Çiftliğin sahibi Aslı'nın arkadaşının babasıydı. O gün Aslı'nın ailesinin misafirleri olduğunu öğrenince onları karşılamak istemişti. Bugun onlar için en iyi atlarını hazırlatmıştı. Arabalar çiftliğin otoparkına park ettiğinde Sami Bey de misafirlerini karşılamak için ayağa kalktı.
Aslı, misafirleri olduğunu söylemişti ama onların Arap olduğundan bahsetmemişti. Bu yaz çok Arap turiste hizmet vermişlerdi.
"Aslıcığım..." Diyerek kollarını açtı Sami Bey. Aslı gidip adama sarıldı.
"Sami amca... seni gördüğüme sevindim." Sami Bey, Aslı'nın kollarından tutarak onu kendinden uzaklaştırdı. Beğeni dolu gözlerle kıza baktı "Ne kadar da güzel olmuşsun."
"Sami Amca, seni gördüğüme sevindim." Sami Bey, Aslı'nın kollarından tutarak onu kendinden uzaklaştırdı. Beğeni dolu bakışlarla kıza baktı "Ne kadar da güzel olmuşsun." Ali kızgın gözlerle adamı inceliyordu. İçinden gelen his genç kıza dokunan o elleri kırmaktı. Kara gözleri o an öfke doluydu.
"Teşekkür ederim amcacığım."
"Taha'nın selamı var sana... Aslında birazdan gelecek. Hasret giderirsiniz biraz." Aslı üzerinde olan öfke dolu bakışları hissetmiş gibi Ali'ye baktı. Ona nefretle bakıyordu bu adam. Tek kaşı yukarıda, kızgınlığını epeyce belli eden ama çekinmeyen kara gözlerine bakmaya korkarak;
"Çok iyi, çok sevinirim. Özlemiştim Taha'yı da" Sami Bey, ŞAmil'e döndü.
"Şamil... Hoş geldin..." derken samimi bir şekilde sarıldı ŞAmil'e. Tüm misafirlerine selam verdi sıcak bir ilgiyle.
Aslı, Ali'nin neden olduğunu bilmediği öfkesini iliklerine kadar hissetmişti. Sami Bey'e davranışı da hoş değildi. Nedense o adama kaba davranıyordu. Sohbet ederlerken;
"Ben atlara baksam... Bir an önce at binmek istiyorum" dedi oradan ayrılmak ister gibi.
"Acelen ne Ali..." dedi Hasan Basir. "Sohbet ediyoruz Sami Beyle."
"Gerek yok dayı, buraya at binmeye geldim ben." kaba davranışına anlam veremedi Saliha Hanım oğlunun.
"Ali... Atları çok sever de... Eminim iyi atlarınız vardır."
"Var elbette ama... Ali Bey beğenir mi bilmem. Az önce Şamil, Ali Bey'in de at çiftliği olduğunu söyledi. Gerçi... Ben size Taha'nın atını verebilirim..." diye teklif etti Sami Bey.
"Gerek yok Sami Bey, sahipli olanı almak istemem."
"Emanet olacak..."
"Siz bana iyi bir at verin kafi..." sesindeki anlamsız öfke herkesi şaşırtıyordu.
"Oğlum... At Sami bey'in oğlunun... başka bir şey değil" diye fısıldadı oğluna kendi dilinde. Ali annesine ters ters baktı. "Oğlum öfkene dur de... Senin olan değil... Senin olunca o zaman ona dokunan ele kızabilirsin."
"Anne ne demek istiyorsun?"
"Sen anladın oğlum. Öfkene hakim ol..." diyerek fısıldadı oğluna. İkili konuşurken herkes kendi dünyasında olsa da Aslı'nın aklı Alideydi. ona bakmaya, o öfke dolu gözleri görmeye korkuyordu. Sami Bey yanına çağırdı adamına Ali'ye atları göstermesini söyledi.
"Ali Bey... İsterseniz atlara bakabilirsiniz. Bu arada isteyende gidebilir. Çay hazırlanmıştı ama... Biz de kalanlarla çay içeriz."
"Teşekkür ederim. At binsem iyi olacak." diyerek Ali ayağa kalktı. Şeyma, Aslı'nın kulağına eğilip;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Karası
Ficțiune generală06.02.2023 sabaha karşı yurdumun güneydoğusu sallandı. büyük acı çöreklendi yüreğimize. Bu acının tarifi asla yok. Yıkılan binlerce binanın molozlarının altında kaldı binlerce canımız. Saatler birbiri ile yarışırken, her gelen kurtulma haberi ile y...