İyi okumalar...
_________
Doruk'la karşılıklı oturmuş susuyorduk. İstediği cevapları vermek zordu. Benden bir şeyler öğrenince eline ne geçeceğini de bilmiyordum. "Daha ne kadar susacaksın? Her şeyin farkında olduğunu biliyorum." dediğinde gözlerimi kaçırdım.
Özerler'in ailevi sorunlarından gına gelmişti.
"Ne öğrenmek istiyorsan sor, anlatayım." dedim düz bir tondan. "Ayla Çetiner'in kim olduğunu nasıl öğrendin?" diye sorduğunda yutkundum. "Odandan aldığım mektupları yerine koymam için beni göndermiştin ya, o gün annenle baban konuşurken duydum."
Doruk derin bir nefes aldı. En az benim kadar o da zorlanıyordu.
"Tam olarak ne konuştular kızım? Hiçbir şeyi atlamadan söylemeni istiyorum. Bu benim için çok önemli."
"Baban çok telaşlıydı ve korkuyordu. Ayla Hanım ölürse seninle nasıl yüzleşeceğini bilemiyordu. Annen çok kızdı. En başında düşünecektin, yıllardır ağladığın yeter dedi. Sonra benim orda olduğumu fark edince gerçekleri anlatmak zorunda kaldılar." diye kısa bir özet geçtim. Doruk oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi ve ellerimi tuttu.
"Sana o kadının beni bırakmasını nasıl anlattılar, küçüğüm?"
Gerçek annesinden 'o kadın' diye bahsetmesi benim bile canımı yakmıştı. Ama konuşmaya devam ettim, "Ayla Hanım babanla evlenmek istememiş ama o sırada sana hamileymiş. En sonunda Akif amcayla anlaşma yapmışlar. Anlaşmaya göre Ayla Hanım seni doğurduktan sonra hemen babana verecek ve hiçbir kayıtta annen olarak geçmeyecekmiş."
Doruk güçlükle yutkundu. Ona biraz daha yaklaştım ve şakağından öptüm. "Beni hiç görmek istememiş mi?" diye sorduğunda içim acımıştı. Doğruyu söylemek ilk kez bu kadar zor geliyordu. "İstememiş." dediğimde acıyla güldü. "Yani bana böyle anlattılar. Karşı taraftan da dinlemek gerekir." diye avutmaya çalıştım.
"Karşı taraf yok Deniz Neşe." dedi, ağlamak üzereydi.
"Doruk, gerçekleri bütün çıplaklığıyla öğrenmemiz mümkün değil... Çok ağır geldiğini biliyorum. Sana yapılanları kaldıramıyorsun. Ama güçlü olan sensin. Sen ne yaşanırsa yaşansın dimdik duracaksın. Ben senin hep yanındayım." dedim gözlerine bakarak. O an bir damla yaş yanaklarından süzüldü.
"Beraber fotoğraflarımı gördüğün kişi kardeşimdi, kızım. Varlığından haberdar olmadığım bir kız kardeşim varmış. Ama sen onun benim kardeşim olduğunu biliyordun. Hastanede Şahika gelip de kim olduğunu söylediği zaman yüz ifadenden bir şeylerin yolunda olmadığını anlamam gerekirdi. Benim aptallığım."
Şu durumda bile düşündüğü şey bana kendini kanıtlamaktı. Doruk'un en büyük zaafı olmayı haketmemiştim.
"Bunları senden sakladığım için bana çok kızdın değil mi? O yüzden evden gönderdin." dediğimde yüzümü kavradı. "Hayır, sana kızmadım. Seni nasıl tehdit ettiklerini tahmin edebiliyorum." dediğinde güldüm. "Ben senin hayatında gelip geçici biriymişim, bu yüzden hayatına karışma hakkım yokmuş. Onlar senin için en iyi olanı yapmışlar."
Gülümsedi ve dudağımdan öptü. "Sen benim hayatımdaki yegâne şeysin. Geçici olan onlar. Sen hep benimle olacaksın." dedi saçlarımı okşarken. "Başkalarının seçimleri yüzünden acı çekmene dayanamıyorum." diye fısıldadım. "Başkalarını boş ver. Umrumda olan tek şey sensin. Ama sen bana güvenmiyorsun."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romance"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...