki gözlerin şişmiş senin." dedi endişeli sesiyle. Her normal insan gibi ağladıktan sonra zaten iri olan gözlerim daha da şişiyordu.

"Bir şey olduğu yok anne, o adamla her görüşmemden sonra ruhum bedenimi terketmiş gibi hissediyorum." dedim, sonuçta o piçin neler yaptığını anlatamazdım.

O kadar gücüm yoktu.

Daha fazla konuşmadan merdivenleri aşarak odama ulaştım. İyice kurulandıktan sonra uzun zamandır her gece olduğu gibi o gece de saatlerce hıçkırarak ağlayarak sabah ettim.

🌊

Günler su gibi akıp geçmiş, o sikik gün gelmişti. Sabah erkenden evimden alınmış, düğünün yapılacağı yere gelmiştik. Ve şu anda da annem kemer izlerini kapatmak için sırtıma fondöten sürüyordu. Sürme işini bitirdi ve pudrayla fondöteni sabitledi. Ardından korseyi giymeme yardımcı oldu ve Doruk'un annesi Nilüfer Hanım'ın çağırmasıyla saçıma bir öpücük kondurup birkaç öğüt verdikten sonra odadan çıktı.

Ben ise kuaför ile makyözü beklemeye başladım. 5 dakika içinde gelmişlerdi. Makyaj masasına oturdum önce bazımı ardından fondötenimi sürdüler.

Aydınlatıcı ve sabitleyici pudrayı sürükten sonra dağıttılar ve kontür yaptılar, şeftali tonlarında allık ve far sürdüler bir de rimel. Kahverengi bir eyeliner çektikten sonra yine pembe tonlarında rujumu sürüp saçıma maşayla büyük bukleler yapıp ön taraftaki perçemlerime de fön çekip incili bir toka taktılar.

Saçlarımı özellikle açık bırakmalarını istemiştim ki vücut fondöteni sırtımdaki izleri tam kapatamasa da saçlarımla dekolteyi kapatabilecektim.

Aynada kendimi gördükçe ağlamak istedim. İsyan edip herkesten çalınan gençliğimin intikamını almak istedim. Ama gücüm kalmamıştı. Şu 1 hafta içinde kilo bile vermiştim stresten.

Ağlarsam makyajım bozulurdu ve muhtemelen yine birilerinden azar işitirdim. Bu yüzden derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Her heyecanlandığımda ya da korktuğumda olduğu gibi bütün vücudum buz kesti ve ellerim titremeye başladı.

Kendimi görüp daha da moralimi bozmamak için tüm aynalara karşı arkamı döndüm ve camdan dışarı bakmaya başladım. İnsanlar sanki biz evlenince dünyayı kurtaracakmışızcasına harıl harıl çalışıp hazırlıkları akşama yetiştirmeye çalışıyorlardı. Keşke bir duvak falan taksaydım en azından ağlarken kimse görmezdi diye düşündüm ama bu saatten sonra kimse bana duvak bulamazdı.

YAKAMOZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin