İyi okumalar...
__________
Uzun bir süre boyunca konuşmadan sadece manzarayı izledik. Sandalyeleri birbirine yaklaştırdığımız için başımı omzuna koyabilmiştim. O kadar huzurluydum ki ömür boyu burada böylece durmak istedim. Doruk'un kokusunu alarak koynunda uyumak istedim.
"Kızım hadi eve geçelim, soğuk olmaya başladı." dedi usulca. "Hayır eve gitmek istemiyorum, burası çok güzel." dedim ve daha sıkı sarıldım. "Yavrum arkandaki eve geçeceğiz. Bu gece buradayız." dediğinde gülerek yanaklarından öptüm. "Buz gibi olmuşsun Neşe, kalk hemen." diye uyardı.
Sözünü ikiletmeden kalktım. Doruk bana evin anahtarını verdi ve önden gitmemi söyledi. Ben kapıyı açarken arkamda bitivermişti, elindeki eşyaları kapının kenarına bıraktı. İçeri girdiğimizde etrafı saran ahşap içimi ısıtmıştı. "Hemen şömineyi yakacağım, kızım üşümesin." dediğinde gözlerimin içi parladı.
"Burada şömine mi var?" dedim heyecanla. "Niye bu kadar mutlu oldun küçüğüm?" dedi gülerek. "Küçükken babam bizi yarıyıl tatillerinde böyle bir eve götürürdü, orada da şömine vardı. Gül ve ben şöminenin önüne yer yatağı serip orada yatardık." diye anlattım heyecanla. Ben konuşurken Doruk şömineyi tutuşturmaya çalışıyordu.
"O zaman biz de şöminenin önüne yatak sereriz." dedi Doruk. Çocuk gibi el çırptım. Doruk'un kahkahası evde yankılandığında şömine sonunda yanmıştı. Üstündeki montu çıkarıp yanıma oturdu. Kolunu omzuma attığında başımı yeniden göğsüne koydum.
"Doruk, burada yiyecek bir şeyler var mı?" diye sordum şömineyi izlerken. "Var kızım, çocuklar alışveriş yaptılar. Hatta senin için kıyafet de getirdim, yatarken giyersin." dedi sesi yorgundu. "Seni kaybetmekten korkuyorum Doruk." diyiverdim bir anda.
"Ne biçim laf o Neşe? Duymayayım bir daha." dedi sinirle. "İçimden o an geçen şeyi söyledim Doruk. Niçin kızıyorsun?" dedim gözlerine bakarak. "Kızılacak şeyler söylüyorsun çünkü. Şu saatten sonra bizi sadece ölüm ayırabilir, bunu o küçük aklına sok. Bir daha da böyle salak salak konuşma."
Bir anda çok yükselmişti. Sadece içimden geçenleri onunla paylaşmak istemiştim. Beni göğsünden kaldırıp oturduğu yerde dikleşti. "Aşırı tepki veriyorsun. Sadece korkularımı seninle paylaşmak istemiştim." dedim sakince. "Senin o korkuların bana saniyesinde ecel terleri döktürmeye yetti Deniz Neşe. Oturduğum yerde sıcakladım." dedi.
"Ne yapayım Doruk, korkuyorum. Bazen geceleri uyanıp nefes alıp almadığını kontrol ediyorum. Bir şey olur da benden bıkarsın diye ödüm kopuyor." dediğimde güldü. "Olmayacak şeyleri düşünüp düşünüp kendini üzmeyi bırak kızım. Kim sokuyor aklına bu düşünceleri? Söyle de gidip beynini parçalayayım." dedi sinirle.
"Niye bütün düşüncelerimi aklıma birinin soktuğunu düşünüyorsun? Benim kendi aklım yok mu?" dedim çatık kaşlarımla. "Ben onu mu söylemek istedim şimdi? Lafı çevirme, çok seviyorum seni. Kimse alamaz seni benden." dedi yanağımı okşarken.
Gözlerimi kapatıp sadece onun sevgisini hissetmek istedim.
Ama benim hevesim yine kursağımda kaldı ve Doruk'un telefonu çaldı. Gözlerimi açıp ifadesiz suratımla onu izlemeye başladım. "Efendim?" dedi ve ayağa kalkıp benden uzaklaştı. Peşinden gitmedim, yorulmuştum. Koltukta öylece kalakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romantizm"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...