İyi okumalar...
______
Son günlerde yaşadıklarım sırtıma bir yük gibi binmeye başlamıştı. Artık ne yapacağımı, kime ne diyeceğimi, nasıl teselli bulacağımı şaşırmıştım. Bazen Doruk'un yerinde olsam nasıl hissederdim diye düşünüp empati yapmaya çalışıyordum.
Ama hayal bile edemeyeceğim kadar zor bir durumdaydı. Onun yerinde olsam kaldıramazdım.
Acaba bildiklerimi anlatmadığım için çok kızmış mıydı. Belki de onu yalan söyleyerek annesine götürdüğüm için kızmıştır. Şimdiki zamandan bakınca çok matah bir şey yapmamıştım ama o an aklıma gelen en iyi fikir oydu. Pişman değildim.
Bahçede oturmuş nasıl eve döneceğimi düşünüyordum. Doruk'u arayıp gelmek istediğimi söyleyemezdim. Ayağıma kadar gelip beni almasını istiyordum. Aklımda garanti bir yol vardı. Hemen telefonumu çıkarıp Yavuz'u aradım.
"Eğer Doruk yanındaysa sakın benimle konuştuğunu belli etme." dedim onun bir şey demesine müsaade etmeden. "Hayır yenge, yalnızım. Bir şey mi oldu?" diye sorduğunda derin bir nefes aldım. "Çok acil yanıma gelmen gerekiyor. Ne işin varsa bırak, koş gel."
"Yenge kötü bir şey mi oldu?" dedi telaşla. "İyi mi kötü mü olduğunu bana sen söyleyeceksin Yavuz. Daha fazla oyalanmadan buraya gel. Sakın ha Doruk'un yanıma geldiğinden haberi olmasın. Her şey aramızda kalacak." dedim sert bir ses tonuyla. "Tamam yenge hemen geliyorum." dedi ve telefonu kapattı.
Zaferle gülümsedim. "Şebnem, kahvem nerede?" diye seslendim içeri doğru. Rolüme girmeden önce gevşemem gerekiyordu. Ben kahvemi içip rüzgarın sesini dinlerken Yavuz'un sesini duydum. Gerçekten de en hızlı şekilde gelmişti. Fincanı yanımdaki sehpaya bırakıp ayağa kalktım.
"Hoşgeldin Yavuz."
"Hoşbuldum yenge. Önemli dediğin için bütün işimi bırakıp geldim."
"İyi yapmışsın çünkü gerçekten hayat memat meselesi." dedim. Gözlerindeki şaşkınlığı görebiliyordum. "Yenge, neden Doruk abiden gizli konuşuyoruz? Bizim ondan gizli saklı neyimiz olabilir ki?" dediğinde güldüm,
"Sen Doruk abinle benden gizli işler çevirirken hiç ona da soruyor musun bizim yengeden ne gizlimiz olur diye?" dediğimde başını öne eğdi, "Yengem benim, bizim senden gizli ne işimiz olabilir ki?" dedi. "Hmm, bir düşüneyim... Mesela son günlerde her öğle yemeğini gereksiz bir samimiyetle yediğiniz kız var ya, işte o benden gizli yapmaya çalıştığınız şeylerden sadece biri." dedim gülümseyerek.
Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "Ne kızı, ne samimiyeti yenge?" diye kıvırmaya çalıştığında tereddüt etmeden sözünü kestim. "Sakın o kızın yanından kalkıp benim yanıma geldiğini inkar etmeye bile yeltenme! Elimde fotoğrafların var." diye bağırdım.
"Sen Doruk'un hep yanında değil misin Yavuz? Neden ona yol göstermek yerine bana ihanet etmesine ortak oluyorsun?" diye sözlerime devam ettiğinde ağzı açık kalmıştı. "Yenge ihanet falan yok! Ne gördüysen yanlış anlamışsın." dedi.
"Ben hiçbir şeyi yanlış anlamadım, Yavuz. Gerçek bu! Doruk uzun zamandır bana karşı mesafeli davranıyordu. En son dayanamayıp beni buraya gönderdi. Niçin biliyor musun? Sevgilisiyle rahat rahat buluşabilsin diye!"
Yavuz yanıma gelip beni kollarımdan tuttu. "Yenge yemin ederim ki Doruk Özer'in gözü senden başkasını görmüyor. Aldatma söz konusu bile değil. Doruk zor bir dönemden geçiyor ve bu tavırlarının sana, evliliğinize zarar verdiğinin o da farkında. Bu yüzden biraz nefes alman için seni buraya gönderdi. Hepsi bu." diye ikna etmeye çalışıyordu ama nafileydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romansa"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...