Eklediğim medyalar bölüm paylaşılınca kayboluyor, size bir daha aynı bölümün bildirimi gitmesin diye yeniden medyayı hâlini güncellemek de istemiyorum kısacası sinir krizi geçiriyorum.
İyi okumalar...
________
Birkaç gündür Doruk'la evde göz göze, diz dize oturuyorduk. Ama bu mecaz anlamda değil gerçek anlamdaydı. Çünkü şu an Doruk dizlerime yatmış televizyon izliyor ben de onun her santimini aklıma kazımaya çalışıyordum.
Birbirimizin tadına baktığımız günden beri bir daha o kadar yakın temasımız olmamıştı. Doruk yavaş yavaş ilerlemek gerektiğini söyleyip duruyordu ama konu seks olunca benim aklım başımdan bir kere gitmişti. Geri geleceğini de düşünmüyordum.
O sırada çalan telefonla düşüncelerimden sıyrıldım. "Kızım telefonunu mutfakta mı bıraktın?" diyen kocama, kafamı sallayıp onun rahatını bozarak yerimden kalktım ve mutfağa gittim. Özel Numara Arıyor... Ne özel numarası? Beni kim özel numaradan arayacak kadar işsiz olabilir ki?
Açıp açmamakta kararsız kalsamda bir cesaretle telefonu açtım;
"Deniz Neşe Özer, siz misiniz?" karşıdan gelen erkek sesi hiç de tanıdık değildi. "Evet benim, siz kimsiniz?"
"Sizin için kim olduğumun pek bir önemi yok açıkçası, ama kocanız için var." kaşlarım çatılırken eğer bu bir şakaysa sahibini dövmem gerektiğini aklımın bir köşesine yazdım. "Daha açık konuşmazsanız telefonu kapatacağım beyefendi. Sizin gibi özel numaradan arayacak kadar korkak birinin derdi pek de ilgimi çekmedi çünkü."
Adam sözlerimin ardından derin bir nefes verdi, "Kocanı annesine götürmekle büyük bir hata yaptın küçük kız. Boyunu aşan işlere bulaştın." başımdan aşağı kaynar su dökülme deyimini harfi harfine yaşarken düşmemek için tezgaha tutundum.
"Ne annesi ne diyorsun sen be!" diye çıkıştım ama Doruk'un duymaması için de sessiz olmam gerekiyordu. "Doruk'un gerçek annesinin Ayla olduğunu kimden öğrendin bilmiyorum ama neden kocanı hastaneye getirdin çocuk, derdin neydi?" diye sorguya çekti beni.
Ne diyeceğimi bilemiyordum, kafam allak bullak olmuştu. O gün hastanede Ayla Hanım'ın kızından başka kimseyle karşılaşmamıştık ki? "Götürdüysem götürdüm, ne olmuş? Bunun kimseye bir zararı yok. Hatta asıl sıkıntı o güne kadar hiç birbirlerini görmemiş olmaları."
"Bak Deniz Neşe, sen sadece Doruk'un karısısın kimin kimle görüşüp görüşmeyeceğine sen karar veremezsin. Yıllardır böyle süregeliyorsa demek ki herkesin bir bildiği vardır değil mi?"
"Bana bak kimsin necisin belli değil, özel numaradan arayıp öyle kafana göre tehditler savuramazsın. Seninle bir dakika daha konuşmaya bile tahammülüm yok." diyerek telefonu kulağımdan çekmiştim ki sözleri telefonu kapatmamı engelledi.
"Senin de kocanın da bir nefes kadar uzağındayım. Çok istiyorsan bir gün bir yerlerde oturup da konuşabiliriz. Fakat senden şimdilik tek istediğim bu meseleyi bir daha asla kurcalamaman. Bu herkes için en doğrusu."
"Merak etmeyin durduk yere kargaşa çıkarmaya niyetim yok. Ama siz söyleyin, bu yalan daha ne kadar devam edecek?" diye sordum. "Sen güzel aklını bunlara yorma kızım, vakti zamanı geldiğinde her şey ortaya çıkacak. Sadece biraz sabır." dedi ve telefonu yüzüme kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKAMOZ
Romansa"Saçlarının okşanması iyi geliyorsa neden her seferinde kendini çekiyorsun?" dedim sitemle. Doruk, buruk bir şekilde gülümsedi. "Eğer sürekli saçlarımı okşarsan ben buna alışırım ve sen gidince kimse gelip benim saçımı okşamayacağı için eksik hissed...