"Ben, senden bir şey almadım. İstemezsen kızından uzak durmaya çalışırım." Dedi öfkeyle "hisseleri ben almadım, siz verdiniz."
"Hisselerin canı cehenneme..." onun derdi başkaydı "Karımı düşünmek istediğimde, onun resminin karşısına geçip onunla konuşmak istediğimde... Sen... Sen araya giriyorsun. Aklımı işgal ettin Suriyeli..." Amina şaşkınlıkla kocasına bakıyordu. Ne diyecek, nasıl cevap verecekti şimdi "Ben sadece karımı istedim yatağımda... Sadece onu istedim... Sen... Sen girdin hayatıma... Rüyalarımı bile aldın... Ben... Seni yatağımda istiyorum ama... Ama istemek istemiyorum. Sen karımı aldatmama sebep oluyorsun... Benim karım var... Sen karım ol istiyorum... Kadınım ol istiyorum..." derken kızın yüzünü ellerinin arasına aldı. "Sen... Aklımı... Gözlerin var ya... Ben mavi gözlerini severdim karımın... Senin kara gözlerin... Aklımı... Başımdan alıyor..."
Amina duyduğu cümlelere oldukça şaşırmıştı. Önce adamın gözlerine baktı. Bu adam samimiydi. Amina'nın korkudan içi titredi bir an. Kocasının gözlerinde daha önce görmediği bir ifade vardı. Bir an 'Ne kadar güzel gözleri var' diye düşündü. Ama o yeşil gözler ona bakarken iğrenç şeyler hayal ediyordu. Ellerini yukarı kaldırdı, kocasının yüzünü avuçlayan ellerini tuttu ve aşağıya indirdi. Hala kocasının gözlerine bakıyordu.
"Kara gözlerin..." dedi usulca Şamil.
"Bir daha bu ellerin bana dokunmasın. Bu gözler... Bu gözler bana bakmasın... Ben bir fahişe değilim. İçip içip benimle bu şekilde konuşmak için insan biraz ar eder." Dedi öfkeyle. Şamil'in bakışları değişmişti. Şimdi öfke vardı gözlerde.
"Sen... Sen ne diyorsun... Ne fahişesi... Ne içmesi... Bir yudum alkol almadım ben..." dedi Şamil öfkeyle, işaret parmağına kıza salladı "Bir daha ağzından kendin için o kelimeyi duyarsam... İnan ne yaparım bilmiyorum."
"Ne yaparsın... Bu sefer daha da aşağıya mı indirirsin beni... Ya da metresine daha ağır hakaretler mi ettirirsin." Sustu ve derin bir nefes aldı. "Benden uzak dur..."
"Senden uzak durmayacağım. Sen benim karımsın ve evet en kısa zamanda da kadınım olacaksın. Bunu düşün... Ben yarın değil daha sonra ki gün yurt dışına gideceğim ve geldiğimde..." dedi Şamil "Geldiğimde yatağımda olacaksın. Arzunla olmazsa zorla..." dedi ve bebeğin odasından çıktı. Amina şimdi ne yapacaktı. Onun tek derdi vardı o da en kısa zamanda ülkesine dönmek. Gün gelip de bu adamın gerçekten karısı olmayı düşünmemişti bile. Uzanıp Zümra bebeği öptü. Bir an önce odasına gitmeliydi.
Amina oldukça uzun bir gece yaşamıştı. Sabah kahvaltıya gitmesi lazımdı. Sorularla uğraşmak istemiyordu ama kocası olacak adamı da görmek gibi bir arzusu da yoktu. Çalınan kapı sesi ile kendine geldi.
"Efendim!"
"Amina, Emin Bey seni kahvaltıya çağırdı." Dedi Sevim Hanım.
"Tamam abla... Hemen geliyorum." Başka şansı yoktu. Yukarı çıkacaktı. Şamil yoktu. Demek ki gitmişti. Masa da Emin Dede, Hala ve eşi Süleyman Bey vardı. Selam verdi ve masaya oturdu.
"Kızım, yorgun görünüyorsun uyumadın mı?" diye sordu Emin Bey.
"Gece uyuyamadım Dede, ancak sabah namazdan sonra uyuyabildim."
"Herkese afiyet olsun" Şamil işe gitmemişti. Masa da Amina'nın tam karşısına oturdu. Karısının başının önüne eğik olmasına aldırmadan ona bakıyordu.
"Gece çok mu geç geldin?" Dedesinin sorusu ile bakışlarını ona yöneltti.
"Evet dede... Geldiğimde epey geç olmuştu. Sağ olsun Amina beklemişti beni." Dedi karısına bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyahın Karası
Ficción General06.02.2023 sabaha karşı yurdumun güneydoğusu sallandı. büyük acı çöreklendi yüreğimize. Bu acının tarifi asla yok. Yıkılan binlerce binanın molozlarının altında kaldı binlerce canımız. Saatler birbiri ile yarışırken, her gelen kurtulma haberi ile y...