Amina bir an ayaklarındaki bağın koptuğunu düşündü. Ayakta duramayacığını hissettiği için kocasının kolundan tutundu. Bakışlarını alamıyordu babasından, gözlerini çekse kaybolacak sanıyordu. Gözlerini kırpmıyordu bile. Hasan Basir o dev adam, kızının kahramanı orada, kapının önünde dikiliyordu.
"Şa... Şamil..." dedi feryat edercesine "Babammm..." diyerek zor komut verdiği ayakları ile koştu. "Babammm..." diyerek boynuna atladı babasının. "Sensin babamm..." derken hıçkırıklarına dur demek bile istemiyordu.
"Benim güzel kızım benim elbet" diye cevap verdi koskoca Hasan Basir gözbebeğine özlemle sarılırken. Baba-kız uzun süre hasretle sarılı kaldılar birbirlerine. Sadece ikisi değildi ağlayan odadaki herkes hüngür hüngür ağlıyordu. Hasan Basir kızının yüzünü avuçlarının arasına aldığında özlemle baktı doyamadığı canparesine. Usulca öptü ıslak gözlerini. Sonra tekrar sarıldı biricik yavrusuna.
"Güzel gözüm... Ağlama artık... Bak ben yanındayım" derken kızına gözlerinden akan yaşa engel olamıyordu.
"Baba... Geldin baba... Çok şükür geldin... Bana geldin baba..."
"Hasan Bey... Şöyle oturun isterseniz. Uzak yoldan geldiniz." Dedi Emin Bey. Hasan Basir kızından ayrıldı ama elini bırakmadı. Kızının minicik eli avucunda, koltuğa gelip oturduğunda kızını da yanına oturttu. Herkes Hasan Basir'e hoş geldin dedi sırayla.
"Hasan Bey tekrar hoş geldin." Dedi Emin Bey "Şamil, sen Hasan Bey'e odasını göster Amina ile... Hem baba kız biraz hasret gidersin, biz de işlerimize bakalım." Derken Şamil ayağa kalktı.
"Halime Sultan, Hasan Bey'in odası hazır mı?" diye sordu.
"Elbette oğlum, Dede'nin odasının yanındaki oda..."
"Tamam, Hasan Bey sizi odanıza çıkarayım da dinlenin malum uzun yoldan geldiniz. Hem dedemin dediği gibi biraz kızınızla zaman geçirin. Amina..." derken ikili ayağa kalktı. Şamil ile yukarı çıktılar. Odaya girdiklerinde Şamil ikisini odada yalnız bırakıp çıkarken "Benim aşağıdaki hazırlıklarla ilgilenmem gerek."
"Şamil, istenecek kız... Benmiydim?" Şamil sadece gülümsedi "Tabi ya bendim..." dedi neşeyle. "Babam da beni sana vermek için mi geldi."
"Sonra konuşuruz." Diye cevap verdi Şamil. "Ben sizi yalnız bırakayım." Şamil ikisini yalnız bırakıp çıktı.
"Babam" diyerek bir kez daha sarıldı Amina "Seni çok özlemiştim."
"Ben de seni özledim Aminam..." dedi babası. Baba-kız oturduklarında bile babası kızının elini bırakmıyordu. "Nasılsın kızım? Mutlu musun?"
"Aklımı buraya getirebildiğim de yani anılarım kafamda dönmediğinde mutluyum. Mutlu olmak için... her şeyi unutmam lazım geldiğinin farkındayım ama... Sevdiklerini insan unutamıyor ki..."
"Onları unutma zaten yavrum. İnsan sevdiklerini neden unutmak ister ki? Onları asla unutma..."
"Yo yo babacığım unutmak istemiyorum onları. Annemi... Onu nasıl unutmak isterim ki... Onun o güzel bakışlarını... Gülümseyen yüzünü... Başına örttüğü beyaz örtüsü ile meleğe benzeyen annemi nasıl unutmak isterim." Kafasını salladı "Yanağıma kondurduğu kocaman öpücüğü ve kimse de olmayan sevgi dolu kolları ile bana sarılışını nasıl unutmak isterim babam... Abilerimi... Ziya abimi... Bekir abimi... Ali abimi... Ömer abimi... Tarık abimi nasıl unutmak isterim ki... Yeğenlerimin evimize doldurduğu kahkahaları nasıl unutmak isterim babam... Yengelerimi... meleklerimin annelerini..." derken hıçkırarak ağlıyordu Amina. "Ben... Onların anıları ile hayat buluyorum babam..." hıçkırıklarına engel olduğunda "Unutmak istediğim... Onların acı gidişleri... Onların gidişini unutmak istiyorum babacığım..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Karası
Genel Kurgu06.02.2023 sabaha karşı yurdumun güneydoğusu sallandı. büyük acı çöreklendi yüreğimize. Bu acının tarifi asla yok. Yıkılan binlerce binanın molozlarının altında kaldı binlerce canımız. Saatler birbiri ile yarışırken, her gelen kurtulma haberi ile y...