Şamil kucağındaki güzeller güzeli kızını alnından öptü şefkatle. Kucağında minik bir kuş gibi tuttuğu bebeği beşiğine yatırdı. Usulca üzerine çekti battaniyesini.
"Güzel kızım seni çok seviyorum. Uyu bebeğim, uyu da büyü..." bebek güzel gözleri ile gülümseyerek babasına bakıyordu. Şamil parmağını uzattı kızına tutsun diye. Tuttu babasının elini. Ne kadar güzeldi Aynı annesine benziyordu. Şamil beşiğin yakının da bulunan sandalyeyi çekti, kızının yanına oturdu. Uyurken babasının elini tutmayı seviyordu.
Evliliklerinin ikinci yılında vermişti Zümra hamileliğini. Gülümseyerek anımsadı Şamil. Yeni evlerine geçmişlerdi. Ağaçların arasında kocaman bir ev yapmıştı Şamil karısına. Her yerinde emeği vardı. Heyecanla yaptılar evlerini. Kocaman bir evdi. 12 odası olan kocaman bir ev. Dostlarını ağırmak istiyordu Zümra. Annesi ve kız kardeşi de onlar da kalacaktı. Şamil Zülal'in kendisine olan tavırlarından hoşlanmasa da bundan karısına bahsetmesi mümkün değildi. Ondan elinden geldiğince uzak duruyordu.
Zümra'nın eve geçmelerinden yaklaşık altı ay kadar sonra aşırı yemeğe başlaması dikkatini çekmişti Şamil'in.
"Zümra... Çok yemek yemiyor musun?" dedi ikinci tabak yemek alan karısına.
"Evet benim de dikkatimi çekti ama... Doymuyorum aşkım ya..."
"Kızım, kocan beğenmez seni şişmanlarsan."
"Olsun Şamil'e kız mı yok..." Zülal yine dikine dikine konuşuyordu.
"Ben karımdan vazgeçer miyim hiç. Sadece hasta olmasın da..." diyerek karısının elini tuttu.
"Canım benim..." dedi Zümra kocasına bakarak. "Biliyorum şişman olarak da beni seveceğini."
"Tabi ki severim canım benim. Sen benim biricik aşkımsın."
"Yaaaa... Tabi..." dedi dudağını bükerek Zülal.
"Yalnız Aylin Hanım harika yapmış yemekleri. Konuştum yarın mantı yapacağız."
"Mantı... Harikasın..." dedi Şamil. Mantıya bayılıyordu.
"Sen ve mantı yapmak..." dedi Annesi "Sen ne anlarsın kızım mantı yapmaktan."
"Aylin Hanım sağolsun bana Şamil'in sevdiği yemekleri yapmayı öğretti." Dedi Zümra "Ama istersen sen de yardım edebilirsin anne." Zerrin Hanım çatalını bıraktı.
"Ben bu eve hizmetçi olarak gelmedim diye düşünüyordum."
"Olur mu anneciğim. İnsan sevdiklerine yemek yapınca hizmetçi mi olur?" Zerrin Hanım elini hava da salladı.
"Sen kendi işine bak. Beni karıştırma." Şamil bu kadını hiç anlamıyordu. Bazen acaba gerçekten Zümra'yı o mu doğurdu diye düşünüyordu. Zümra ona benzemese kesin kızı değil derdi. Ama bu üçlü birbirlerine ikiz gibi benziyordu.
Günler geçiyordu Zümra kendini epeyce yorgun ve aç hissediyordu. Sürekli yemek yiyor ve uyuyordu. Hergün yaptığı yürüyüşleri bile yapamıyordu. Bunun üzerine son zamanlar da bulantılar da eklenmişti. Şamil Bir doktor arkadaşına bunlardan bahsettiğinde onları hastaneye davet etmiş ve tahliller çıkınca onlara müjdeli haberi vermişti. Bebekleri olacaktı. Şamil o günü unutamıyordu. Havalara uçmuştu. Baba olacaktı. Zümra sevdiği adamın bebeğini doğuracak olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Kolay bir hamilelik dönemi yaşıyordu Zümra. Bebeği sorunsuz büyüyordu annesinin karnında bir kızları olacaktı. Adını Yıldız koymaya karar verdiler. Eminlerdi Yıldız gibi etrafına ışık saçan bir kızları olacaktı.
Şamil ve Zümra hafta sonu ikisi kalmışlardı evde. Beraber kahvaltı yapıyorlardı. Zülal evden gidince annesi de onu geri getirmeye ikna etmek üzere gitmişti. Zülal neden gitti ikisi de bilmiyordu. Zümra'nın canını sürekli sıktığı için Şamil ikisinin de gitmesinden memnundu. Artık doğuma iki ay kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Karası
Ficción General06.02.2023 sabaha karşı yurdumun güneydoğusu sallandı. büyük acı çöreklendi yüreğimize. Bu acının tarifi asla yok. Yıkılan binlerce binanın molozlarının altında kaldı binlerce canımız. Saatler birbiri ile yarışırken, her gelen kurtulma haberi ile y...